16 Nisan 2016 Cumartesi

1-Kuran-ı Kerim'den Dualar





Bismillahirrahmanirrahim

Hud 11/61 Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, duaları kabul edendir."
 إِنَّ رَبِّي قَرِيبٌ مُّجِيبٌ
İnne rabbî  karıbüm mücıb

İbrahim 14/39  Şüphesiz Rabbim duayı işitendir.”
الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي وَهَبَ لِي عَلَى الْكِبَرِ إِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَقَ إِنَّ رَبِّي لَسَمِيعُ الدُّعَاء
 inne rabbî le semîud duâi.

Ve kefa Billâhi Veliyyen ve kefa Billâhi Nasıyra, ve kefa Billâhi Veliyyen ve kefa Billâhi Nasıyra, ve kefa Billâhi Veliyyen ve kefa Billâhi Nasıyra eslemtu vechiye lillâhi-eslemtü li Rabbil Âlemin. Birahmetike ya Erhamer Rahımiyn, Vel Hamdu Lillahi Rabbil Âlemiyn.

Anlamı
Dost olarak Allah kâfidir. Ve yardımcı olarak Allah kâfidir. 
Dost olarak Allah kâfidir. Ve yardımcı olarak Allah kâfidir. Dost olarak Allah kâfidir. Ve yardımcı olarak Allah kâfidir Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah'a teslim ettim.Sana, bütün alemlerin Rabbine teslim oldum .Ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allah’ım.Hamd âlemlerin Rabbi,olan sadece Allah'a mahsusdur.

Nisa 4/ 45 Ve sizin düşmanlarınızı en iyi Allah bilir. Ve dost olarak Allah kâfidir. Ve yardımcı olarak Allah kâfidir.
وَاللّهُ أَعْلَمُ بِأَعْدَائِكُمْ وَكَفَى بِاللّهِ وَلِيًّا وَكَفَى بِاللّهِ نَصِيرًا
Vallâhu a’lemu bi a’dâikum. Ve kefâ billâhi veliyyen, ve kefâ billâhi nasîrâ

Bakara 2/131 Rabbi ona: "Teslim ol" dediğinde O"Alemlerin Rabbine teslim oldum" demişti.
إِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُ أَسْلِمْ قَالَ أَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
İz kale lehu rabbühu eslim kale eslemtü li rabbil alemin

Al-i İmran 3/20 Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: “Ben, bana uyanlarla birlikte kendimi Allah’a teslim ettim.” Kendilerine kitap verilenlere ve ümmîlere de ki: “Siz de teslim oldunuz mu ?” Eğer teslim olurlarsa hidayete ermiş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah, El basir kullarını ne yaptığını hakkıyla görendir.
فَإنْ حَآجُّوكَ فَقُلْ أَسْلَمْتُ وَجْهِيَ لِلّهِ وَمَنِ اتَّبَعَنِ وَقُل لِّلَّذِينَ أُوْتُواْ الْكِتَابَ وَالأُمِّيِّينَ أَأَسْلَمْتُمْ فَإِنْ أَسْلَمُواْ فَقَدِ اهْتَدَواْ وَّإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلاَغُ وَاللّهُ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ
Fe in hâccûke fe kul eslemtu vechiye lillâhi ve menittebeani, ve kul lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne e eslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in tevellev fe innemâ aleykel belâgu, vallâhu basîrun bil ibâd


Dua kulluk demektir. Sadece bizi yaratandan yardım dilemedir. Namazda bu ayetlerden destek alabilir, bu ayetleri o anki ruh halimize göre şekillendirip, Rabbimize yöneltebiliriz.Elimizde bu kadar ayet varken, ALLAH’a ne söyleyeceğim?demek, kuran’dan bihaber olmaktır.
Kuran’daki bunca dua ayetinden habersiz olsanız da, bir kulun Rabbine nasıl dua edeceği,belli kalıplara,standartlara sokulabilecek bir şey değil.Allah sinelerin içindeki bilir. Dua okunmaz,edilir. Nasıl gönlümüzden geliyorsa, kalbimiz nasıl huzur bulacaksa,nasıl kulluğumuzu daha iyi ifade edeceksek samimi bu kur'an'daki bu dualardan kendimizin ihtiyacına göre misallerden ibret alarak dua edelim.Kuru kuru, karınca duası ,sabır duası ,nazar duası ,rızık ,iş bulma duası kalıplaşmış biçimde tavsiye ile ancak duada samimiyetsizliğimizi gösteririz.

2-Bakara Süresinden Dualar
Bakara 2/32 Dediler ki “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin” dediler.
قَالُواْ سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَا إِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
Kâlû subhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke entel alîmul hakîm

Bakara 2/67 Hani Musa kavmine: "Allah, muhakkak sizin bir sığır kesmenizi emrediyor" demişti. "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler. "Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım" dedi.
وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تَذْبَحُواْ بَقَرَةً قَالُواْ أَتَتَّخِذُنَا هُزُواً قَالَ أَعُوذُ بِاللّهِ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ
Ve iz kâle mûsâ li kavmihî innallâhe ye’murukum en tezbehû bakarah, kâlû e tettehızunâ huzuvâ, kâle eûzu billâhi en ekûne minel câhilîn

Bakara 2/127 Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah'ın temellerini yükseltiyor, şöyle diyorlardı Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin.
وَإِذْ يَرْفَعُ إِبْرَاهِيمُ الْقَوَاعِدَ مِنَ الْبَيْتِ وَإِسْمَاعِيلُ رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Ve iz yerfeu ibrâhîmul kavâide minel beyti veismâîl(ismâîlu) rabbenâ tekabbel minnâ inneke entes semîul alîm(alîmu).

Bakara 2/128 Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. Bize ibadet yerlerini ve ilkelerini göster. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın.”
رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِ لَكَ وَمِن ذُرِّيَّتِنَا أُمَّةً مُّسْلِمَةً لَّكَ وَأَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَتُبْ عَلَيْنَآ إِنَّكَ أَنتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
Rabbena vec´alna müslimeyni leke ve min zürriyyetina ümmetem müslimetel leke ve erina menasikena ve tüb aleyna* inneke entet tevvabür rahiym

Bakara 2/135 Bir de Yehud veya Nasara olun ki hidayet bulasınız dediler, Onlara de ki; «Hayır, biz İbrahim'in dosdoğru dinine uyarız. O müşriklerden değildi.
وَقَالُواْ كُونُواْ هُودًا أَوْ نَصَارَى تَهْتَدُواْ قُلْ بَلْ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
Ve kalu kunu huden ev nesara tehtedu* kul bel millete ibrahime hanıfa ve ma kane minel müşrikın,

Bakara 2/136 Deyin ki: "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile Nebilere Rabbinden verilene iman ettik. Onlardan hiç birini diğerinden ayırdetmeyiz ve biz O'na teslim olmuşlarız."
قُولُواْ آمَنَّا بِاللّهِ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيْنَا وَمَا أُنزِلَ إِلَى إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ وَالأسْبَاطِ وَمَا أُوتِيَ مُوسَى وَعِيسَى وَمَا أُوتِيَ النَّبِيُّونَ مِن رَّبِّهِمْ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّنْهُمْ وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ
Kulu amenna billahi ve ma ünzile ileyna ve ma ünzile ila ibrahime ve ismaıyle ve ishaka ve ya´kube vel esbatı ve ma utiye musa ve ıysa ve ma utiyen nebiyyune mir rabbihim- la nüferriku beyne ehadim minhüm ve nahnü lehu müslimun

Bakara 2/201 Kimileri de şöyle der: “Rabbimiz! Bize bu dünyada güzellik ver, ahirette de güzellik ver. Bizi o ateşin azabından koru!”
وِمِنْهُم مَّن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Ve minhum men yekûlu rabbenâ âtinâ fîd dunyâ haseneten ve fîl âhirati haseneten ve kınâ azâben nâ

Bakara 2/ 250 Onlar, Calut ve ordusuna karşı meydana savaşa çıktıklarında, dediler ki: "Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, adımlarımızı sabit kıl kaydırma ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et."
وَلَمَّا بَرَزُواْ لِجَالُوتَ وَجُنُودِهِ قَالُواْ رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Ve lemmâ berazû li câlûte ve cunûdihî kâlû rabbenâ efrig aleynâ sabren ve sebbit ekdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne).

Bakara 2/ 255 Allah...O'ndan başka ilah yoktur. Allah Hay Diridir,Kayyum kâimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiç birşeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. huvel aliyyul azîm :O, pek yücedir, pek büyüktür.
للّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
Allâhu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm(kayyûmu), lâ te’huzuhu sinetun ve lâ nevm(nevmun), lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fil ard(ardı), menzellezî yeşfeu indehû illâ bi iznih(iznihî) ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum, ve lâ yuhîtûne bi şey’in min ilmihî illâ bi mâ şâe, vesia kursiyyuhus semâvâti vel ard(arda), ve lâ yeûduhu hıfzuhumâ ve huvel aliyyul azîm(azîmu).

Bakara 2/ 285 Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü'minler de. Tümü, Allah'a, meleklerine, Kitaplarına ve elçilerine inandı. 'O'nun elçileri arasında hiç birini diğerinden ayırdetmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı dileriz. Varış ancak Sana'dır' dediler
آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ وَقَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
Âmener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih, lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ gufrâneke rabbenâ ve ileykel masîr

Bakara 2/286 
Allah, kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmez. Herkesin kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. "Rabbimiz, unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Rabbimiz, bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim mevlamız sahibimiz, efendimizsin! kafirler toplumuna karşı bize yardım eyle!"
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَآ أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih, va’fu annâ, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfirîn


 3- Ali-imran Sürelerinden Dualar

Ali-imran 3/8 "Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi kaydırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen.
رَبَّنَا لاَ تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنتَ الْوَهَّابُ
Rabbena la tüziğ kulubena ba´de iz hedeytena veheb lena mil ledünke rahmeh inneke entel vehhab

Ali-imran 3/9 Rabbimiz! Doğrusu geleceği şüphe götürmeyen günde, insanları toplayacak olan Sensin. Şüphesiz ki Allah verdiği sözden caymaz.
رَبَّنَا إِنَّكَ جَامِعُ النَّاسِ لِيَوْمٍ لاَّ رَيْبَ فِيهِ إِنَّ اللّهَ لاَ يُخْلِفُ الْمِيعَادَ
Rabbena inneke camiun nasi li yevmil la raybe fih* innellahe la yuhlifül mıad

Ali-imran 3/16 Onlar: "Rabbimiz şüphesiz biz iman ettik, artık bizim günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru" diyenler
الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا إِنَّنَا آمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Ellezine yekulune rabbena innena amenna fağfir lena zünubena vekına azaben nar

Ali-imran 3/17 zorluklara sabredenleri, imana sadakat gösterenleri, Allah'a boyun eğenleri, O'nun için harcayanları, günahlarından dolayı seherlerde canı gönülden yalvaranları da görür.
لصَّابِرِينَ وَالصَّادِقِينَ وَالْقَانِتِينَ وَالْمُنفِقِينَ وَالْمُسْتَغْفِرِينَ بِالأَسْحَارِ
Essabirine ves sadikıyne vel kanitıne vel münfikıyne vel müstağfirıne bil eshar

Ali-imran 3/18 Allah, gerçekten kendisinden başka ilah olmadığına şahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka ilah olmadığına adaletle şahitlik ettiler. Aziz ve Hakim olan O'ndan başka ilah yoktur.
شَهِدَ اللّهُ أَنَّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ وَالْمَلاَئِكَةُ وَأُوْلُواْ الْعِلْمِ قَآئِمَاً بِالْقِسْطِ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Şehidallâhu ennehû lâ ilâhe illâ huve, vel melâiketu ve ulûl ilmi kâimen bil kıst(kıstı), lâ ilâhe illâ huvel azîzul hakîm

Ali-imran 3/26 Deki: ey mülkün sahibi Allahım! Dilediğine mülk verirsin, dilediğinden de mülkü çeker alırsın, ve dilediğini azîz edersin, dilediğini zelil edersin, hayır yalnız senin elindedir, muhakkak ki sen her şey'e kadirsin

قُلِ اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَن تَشَاء وَتَنزِعُ الْمُلْكَ مِمَّن تَشَاء وَتُعِزُّ مَن تَشَاء وَتُذِلُّ مَن تَشَاء بِيَدِكَ الْخَيْرُ إِنَّكَ عَلَىَ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

Kulillâhumme mâlikel mulki tû’til mulke men teşâu ve tenziul mulke mimmen teşâ’(teşâu), ve tuizzu men teşâu ve tuzillu men teşâ’ bi yedikel hayr, inneke alâ kulli şey’in kadîr

Ali-imran 3/27 Geceyi gündüzün içinde sokarsın, gündüzü gecenin içine sokarsın, ölüden diri çıkarırsın diriden ölü çıkarırsın, dilediğine de hisabsız rızk verirsin
تُولِجُ اللَّيْلَ فِي الْنَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الَمَيَّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَن تَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ
Tûlicul leyle fîn nehâri ve tûlicun nehâra fîl leyl(leyli), ve tuhricul hayya minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayy(hayyi), ve terzuku men teşâu bi gayri hısâb(hısâbın).

Ali imran 3/36 Derken Onu doğurunca, “Rabbim!” dedi, “Onu kız doğurdum.” -Halbuki Allah, onun ne doğurduğunu daha iyi bilir- “Erkek ise dişi gibi değildir Hem.ben onu Meryem olarak isimlendirdim. Onu ve zürriyetini de taşlanmış şeytandan senin korumana Sığındırıyorum
فَلَمَّا وَضَعَتْهَا قَالَتْ رَبِّ إِنِّي وَضَعْتُهَا أُنثَى وَاللّهُ أَعْلَمُ بِمَا وَضَعَتْ وَلَيْسَ الذَّكَرُ كَالأُنثَى وَإِنِّي سَمَّيْتُهَا مَرْيَمَ وِإِنِّي أُعِيذُهَا بِكَ وَذُرِّيَّتَهَا مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
Fe lemmâ vadaathâ kâlet rabbi innî vada’tuhâ unsâ vallâhu a’lemu bi mâ vadaat ve leysez zekeru kel unsâ, ve innî semmeytuhâ meryeme ve innî uîzuhâ bike ve zurriyyetehâ mineş şeytânir racîm

Ali-imran 3/38 Aynı yerde Zekeriya Rabbine yalvardı: "Ey Rabbim! Rahmetinle bana güzel bir zürriyet bağışla; zira Sen, her yakarışı duyarsın."
هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِن لَّدُنْكَذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَا
Hunâlike deâ zekeriyyâ rabbeh(rabbehu), kâle rabbi heblî min ledunke zurriyyeten tayyibeh inneke semîud duâ’(duâi).

Al-imran 3/53 Ey Rabbimiz, indirmis oldugun mesaja inandik, Peygambere uyduk, bizleri bu mesajin canli sahitleri arasina yaz.
رَبَّنَا آمَنَّا بِمَا أَنزَلَتْ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ Rabbenâ âmennâ bi mâ enzelte vetteba’nâr resûle fektubnâ meaş şâhidîn(şâhidîne).

Al-imran 3/84
De ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve torunlarına indirilene, Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere iman ettik. Onlardan hiç biri arasında ayrılık gözetmeyiz. Ve biz O'na teslim olmuşlarız."
قُلْ آمَنَّا بِاللّهِ وَمَا أُنزِلَ عَلَيْنَا وَمَا أُنزِلَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ وَالأَسْبَاطِ وَمَا أُوتِيَ مُوسَى وَعِيسَى وَالنَّبِيُّونَ مِن رَّبِّهِمْ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّنْهُمْ وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ
Kul amenna bilbillahi ve ma ünzile aleyna ve ma ünzile ala ibrahime ve ismaıyle ve ishaka ve ya´kube vel esbatı ve ma utiy musa ve ıysa ven nebiyyune mir rabbihim* la nüferriku beyne ehadim minhüm ve nahnü lehu müslimun

Ali imran 3/147 Onların sözleri, sadece şöyle demekten ibaretti: Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla; ayaklarımızı (yolunda) sabit kıl; kâfirler topluluğuna karşı bizi muzaffer kıl!
وَمَا كَانَ قَوْلَهُمْ إِلاَّ أَن قَالُواْ ربَّنَا اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَإِسْرَافَنَا فِي أَمْرِنَا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Ve mâ kâne kavlehum illâ en kâlû rabbenagfir lenâ zunûbenâ ve isrâfenâ fî emrinâ ve sebbit akdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne).

Ali imran 3 / 173 Onlar, kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar toplandılar, artık onlardan korkun" dedikleri halde imanları artanlar ve: "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyenlerdir.
الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُواْ لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَاناً وَقَالُواْ حَسْبُنَا اللّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ
Ellezine kale lehümün nasü innen nase kad cemeu leküm fahşevhüm fe zadehüm ımana ve kalu hasbünellahü ve nı´mel vekıl

Al-i İmran,3/190 Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.
إِنَّ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَاخْتِلاَفِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ لآيَاتٍ لِّأُوْلِي الألْبَابِ
İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri le âyâtin li ulîl elbâb

Ali imran 3/191 Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki: ) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.
الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىَ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Ellezine yezkürunellahe kıyamev ve kuudev ve ala cünubihim ve yetefekkerune fı halkıs semavati vel ard* rabbena ma halakte haza batıla* sübhaneke fekına azaben nar

Ali imran 3/192 Rabbena: çünkü sen kimi o ateşe sokarsan onu muhakkak rüsva ve perişan etmişindir, zalimlerin de yardımcıları yoktur
رَبَّنَا إِنَّكَ مَن تُدْخِلِ النَّارَ فَقَدْ أَخْزَيْتَهُ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ أَنصَارٍ
Rabbena inneka men tüdhilin nara fe kad ahzeyteh* ve ma liz zalimıne min ensar

Ali-imran 3/193“'Rabbimiz, biz: 'Rabbinize iman edin' diye imana çagrida bulunan çagiriciyi isittik, hemen iman ettik.Rabbimiz, bizim günahlarimizi bagisla, kötülüklerimizi ört ve bizi de ebrar= iyilik yapanlarla birlikte öldür.
رَّبَّنَا إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَادِي لِلإِيمَانِ أَنْ آمِنُواْ بِرَبِّكُمْ فَآمَنَّا رَبَّنَا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرْ عَنَّا سَيِّئَاتِنَا وَتَوَفَّنَا مَعَ الأبْرَارِ
Rabbenâ innenâ semi’nâ munâdiyen yunâdî lil îmâni en âminû bi rabbikum fe âmennâ, rabbenâ fagfir lenâ zunûbenâ ve keffir annâ seyyiâtinâ ve teveffenâ meal ebrâr(ebrâri).

Ali-imran 3/194 Rabbimiz! Bize, peygamberlerin vasıtasıyla vâdettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-rüsvay etme; şüphesiz sen vâdinden caymazsın!
رَبَّنَا وَآتِنَا مَا وَعَدتَّنَا عَلَى رُسُلِكَ وَلاَ تُخْزِنَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّكَ لاَ تُخْلِفُ الْمِيعَادَ
Rabbena ve atina ma veadtena ala rusülike ve la tuhzina yevmel kiyameh* inneke la tuhlifül mıad

Ali-imran 3/195 Rableri, dualarını kabul etti ve dedi ki: "Erkek olsun, kadın olsun, sizden kim iyi bir çaba gösterirse çabasını boşa çıkarmam. Biriniz diğerinden olmasınız. Hele hicret eden, yurdundan çıkarılanlar, yolumda eziyet gören, savaşan ve öldürülenler var ya; onların da hatalarını örter, katımdan bir ödül olarak içinden ırmaklar akan bahçelere sokarım." Güzel karşılık Allah katındadır.
فَاسْتَجَابَ لَهُمْ رَبُّهُمْ أَنِّي لاَ أُضِيعُ عَمَلَ عَامِلٍ مِّنكُم مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى بَعْضُكُم مِّن بَعْضٍ فَالَّذِينَ هَاجَرُواْ وَأُخْرِجُواْ مِن دِيَارِهِمْ وَأُوذُواْ فِي سَبِيلِي وَقَاتَلُواْ وَقُتِلُواْ لأُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَلأُدْخِلَنَّهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ ثَوَابًا مِّن عِندِ اللّهِ وَاللّهُ عِندَهُ حُسْنُ الثَّوَابِ
Festecabe lehüm rabbühüm enni la üdıy´u amele amilim minküm min zekerin ev ünsa* ba´duküm min ba´d* fellezıne haceru ve uhricu min diyarihim ve uzu fı sebılı ve katelu ve kutilu le ükeffiranne anhüm seyyiatihim ve le üdhılennehüm cennatin tecrı min tahtihel enhar* sevabem min ındillah* vallahü ındehu husnüssevab


Maide 5 Süresi Dualar

 
Maide 5/ 83 Ve Resûl'e indirileni işittikleri zaman, hak olduğunu öğrendiklerinden dolayı onların gözlerinin yaşla dolup taştığını grürsün. “Rabb'imiz, biz îmân ettik , artık bizi şâhitlerle beraber yaz...” derler
وَإِذَا سَمِعُواْ مَا أُنزِلَ إِلَى الرَّسُولِ تَرَى أَعْيُنَهُمْ تَفِيضُ مِنَ الدَّمْعِ مِمَّا عَرَفُواْ مِنَ الْحَقِّ يَقُولُونَ رَبَّنَا آمَنَّا فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ
Ve izâ semiû mâ unzile ilâr resûli terâ a’yunehum tefîdu mined dem’ı mimmâ arafû minel hakk, yekûlûne rabbenâ âmennâ fektubnâ meaş şâhidîn

Maide 5/ 84 Rabbimizin bizi iyiler arasına katmasını beklerken Allah’a ve bize gelen bu gerçeğe biz neden güvenmeyelim
وَمَا لَنَا لاَ نُؤْمِنُ بِاللّهِ وَمَا جَاءنَا مِنَ الْحَقِّ وَنَطْمَعُ أَن يُدْخِلَنَا رَبَّنَا مَعَ الْقَوْمِ الصَّالِحِينَ
Ve mâ lenâ lâ nu’minu billâhi ve mâ câenâ minel hakkı ve natmeu en yudhılenâ rabbunâ meal kavmis sâlihîn

Maide 5/ 114 Meryem oğlu İsa dedi ki “Ey Allahım! Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir. Bizim için, öncekiler ve sonra gelenlerimiz için bir bayram hem de senden bir mucize olsun. Bize rızık ver. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın.”
قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا أَنزِلْ عَلَيْنَا مَآئِدَةً مِّنَ السَّمَاء تَكُونُ لَنَا عِيداً لِّأَوَّلِنَا وَآخِرِنَا وَآيَةً مِّنكَ وَارْزُقْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ
Kâle îsâbnu meryemellâhumme rabbenâ enzil aleynâ mâideten mines semâi tekûnu lenâ îden li evvelinâ ve âhirinâ ve âyeten minke, verzuknâ ve ente hayrur râzikîn
Maide 5/ 118 Eğer Sen onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan yine şüphe yok ki sen çok güçlü ve hikmet sahibisin.»
إِن تُعَذِّبْهُمْ فَإِنَّهُمْ عِبَادُكَ وَإِن تَغْفِرْ لَهُمْ فَإِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
İn tuazzibhum fe innehum ibâduke, ve in tagfir lehum fe inneke entel azîzul hakîm


Enam Süresi Dua


En'am 6/1 Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı (nuru) kılan Allah'adır. Bundan Sonra bile, inkâr edenler, Rablerine (bir takım varlıkları ve güçleri denk tutuyorlar.
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَ ۖ ثُمَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ
Elehümdü lillahillezi halekas semavati vel erda ve cealez zulumati vennur summellezîne keferû bi rabbihim ya’dilûn(ya’dilûne).

Enam 6/14 De ki: “Gökleri ve yeri yoktan var eden, yedirdiği halde yedirilmeyen Allah'tan başkasını mı dost edineceğim?” De ki: “Bana, Müslüman olanların ilki olmam ve müşriklerden olmamam emredildi
قُلْ أَغَيْرَ اللّهِ أَتَّخِذُ وَلِيًّا فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَهُوَ يُطْعِمُ وَلاَ يُطْعَمُ قُلْ إِنِّيَ أُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ أَوَّلَ مَنْ أَسْلَمَ وَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِكَينَ
Kul e gayrallâhi ettehızu veliyyen fâtırıs semâvâti vel ardı ve huve yut’ımu ve lâ yut’am(yut’amu), kul innî umirtu en ekûne evvele men esleme ve lâ tekûnenne minel muşrikîn

Enam 6/162 De ki “Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm, varlıkların Rabbi olan Allah içindir.
قُلْ إِنَّ صَلاَتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Kul inne salati ve nüsüki ve mahyaye ve mematı lillahi rabbil alemın

En am 6/115 Rabbinin sözü, doğruluk bakımından da, adalet bakımından da tastamamdır. O'nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O, işitendir, bilendir.
وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ صِدْقًا وَعَدْلاً لاَّ مُبَدِّلِ لِكَلِمَاتِهِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Ve temmet kelimetu rabbike sıdkan ve adlâ(adlen), lâ mubeddile li kelimâtihî, ve huves semîul alîm


Araf Süresi Dualar

Araf 7/ 23“Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik,eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz.”
قَالاَ رَبَّنَا ظَلَمْنَا أَنفُسَنَا وَإِن لَّمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ
Kâlâ rabbenâ zalemnâ enfusenâ ve in lem tagfirlenâ ve terhamnâ le nekûnenne minel hâsirîn

Araf 7/43
Biz onların göğüslerinde kinden ne varsa çekip almışız. Altlarından ırmaklar akar. Derler ki: "Bizi buna ulaştıran Allah'a hamd olsun. Eğer Allah bize hidayet vermeseydi biz doğruya ermeyecektik. Andolsun, Rabbimizin elçileri hak ile geldiler." Onlara: "İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir" diye seslenilecek.
وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمُ الأَنْهَارُ وَقَالُواْ الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي هَدَانَا لِهَذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِيَ لَوْلا أَنْ هَدَانَا اللّهُ لَقَدْ جَاءتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ وَنُودُواْ أَن تِلْكُمُ الْجَنَّةُ أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Ve neza´na ma fi sudurihim min ğıllin tecrı min tahtihimül enhar ve kalül hamdü lillahillezı hedana li haza ve ma künna li nehtediye lev la en hedanellah le kad caet rusülü rabbina bil hakk ve nudu en tilkümül cennetü uristümuha bima küntüm ta´melun

Araf 7/ 89 Allah bizi ondan(kâfirlikten) kurtardıktan sonra tekrar sizin dininize dönersek, Allah'a karşı iftira etmiş oluruz. Rabbimiz Allah'ın dilemesi müstesna geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah'a tevekkül ettik . Ey Rabbimiz! Bizimle halkımız arasında adaletle hükmet. Çünkü sen hükmedenlerin en hayırlısısın.
قَدِ افْتَرَيْنَا عَلَى اللّهِ كَذِبًا إِنْ عُدْنَا فِي مِلَّتِكُم بَعْدَ إِذْ نَجَّانَا اللّهُ مِنْهَا وَمَا يَكُونُ لَنَا أَن نَّعُودَ فِيهَا إِلاَّ أَن يَشَاء اللّهُ رَبُّنَا وَسِعَ رَبُّنَا كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا عَلَى اللّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا افْتَحْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ قَوْمِنَا بِالْحَقِّ وَأَنتَ خَيْرُ الْفَاتِحِينَ
Kadiftereynâ alâllâhi keziben in udnâ fî milletikum ba’de iz necceynâllâhu minhâ, ve mâ yekûnu lenâ en neûde fîhâ illâ en yeşâallahu rabbunâ, vesia rabbunâ kulle şey’in ilmen, alâllâhi tevekkelnâ, rabbenâftah beynenâ ve beyne kavminâ bil hakkı ve ente hayrul fâtihîn

Araf 7/ 126 Oysa sen, yalnızca, bize geldiğinde Rabbimizin ayetlerine inanmamızdan başka bir nedenle bizden intikam almıyorsun. "Rabbimiz, üstümüze sabır yağdır ve bizi müslüman olarak öldür."
وَمَا تَنقِمُ مِنَّا إِلاَّ أَنْ آمَنَّا بِآيَاتِ رَبِّنَا لَمَّا جَاءتْنَا رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَتَوَفَّنَا مُسْلِمِينَ
Ve mâ tenkımu minnâ illâ en âmennâ bi âyâti rabbinâ lemmâ câetnâ, rabbenâ efrıg aleynâ sabran ve teveffenâ muslimîn(muslimîne)

Araf 7/155 Musa, belirledigimiz bulusma zamanı için kavminden yetmis adam seçip-ayırdı. Onları müthiş deprem yakalayınca, Musa dedi ki : 'Rabbim, eger dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin.Içimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin? O da Senin imtihanın dan baskası degildir. Onunla sen diledigini saptırır, diledigini hidayete erdirirsin. Bizim velimiz Sensin. Öyleyse bizi bagısla, bizi esirge; Sen bagıslayanların en hayırlısısın.
وَاخْتَارَ مُوسَى قَوْمَهُ سَبْعِينَ رَجُلاً لِّمِيقَاتِنَا فَلَمَّا أَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ قَالَ رَبِّ لَوْ شِئْتَ أَهْلَكْتَهُم مِّن قَبْلُ وَإِيَّايَ أَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ السُّفَهَاء مِنَّا إِنْ هِيَ إِلاَّ فِتْنَتُكَ تُضِلُّ بِهَا مَن تَشَاء وَتَهْدِي مَن تَشَاء أَنتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الْغَافِرِينَ
Vahtara musa kavmehu seb´iyne racülel li mıkatina felemma ehazethümür racfetü kale rabbi lev şi´te ehlektehüm min kablü ve iyyay e tühliküna bima feales süfehaü minna in hiye illa fitnetük tüdıllü biha men teşaü ve tehdı men teşa´ ente veliyyüna fağfir lena verhamna ve ente hayrul ğafirın.

Araf 7/156 Bu dünyada bize iyilik yaz Ahirette de.Biz sana yöneldik.” Allah dedi ki “Azap edeceğime, koyduğum düzene göre azap ederim. Rahmetim ise her şeyi kaplar. İlerisinde onu, çekinerek kendini koruyanlar ve zekât verenler ile âyetlerime inanıp güvenenlere has kılacağım.
وَاكْتُبْ لَنَا فِي هَذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ إِنَّا هُدْنَا إِلَيْكَ قَالَ عَذَابِي أُصِيبُ بِهِ مَنْ أَشَاء وَرَحْمَتِي وَسِعَتْ كُلَّ شَيْءٍ فَسَأَكْتُبُهَا لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَالَّذِينَ هُم بِآيَاتِنَا يُؤْمِنُونَ
Vektub lenâ fî hâzihid dunyâ haseneten ve fîl âhıreti innâ hudnâ ileyk, kâle azâbî usîbu bihî men eşâu ve rahmetî vesiat kulle şey’, fe se ektubuhâ lillezîne yettekûne ve yu’tûnez zekâte vellezîne hum bi âyâtinâ yu’minûn
Araf 7/204 Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki, size merhamet edilsin.
وَإِذَا قُرِئَ الْقُرْآنُ فَاسْتَمِعُواْ لَهُ وَأَنصِتُواْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
okunuşu
Ve izâ kuriel kur’ânu festemiû lehu ve ensıtû leallekum turhamûn


Tevbe 9 Süresi Dualar

Tevbe 9/128Andolsun size kendinizden öyle bir Elçi gelmiştir ki, o pek azizdir.sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.
لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ
Lekad câekum resûlun min enfusikum azîz(azîzun), aleyhi mâ anittum harîsun aleykum bil mu’minîne raûfun rahîm
Tevbe 9/129 Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Bana Allah yeter. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur.Hasbiyallâhu , lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm Bana Allah kafidir . Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Ben ancak Ben ancak O’na tevekkül ettim. O, yüce Arş’ın sahibidir.”
فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Fe in tevellev fe kul hasbîyallâh(hasbîyallâhu), lâ ilâhe illâ hûv(hûve), aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm


Yunus 10 Süresi Dualar

Yunus 10/85 Onlar dediler ki; Biz, ancak Allah'a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz, bizi, o zâlim kavmin fitnesine düşürme
فَقَالُواْ عَلَى اللّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا لاَ تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Fe kâlû alâllâhi tevekkelnâ, rabbenâ lâ tec’alnâ fitneten lil kavmiz zâlimîn

Yunus 10/86 Rahmetinle bizi kâfirler topluluğundan kurtar.'
وَنَجِّنَا بِرَحْمَتِكَ مِنَ الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Ve neccinâ bi rahmetike minel kavmil kâfirîn



Hud Süresinden Dualar

Hud,11/ 47 Nuh dedi ki: Ey Rabbim! Ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen, ben ziyana uğrayanlardan olurum!
قَالَ رَبِّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَسْأَلَكَ مَا لَيْسَ لِي بِهِ
عِلْمٌ وَإِلاَّ تَغْفِرْ لِي وَتَرْحَمْنِي أَكُن مِّنَ الْخَاسِرِينَ
Kâle rabbi innî eûzu bike en es'eleke mâ leyse lî bihî ilmuvve illâ tagfirlî ve terhamnî ekun minel hâsirîn

Hud 11/88 Şuayb dedi ki “Ey halkım! Rabbimden gelen açık bir belgeye dayanıyorsam, o bana kendi katından güzel bir imkân vermişse, buna ne diyebilirsiniz? Sizi bir şeylerden men etmekten maksadım size muhalefet değildir. Ben sadece, gücüm yettiği kadar sizi iyiye ve güzele yöneltmek isterim. Başarım ancak Allah'tandır, Sadece O'na güvendim; O'na yöneliyorum
قَالَ يَٰقَوْمِ أَرَءَيْتُمْ إِن كُنتُ عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِّن رَّبِّى وَرَزَقَنِى مِنْهُ رِزْقًا حَسَنًا ۚ وَمَآ أُرِيدُ أَنْ أُخَالِفَكُمْ إِلَىٰ مَآ أَنْهَىٰكُمْ عَنْهُ ۚ إِنْ أُرِيدُ إِلَّا ٱلْإِصْلَٰحَ مَا ٱسْتَطَعْتُ ۚ وَمَا تَوْفِيقِىٓ إِلَّا بِٱللَّهِ ۚ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ أُنِيبُ
Kâle yâ kavmi e raeytum in kuntu alâ beyyinetin min rabbî ve razakanî minhu rızkanhasenâ, ve mâ urîdu en uhâlifekum ilâ mâ enhâkum anhu, in urîdu illâl ıslâha mâsteta’tu, ve mâ tevfîkî illâ billâh, aleyhi tevekkeltu ve ileyhi unîb


Yusuf Süresi Dualar

Yusuf 12/ 23 Bulunduğu evin kadını, ısrarla ondan yararlanmak istedi. Bütün kapıları kapadı. “Haydi, gel” dedi. Yusuf: maâzallâhi “Allah’a sığınırım. O benim Rabbimdir. Bana iyi bir makam verdi. Muhakkak ki; zalimler felâha kurtuluşa ermezler.”dedi.
وَرَاوَدَتْهُ الَّتِي هُوَ فِي بَيْتِهَا عَن نَّفْسِهِ وَغَلَّقَتِ الأَبْوَابَ وَقَالَتْ هَيْتَ لَكَ قَالَ مَعَاذَ اللّهِ إِنَّهُ رَبِّي أَحْسَنَ مَثْوَايَ إِنَّهُ لاَ يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ
Ve râvedethulletî huve fî beytihâ an nefsihî ve gallekatil ebvâbe ve kâlet heyte leke, kâle maâzallâhi innehu rabbî ahsene mesvây, innehu lâ yuflihuz zâlimûn

Yunus 10/85 Onlar dediler ki; Biz, ancak Allah'a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz, bizi, o zâlim kavmin fitnesine düşürme
فَقَالُواْ عَلَى اللّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا لاَ تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Fe kâlû alâllâhi tevekkelnâ, rabbenâ lâ tec’alnâ fitneten lil kavmiz zâlimî

Yusuf 12 / 86 Dediki; Ben üzüntümü ve kederimi yalnız Allah’a arz ediyorum. Sizin bilmediğiniz şeyi de ben Allah'tan biliyorum.
قَالَ إِنَّمَا أَشْكُو بَثِّي وَحُزْنِي إِلَى اللّهِ وَأَعْلَمُ مِنَ اللّهِ مَا لاَتَعْلَمُونَ
Kâle innemâ eşkû bessî ve huznî ilâllâhi ve a’lemu minallâhi mâ lâ ta’lemûn
Yusuf 12 / 87 Ey oğullarım! Gidin Yûsuf’u ve kardeşini araştırın. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez.”
يَا بَنِيَّ اذْهَبُواْ فَتَحَسَّسُواْ مِن يُوسُفَ وَأَخِيهِ وَلاَ تَيْأَسُواْ مِن ﴾رَّوْحِ اللّهِ إِنَّهُ لاَ يَيْأَسُ مِن رَّوْحِ اللّهِ إِلاَّ الْقَوْمُ الْكَافِرُونَ ﴿٨٧
Yâ beniyyezhebû fe tehassesû min yûsufe ve ahîhi ve lâ tey’esû min ravhillâh(ravhillâhi), innehu lâ yey’esu min ravhillâhi illâl kavmul kâfirûn..

Yusuf 12/101"Rabbim, sen bana mülk ve saltanattan bir nasip verdin. Olayların ve düşlerin yorumundan bana bir ilim öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Benim dünyada da âhirette de Velî'm sensin. Beni müslüman/sana teslim olmuş olarak öldür ve beni salih hayırlı kulların arasına kat."
رَبِّ قَدْ آتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِي مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنتَ وَلِيِّي فِي الدُّنُيَا وَالآخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
Rabbi kad âteytenî minel mulki ve allemtenî min te’vîlil ehâdîs(ehâdîsi), fâtıras semâvâti vel ardı ente veliyyî fîd dunyâ Vel âhıreh, teveffenî muslimen ve elhıknî bis sâlihîn(sâlihîne)

İbrahim 14 süresi dualar

İbrahim 14/39 Hamd, iyice yaşlanmış iken bana İsmail’i ve İshak’ı veren Allah’a mahsustur. Şüphesiz Rabbim duayı işitendir.”
الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي وَهَبَ لِي عَلَى الْكِبَرِ إِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَقَ إِنَّ رَبِّي لَسَمِيعُ الدُّعَاء
El hamdulillâhillezî vehebe lî alâ kiberi ismâîle ve ishâkinne rabbî le semîud duâi..
İbrahim Süresi 14 /40 Rabbim, beni namazı(nda) sürekli kıl, soyumdan olanları da. Rabbimiz, duamı kabul buyur
رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلاَةِ وَمِن ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاء
Rabbic´alni mükıymes salati ve imn zürriyyetı rabbena ve tekabbel düa´
İbrahim Süresi 14 /41 Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni, anne-babamı ve mü'minleri bağışla'
رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ
Rabbenağfir li ve li valideyye ve lil mü´minıne yevme yekumül hısab


İsra Süresi Dualar

İsra Süresi 17/24 Onlara acıyarak alçakgönüllülük kanadını ger ve de ki: Ey Rabbim! Annem babam beni küçükten terbiye edip yetiştirdikleri gibi, sen de kendilerine merhamet et!
وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُل رَّبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا
Vahfıd lehumâ cenâhaz zulli miner rahmeti ve kul rabbirhamhumâ kemâ rabbeyânî sagîrâ

İsra Süresi 17/80 Ey Rabbim, bir yere girerken oraya doğru olarak girmemi ve bir yerden çıkarken oradan doğruluk ilkesine bağlı olarak çıkmamı nasip eyle. Bana kendi katından destekleyici bir güç ver!
وَقُل رَّبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَل لِّي مِن لَّدُنكَ سُلْطَانًا نَّصِيرً
Ve kul rabbi edhılnî mudhale sıdkın ve ahricnî muhrece sıdkın vec’al lî min ledunke sultânen nasîrâ


Kehf Süresi Dualar
Kehf 18/1 Hamd, Kitabı kulu üzerine indiren ve onda hiç bir çarpıklık kılmayan Allah'a aittir.
الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَنزَلَ عَلَى عَبْدِهِ الْكِتَابَ وَلَمْ يَجْعَل لَّهُ عِوَجَا
El hamdü lillahillezi enzele ala abdihil kitabe ve lem yec´al lehu ıveca

Kehf Süresi 18 /10
Rabbimiz! Katından bize rahmet ver ve işimizde doğruyu göster, bizi başarılı kıl!,
إِذْ أَوَى الْفِتْيَةُ إِلَى الْكَهْفِ فَقَالُوا رَبَّنَا آتِنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً وَهَيِّئْ لَنَا مِنْ أَمْرِنَا رَشَدًا
İz evel fityetu ilel kehfi fe kâlû rabbenâ âtinâ min ledunke rahmeten ve heyyi' lenâ min emrinâ reşed

Kehf 18/ 24 Ancak "Allâh dilerse de . Unuttuğun zaman Rabbini an ve "Rabbimin beni bundan daha doğru bir bilgiye ulaştırcağını umarım" de.
إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ وَاذْكُر رَّبَّكَ إِذَا نَسِيتَ وَقُلْ عَسَى أَن يَهْدِيَنِ رَبِّي لِأَقْرَبَ مِنْ هَذَا رَشَدًا
İllâ en yeşâallâhu vezkur rabbeke izâ nesîte ve kul asâ en yehdiyeni rabbî li akrabe min hâzâ reşedâ
Kehf 18/39 Bağına girdiğin vakıt «maşaallahu la kuvvete illa billah» dese idin olmaz mıydı? eğer malca, evlâdca beni kendinden az görüyorsan
وَلَوْلَا إِذْ دَخَلْتَ جَنَّتَكَ قُلْتَ مَا شَاء اللَّهُ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللَّهِ إِن تُرَنِ أَنَا أَقَلَّ مِنكَ مَالًا وَوَلَدًا
Ve lev lâ iz dehalte cenneteke kulte mâ şâallâhu lâ kuvvete illâ billâh(billâhi), in tereni ene ekalle minke mâlen ve veledâ(veleden)


Meryem Süresi Dualar

Meryem 19/ 4Ey Rabbim,” dedi, “Vücudumda kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ey Rabbim, sana ettiğim dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.”
قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ أَكُن بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيًّا
Kâle rabbî innî ve henel azmu minnî veştealer re’su şeyben ve lem ekun bi duâike rabbî şakıyyâ

Meryem 19/ 5 «Gerçekten ben, arkamdan yerime geçecek varislerden endişedeyim. Karım da kısır bulunuyor. Onun için katından bana bir çocuk ihsan et.
يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا
Yerisunî ve yerisu min âli ya’kûbe vec’alhu rabbîradıyyâ

Meryem 19/ 6 Bana ve Yakub ailesine mirasçı olsun. Rabbim, onu razı olduğun birisi kıl.
يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا
Yerisunî ve yerisu min âli ya’kûbe vec’alhu rabbî radıyyâ

Meryem 19/18 Demişti ki: "Gerçekten ben, senden Rahmana sığınırım. Eğer O'na karşı sorumluluk bilinci taşıyorsan.fenalık yapmazsın.
قَالَتْ إِنِّي أَعُوذُ بِالرَّحْمَن مِنكَ إِن كُنتَ تَقِيًّا
Kâlet innî eûzu bir rahmâni minke in kunte takıyyâ..



Taha Süresi Duaları


Taha 20 /114 Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir. Sana O'nun vahyi tamamlanmazdan önce Kur'an'ı okumakta acele etme ve "Rabbim, benim ilmimi artır" de.
فَتَعَالَى اللَّهُ الْمَلِكُ الْحَقُّ وَلَا تَعْجَلْ بِالْقُرْآنِ مِن قَبْلِ أَن يُقْضَى إِلَيْكَ وَحْيُهُ وَقُل رَّبِّ زِدْنِي عِلْمًا
Fe teâlallâhul melikul hak ve lâ ta’cel bil kur’âni minn kabli eyyukdâaa ileyke vahyuh ve kur rabbi zidnî ılmâ(ılmen).

Taha 20 / 25 "Ey Rabbim!" dedi, gögsümüze genişlik ver;
قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي
Kâle rabbişrah lî sadrî.
Taha 20 / 26 " işimi kolaylaştır."
وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي
Ve yessir lî emrî.
Taha 20 / 27 dilimdeki düğümü çöz ki
وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِّن لِّسَانِي
Vahlul ukdeten min lisânî
Taha 20 / 28 Söyleyebileceklerimi anlasınlar
يَفْقَهُوا قَوْلِي
Yefkahû kavlî.

Ta Ha 20 / 29 Bana ehlimden bir yardımcı ver.
وَاجْعَل لِّي وَزِيرًا مِّنْ أَهْلِي
Vec’al lî vezîren min ehlî.
Ta Ha 20 /30 Kardeşim Harun.
هَارُونَ أَخِي
Hârûne ahî.
Ta Ha 20 /31 Onunla arkamı kuvvetlendir.
اشْدُدْ بِهِ أَزْرِي
Uşdud bihî ezrî.
Ta Ha 20 /32 İşimde onu bana ortak et.
وَأَشْرِكْهُ فِي أَمْرِي
Ve eşrikhu fî emrî.
Ta Ha 20 /33 Böylece seni çok tesbih edelim.
كَيْ نُسَبِّحَكَ كَثِيرًا
Key nusebbihake kesîrâ
Ta Ha 20 /34 Seni çok zikredelim .
وَنَذْكُرَكَ كَثِيرًا
Ve nezkureke kesîrâ
Ta Ha 20 /35 Şüphe yok ki, sen bizi görüyorsun.
إِنَّكَ كُنتَ بِنَا بَصِيرًا
İnneke kunte binâ basîrâ


Enbiya Süresi Dualar

Enbiya 21/83 Eyüp ise bir gün Rabbine şöyle seslenmişti: “Ben iyice daraldım. En iyi ikramı sen yaparsın
وَأَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنت
أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
Ve eyyûbe iz nâdâ rabbehû ennî messeniyed durru ve ente erhamur râhimîn

Enbiya 21/84 Biz de onun duasını kabul edip kendisinde dert namına ne varsa gidermiştik. Tarafımızdan bir rahmet ve kullukta bulunanlar için de bir ibret olmak üzere ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha vermiştik.
فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَكَشَفْنَا مَا بِهِ مِن ضُرٍّ وَآتَيْنَاهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُم مَّعَهُمْ رَحْمَةً مِّنْ عِندِنَا وَذِكْرَى لِلْعَابِدِينَ
Festecebnâ lehu fe keşefnâ mâ bihî min durrin ve âteynâhu ehlehu ve mislehum meahum rahmeten min ındinâ ve zikrâ lil âbidîn

Enbiya 21/87 Balık sahibi Yunus'u da; hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. Balığın karnındaki Karanlıklar içinde: "Senden başka ilah yoktur, sen yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum" diye çağrıda bulunmuştu.
وَذَا النُّونِ إِذ ذَّهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ أَن لَّن نَّقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادَى فِي الظُّلُمَاتِ أَن لَّا إِلَهَ إِلَّا أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
Ve zennûni iz zehebe mugâdıben fe zanne en len nakdire aleyhi fe nâdâ fiz zulumâti en lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu minez zâlimîn


Enbiya 21/89 Zekeriya da Rabbine bir gün şöyle seslenmişti: “Rabbim! En iyi varis sensin ama beni tek başıma bırakma.”
وَزَكَرِيَّا إِذْ نَادَى رَبَّهُ رَبِّ لَا تَذَرْنِي فَرْدًا وَأَنتَ خَيْرُ الْوَارِثِينَ
Ve zekeriyyâ iz nâdâ rabbehu rabbi lâ tezernî ferden ve ente hayrul vârisîn


Enbiya 21/90 Ona da olumlu karşılık verdik de eşini doğum yapabilecek hale getirerek Yahya’yı bağışladık. Onlar hayırlarda yarışır ve korku içinde umutla bize yakarırlardı. Onlar bize karşı saygılı kimselerdi.
فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَوَهَبْنَا لَهُ يَحْيَى وَأَصْلَحْنَا لَهُ زَوْجَهُ إِنَّهُمْ كَانُوا يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَيَدْعُونَنَا رَغَبًا وَرَهَبًا وَكَانُوا لَنَا خَاشِعِينَ
Festecebnâ leh ve vehebnâ lehu yahyâ ve aslahnâ lehu zevceh innehum kânû yusâriûne fil hayrâti ve yed’ûnenâ regaben ve rehebâ, ve kânû lenâ hâşiîn

Enbiya 21/112."
Dedi ki “Rabbim hak ile hükmet.Onların nitelemelerine karşı yardımına sığınılacak olan, sadece Bizim Rabbimiz; O çok esirgeyen Allah'dır
قَالَ رَبِّ احْكُم بِالْحَقِّ وَرَبُّنَا الرَّحْمَنُ الْمُسْتَعَانُ عَلَى مَا تَصِفُونَ
Kâle rabbıhkum bil hakk, ve rabbuner rahmânul musteânu alâ mâ tasıfûn

Müminun Suresi, Dualar

Müminun 23/28 Sen ve beraberindeki kimseler, gemiye bindiğiniz zaman: “Bizi zalim kavmin elinden kurtaran Allah’a hamd olsun” de.
فَإِذَا اسْتَوَيْتَ أَنتَ وَمَن مَّعَكَ عَلَى الْفُلْكِ فَقُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي نَجَّانَا مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Fe izesteveyte ente ve men meake alel fulki fe kulil hamdu lillâhillezî neccânâ minel kavmiz zâlimîn

Müminun 23/29 Yine de ki: “Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen, konuk edenlerin en hayırlısısın.”
وَقُل رَّبِّ أَنزِلْنِي مُنزَلًا مُّبَارَكًا وَأَنتَ خَيْرُ الْمُنزِلِينَ
Ve kul rabbi enzilnî munzelen mubâreken ve ente hayrul munzilîn

Müminun Suresi 23/97 Ve de ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım!
وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ
Ve kul rabbi eûzu bike min hemezâtiş şeyâtîn

Müminun Suresi 23/98 Ve Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.
وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ
Ve eûzu bike rabbi en yahdurûn(yahdurûni).

Mü’minün Süresi 23/ 109
Rabbimiz, iman ettik, sen artık bizi bağışla ve bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!
إِنَّهُ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْ عِبَادِي يَقُولُونَ رَبَّنَا آمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ
İnnehu kâne ferîkun min ibâdî yekûlûne rabbenâ âmennâ fagfir lenâ verhamnâ ve ente hayrur râhımîn

Müminun Suresi, 23/118 De ki: “Rabbim! Bağışla, merhamet et. Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!”
وَقُل رَّبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَأَنتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ
Ve kul rabbigfir verham ve ente hayrur râhımîn

Nur Süresi Dualar

Nur 24/ 51 Aralarında hükmetmesi için, Allah'a ve elçisine çağrıldıkları zaman mü'min olanların sözü: 'İşittik ve itaat ettik' demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır.
إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَن يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
İnnemâ kâne kavlel mu’minîne izâ duû ilallâhi ve resûlihî li yahkume beynehum en yekûlû semi’nâ ve ata’nâ ve ulâike humul muflihûn

Furkan Süresi Duaları


Furkan 25/ 77 De ki: "Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır."
قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
Kul mâ ya’beu bikum rabbî lev lâ duâukum, fe kad kezzebtum fe sevfe yekûnu lizâmâ

Furkan 25/ 74 Onlar, “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi takva sahiplerine önder eyle” diyenlerdir.
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا
Vellezîne yekûlûne rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ ve zurriyyâtinâ kurrete a’yunin vec’alnâ lil muttekîne imâmâ(imâmen).

Şuara 26 Süresi Duaları


Şuara 26/77 Kulluk ettiklerinizden, Âlemlerin Rabbi dışında kalanlar benim için birer düşmandır.
إِنَّهُمْ عَدُوٌّ لِّي إِلَّا رَبَّ الْعَالَمِينَ
Fe innehüm adüvvül li illa rabbel alemın

Şuara 26/ 78 Çünkü beni yaratan, bana doğru yolu gösteren Âlemlerin Rabbidir.
الَّذِي خَلَقَنِي فَهُوَ يَهْدِينِ
Ellezî halakanî fe huve yehdîni.

Şuara 26/ 79 "Beni yediren ve içiren O'dur."
وَالَّذِي هُوَ يُطْعِمُنِي وَيَسْقِينِ
Vellezî huve yut’ımunî ve yeskîni.

Şuara 26/ 81 "Beni öldüren ve sonra dirilten O'dur."
وَالَّذِي يُمِيتُنِي ثُمَّ يُحْيِينِ
Vellezî yumîtunî summe yuhyîni.

Şuara 26/ 82 Dîn gününde, kusurlarımı mağfiret etmesini umduğum da O'dur."
وَالَّذِي أَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ الدِّينِ
Vellezî atmeu en yagfira lî hatîetî yevmed dîn(dîni).

Şuara 26 / 80 "Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur;"
وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ
Ve iza meridtü fe hüve yeşfı

Şuara 26/83 Rabbim! Bana hikmet ver ve beni salihlere kat.
.رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
Rabbi heb lî hukmen ve elhıknî bis sâlihîn

Şuara 26/84 Benim, gelecek nesiller içinde doğru anılmamı nasip eyle.
وَاجْعَل لِّي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْآخِرِينَ
Vec’al lî lisâne sıdkın fîl âhırîn

Şuara 26/85 Beni nimetlerle dolu Cennet’e mirasçı kıl.
وَٱجْعَلْنِى مِن وَرَثَةِ جَنَّةِ ٱلنَّعِيمِ
Vec’alnî min veraseti cennetin naîm

Şuara 26/169 Rabbim, beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar." ,
رَبِّ نَجِّنِي وَأَهْلِي مِمَّا يَعْمَلُونَ
Rabbi neccinî ve ehlî mimmâ ya’melûn

Neml Süresi Duaları

Neml süresi 27/19 Bu sözü üzerine tebessüm edip güldü ve dedi ki: "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı nasib et ve beni ikramınla salih kulların arasına kat.
فَتَبَسَّمَ ضَاحِكًا مِّن قَوْلِهَا وَقَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَى وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَدْخِلْنِي بِرَحْمَتِكَ فِي عِبَادِكَ الصَّالِحِينَ
Fe tebesseme dâhıken min kavlihâ ve kâle rabbi evzı’nî en eşkure ni’metekelletî en’amte aleyye ve alâ vâlideyye ve en a’mele salihan terdâhu ve edhılnî bi rahmetike fî ibâdikes sâlihîn


Kasas Süresi Duaları

Kasas 28/16 Dedi ki;. “Rabbim! Şüphesiz ben kendime zulmettim. Beni mağfiret et. Allah da onu mağfiret etti. Şüphesiz O, gaffâr'dır mağfiret isteyen kullarının çirkinlikleri örter ve ayıpları gizler çok bağışlar,Rahim tecellisi ile böyle kullarına ikramı boldur, çok merhamet edendir
قَالَ رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي فَاغْفِرْ لِي فَغَفَرَ لَهُ إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Kâle rabbi innî zalemtu nefsî fâgfirlî fe gafera leh, innehu huvel gafûrur rahîm

Kasas 28/21 Musa korku içinde, ortalığı gözetleye gözetleye şehri terk etti. “Rabbim! Beni bu zalimler topluluğunun elinden kurtar” dedi.
فَخَرَجَ مِنْهَا خَائِفًا يَتَرَقَّبُ قَالَ رَبِّ نَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Fe harece minhâ hâifen yeterakkabu, kâle rabbi neccinî minel kavmiz zâlimîn

Kasas 28/22 Medyen'e doğru yöneldiğinde: Umarım, Rabbim beni doğru yola iletir, dedi.
وَلَمَّا تَوَجَّهَ تِلْقَاء مَدْيَنَ قَالَ عَسَى رَبِّي أَن يَهْدِيَنِي سَوَاء السَّبِيلِ
Ve lemmâ teveccehe tilkâe medyene kâle asâ rabbî en yehdiyenî sevâes sebîl

Kasas Süresi 28 /24.Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım
فَسَقَى لَهُمَا ثُمَّ تَوَلَّى إِلَى الظِّلِّ فَقَالَ رَبِّ إِنِّي لِمَا أَنزَلْتَ إِلَيَّ مِنْ خَيْرٍ فَقِيرٌ
Fe sekâ lehumâ summe tevellâ ilez zılli fe kâle rabbi innî limâ enzelte ileyye min hayrin fakîr


Ankebut Süresi Dualar


Ankebut 29/ 30 “Lut dedi ki: “Sahibim! Bu bozguncular topluluğuna karşı bana yardım et
قَالَ رَبِّ انصُرْنِي عَلَى الْقَوْمِ الْمُفْسِدِينَ
Kâle rabbinsurnî alel kavmil mufsidîn

Ahzap Süresi Dualar

Ahzap 33 / 22 Mü’minler, düşman birliklerini görünce, “İşte bu, Allah’ın ve Resûlünün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resûlü doğru söylemişlerdir” dediler. Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır.
وَلَمَّا رَأَى الْمُؤْمِنُونَ الْأَحْزَابَ قَالُوا هَذَا مَا وَعَدَنَا اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَصَدَقَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَمَا زَادَهُمْ إِلَّا إِيمَانًا وَتَسْلِيمًا
Ve lemma rael mü´minunel ahzabe kalu haza ma veadenellahü ve rasulühu ve sadekallahü ve rasulühu ve ma zadehüm illa imanev ve teslıma


Fatır Süresi Dualar

Fatır 35/1 Hamd, gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah'ındır; O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.
الْحَمْدُ لِلَّهِ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَاعِلِ الْمَلَائِكَةِ رُسُلًا أُولِي أَجْنِحَةٍ مَّثْنَى وَثُلَاثَ وَرُبَاعَ يَزِيدُ فِي الْخَلْقِ مَا يَشَاء إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Elhamdü lillahi fatiris semavati vel erdı caılil melaiketi rusülen ülı ecnihatim mesna ve sülase ve ruba´ yezıdü fil halkı ma yeşa´ innellahe ala külli şey´in kadır

Fatır 35/34 Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir."
وَقَالُوا الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَذْهَبَ عَنَّا الْحَزَنَ إِنَّ رَبَّنَا لَغَفُورٌ شَكُورٌ
Ve kâlûl hamdu lillâhillezî ezhebe annel hazen, inne rabbenâ le gafûrun şekûr

Saffat Süresi Dualar


Saffat 37/180 Kudret ve şeref sâhibi Rabbin, onların nitelendirmelerinden yücedir.
سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ
Sübhane rabbike rabbil izzeti amma yesfun
Saffat 37/181Gönderilmiş Elçilere selam olsun.
وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ
Ve selamün alel murselin
Saffat 37/182 Hamd de Alemlerin Rabbi Allah'adır.
وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Vel hamdu lillâhi rabbil âlemîn

Sad 38/41 Kulumuz Eyyub'u da hatırla, o'nun Rabbine şöyle seslendiğini: "Şeytan bana tam bir bıkkınlık ve azap vermektedir!
وَاذْكُرْ عَبْدَنَا أَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الشَّيْطَانُ بِنُصْبٍ وَعَذَابٍ
Vezkur abdenâ eyyûb(eyyûbe), iz nâdâ rabbehû ennî messeniyeş şeytânu bi nusbin ve azâb

Saffat 37/99
Ben Rabbime gidiyorum, O bana doğruyu gösterir.
وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَى رَبِّي سَيَهْدِينِ
Ve kâle innî zâhibun ilâ rabbî se yehdîni.

Saffat 37/100 Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.”
رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ
Rabbi heb lî mines sâlihîn

Zümer Süresi Dualar

Zümer 39/14 Ben dinimi yalnız Allah' a has kılarak sadece O'na kulluk ederim.
قُلِ اللَّهَ أَعْبُدُ مُخْلِصًا لَّهُ دِينِي
Kulillâhe a’budu muhlisan lehu dînî

Zümer 39/46 De ki: Ey gökleri ve yeri yaratan, görülmeyeni ve görüleni bilen Allah'ım, kullarının ihtilaf edip durdukları şeyler hakkında hüküm verecek olan sensin
قُلِ اللَّهُمَّ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ أَنتَ تَحْكُمُ بَيْنَ عِبَادِكَ فِي مَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Kulillâhumme fâtıras semâvâti vel ardı âlimel gaybi veş şehâdeti ente tahkumu beyne ıbâdike fî mâ kânû fîhi yahtelifûn



Mümin Süresi dualar

Mü'min 40/60 Rabbiniz şöyle dedi: “Bana dua edin, duânıza cevap vereyim Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir hâlde cehenneme gireceklerdir.”
وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ
Ve kâle rabbukumud’ûnî estecib lekum, innellezîne yestekbirûne an ibâdetî se yedhulûne cehenneme dâhırîn


Mümin 40/7 Arş'ı yüklenmekte olanlar ve çevresinde bulunanlar, Rablerini hamd ile tesbih etmekte, O'na iman etmekte ve iman edenlere mağfiret dilemektedirler: "Rabbimiz, rahmet ve ilim bakımından her şeyi kuşatıp sardın, tevbe edenler ve senin yoluna tabi olanlara mağfiret et ve onları cehennem azabından koru."
الَّذِينَ يَحْمِلُونَ الْعَرْشَ وَمَنْ حَوْلَهُ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَيُؤْمِنُونَ بِهِ وَيَسْتَغْفِرُونَ لِلَّذِينَ آمَنُوا رَبَّنَا وَسِعْتَ كُلَّ شَيْءٍ رَّحْمَةً وَعِلْمًا فَاغْفِرْ لِلَّذِينَ تَابُوا وَاتَّبَعُوا سَبِيلَكَ وَقِهِمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ
Ellezîne yahmilûnel arşa ve men havlehu yusebbihûne bi hamdi rabbihim ve yu’minûne bihî ve yestagfirûne lillezîne âmenû, rabbenâ vesi’te kulle şey’in rahmeten ve ilmen fagfir lillezîne tâbû vettebeû sebîleke ve kıhim azâbel cahîm(cahîmi).

Mümin 40/8 Rabbimiz, onları ve babalarından, eşlerinden, çocuklarından iyi olan kimseleri onlara söz verdiğin Adn cennetlerine sok. Şüphesiz, üstün olan, hüküm ve hikmet sâhibi olan sensin sen!"
رَبَّنَا وَأَدْخِلْهُمْ جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِي وَعَدتَّهُم وَمَن صَلَحَ مِنْ آبَائِهِمْ وَأَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ إِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Rabbenâ ve edhilhum cennâti adninilletî vaadtehum ve men salaha min âbâihim ve ezvâcihim ve zurriyyâtihim inneke entel azîzul hakîm.

Mümin 40/9 "Ve onları kötülüklerden koru. O gün Sen, kimi kötülüklerden korumuşsan, gerçekten ona rahmet etmişsin. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur."
وَقِهِمُ السَّيِّئَاتِ وَمَن تَقِ السَّيِّئَاتِ يَوْمَئِذٍ فَقَدْ رَحِمْتَهُ وَذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Ve kıhimus seyyiât(seyyiâti), ve men tekıs seyyiâti yevme izin fe kad rahimtehu ve zâlike huvel fevzul azîm

Mü'min 40/27 Ve Hz. Musa dedi ki: "Muhakkak ki ben, hesap gününe inanmayan, kibirlenenlerin hepsinden, senin de Rabbin olan Rabbime sığınırım."
وَقَالَ مُوسَى إِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُم مِّن كُلِّ مُتَكَبِّرٍ لَّا يُؤْمِنُ بِيَوْمِ الْحِسَابِ
Ve kâle mûsâ innî uztu bi rabbî ve rabbikum min kulli mutekebbirin lâ yu’minu bi yevmil

Casiye Süresi Dualar

Casiye 45/36 Yaptığı her şeyi güzel yapmak Allah’a mahsustur. O, göklerin ve yerin Rabbi, ve bütün alemlerin Rabbi olan Allah'tır
فَلِلَّهِ الْحَمْدُ رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَرَبِّ الْأَرْضِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Fe lillâhil hamdu rabbis semâvâti ve rabbil ardı rabbil âlemîn
Casiye 45/37 Göklerde ve yerde büyüklük O'na aittir. O, öyle güçlüdür. Öyle hikmet sahibidir.
وَلَهُ الْكِبْرِيَاء فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Ve lehul kibriyâu fîs semâvâti vel ard(ardı), ve huvel azîzul hakîm
hisâb


Ahkaf Süresi Dualar

Ahkaf 46/15 Biz insana, ana babasına iyi davranma görevi yükledik Anası onu zahmetle taşımış ve zahmetle doğurmuştur. Onu bir insan olarak taşımasıyla sütten kesmesi otuz ay sürer. Ne zaman ki güçlü ve kuvvetli hale gelir ve kırk yaşına da erişirse der ki “Ey Rabbim! Fırsat ver de bana ve ana babama verdiğin nimetlere karşılık görevlerimi yerine getireyim. Razı olacağın iyi işler yapayım. Soyumdan gelenleri de benim için iyi evlatlar eyle. Ben sana döndüm, sana tam teslim olanlardanım.
وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ إِحْسَانًا حَمَلَتْهُ أُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ كُرْهًا وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلَاثُونَ شَهْرًا حَتَّى إِذَا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَبَلَغَ أَرْبَعِينَ سَنَةً قَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَى وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَصْلِحْ لِي فِي ذُرِّيَّتِي إِنِّي تُبْتُ إِلَيْكَ وَإِنِّي مِنَ الْمُسْلِمِينَ
Ve vassaynel insâne bi vâlideyhi ihsânâ, hamelethu ummuhu kurhen ve vadaathu kurhâ, ve hamluhu ve fisâluhu selâsûne şehrâ, hattâ izâ belega eşuddehu ve belega erbaîne seneten kâle rabbi evzı’nî en eşkure ni’metekelletî en’amte aleyye ve alâ vâlideyye ve en a’mele sâlihan terdâhu ve aslıh lî fî zurriyyetî, innî tubtu ileyke ve innî minel muslimîn

Fetih Süresi Dualar

Fetih Suresi 48/29 Muhammed Allah’ın elçisidir.Onunla beraber olanlar kâfirlere karşı kararlı ve tavizsiz, kendi aralarında ise son derece merhametlidirler Allah’ın rızasını ve ikramını kazanmak için rüku ve secde ettiklerini görürsün. Onları tanıtan, secdenin yüzlerinde bıraktığı etkidir.Tevrat'taki özellikleri böyle anılırlar. İncil’de ise filiz vermiş ekine benzetilirler. Güçlenmiş, kalınlaşmış, sapı üzerinde dik durmuş, çiftçileri pek hayran bırakan ekin gibidir. Bunlar, kendini doğrulara kapatanları kıskandırmak içindir. Allah, onlardan inanıp güvenen ve iyi işler yapanlara bağışlama ve büyük bir ödül vadetmiştir.
مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاء عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاء بَيْنَهُمْ تَرَاهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِم مِّنْ أَثَرِ السُّجُودِ ذَلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَمَثَلُهُمْ فِي الْإِنجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَى عَلَى سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا
Muhammedür rasulüllah vellezine meahu eşiddaü alel küffari ruhamaü beynehüm terahüm rukkean süccedey yebteğune fadlem minellahi ve rıdvana sımahüm fı vücuhihim min eseris sücud zalike meselühüm fit tevrati ve meselühüm fil incıl ke zer´ın ahrace şat´ehu fe azerahu festağleza festeva ala sukıhı yu´cibüz zürraa li yeğıyza bihimül küffar veadellahüllezıne amenu ve amilus salihati minhüm mağfiratev ve ecran azıyma


Haşr Süresi Dualar


Haşr 59/10 Bunların arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin!
وَالَّذِينَ جَاؤُوا مِن بَعْدِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِإِخْوَانِنَا الَّذِينَ سَبَقُونَا بِالْإِيمَانِ وَلَا تَجْعَلْ فِي قُلُوبِنَا غِلًّا لِّلَّذِينَ آمَنُوا رَبَّنَا إِنَّكَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ
Vellezîne câû min ba’dihim yekûlûne rabbenâgfir lenâ ve li ihvâninellezîne sebekûnâ bil îmâni ve lâ tec’al fî kulûbinâ gıllen lillezîne âmenû rabbenâ inneke raûfun rahîm

Haşr 59/ 21 Eğer biz, bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, elbette sen onu Allah korkusundan başını eğerek parça parça olmuş görürdün. İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.
لَوْ أَنزَلْنَا هَذَا الْقُرْآنَ عَلَى جَبَلٍ لَّرَأَيْتَهُ خَاشِعًا مُّتَصَدِّعًا مِّنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ
Lev enzelnâ hâzel kur’âne alâ cebelin le reeytehu hâşian mutesaddian min haşyetillâh, ve tilkel emsâlu nadribuhâ lin nâsi leallehum yetefekkerûn

Haşr 59/ 22 O, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayan Allah’tır. Gaybı da, görünen âlemi de bilendir. O, Rahmân’dır, Rahîm’dir.
هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ
Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, âlimul gaybi veş şehâdeh, huver rahmânur rahîm

Haşr 59/ 23 -O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur. Melik'tir; Kuddûs'tur; Selam'dır; Mü'min'dir; Müheymin'dir; Aziz'dir; Cebbar'dır; Mütekebbir'dir. Allah, (müşriklerin) şirk koştuklarından çok yücedir.
هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ
Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, elmelikul kuddûsus selâmul mû’minul muheyminul azîzul cebbârul mutekebbir(mutekebbiru), subhânallâhi ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).

Haşr 59/ 24 O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
هُوَ اللَّهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْأَسْمَاء الْحُسْنَى يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Huvallâhul hâlikul bâriûl musavviru lehul esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fîs semâvâti vel ard(ardı) ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).


Mumtehine Süresi Dualar

Mumtehine 60/4
İbrahim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir misal vardır, onlar kavimlerine demişlerdi ki: «Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir.» Yalnız İbrahim'in babasına: «Senin için mağfiret dileyeceğim, fakat senin için Allah'tan gelecek hiçbir şeyi önlemeye gücüm yetmez.» demesi hariç. Rabbimiz! Yalnız sana Ey Rabbimiz, biz sana tevekkül ettik ve içten sana yöneldik. Dönüşümüz de ancak sanadır
قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ إِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنَّا بُرَاء مِنكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاء أَبَدًا حَتَّى تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَحْدَهُ إِلَّا قَوْلَ إِبْرَاهِيمَ لِأَبِيهِ لَأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ وَمَا أَمْلِكُ لَكَ مِنَ اللَّهِ مِن شَيْءٍ رَّبَّنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَإِلَيْكَ أَنَبْنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
Kad kânet lekum usvetun hasenetun fî ibrâhîme vellezîne meahu, iz kâlû li kavmihim innâ buraâu minkum ve mimmâ ta’budûne min dûnillâhi kefernâ bikum, ve bedâ beynenâ ve beynekumul adâvetu vel bagdâu ebeden hattâ tu’minû billâhi vahdehû, illâ kavle ibrâhîme li ebîhi le estagfiranne leke ve mâ emliku leke minallâhi min şey’in, rabbenâ aleyke tevekkelnâ ve ileyke enebnâ ve ileykel masîr

Mumtehine 60/5 Rabbimiz! Bizi, kâfir olanlar için fitne kılma! Rabbimiz! Bizi bağışla! Şüphesiz ki güçlü, doğru hüküm veren yalnızca sensin!
رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُوا وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Rabbenâ lâ tec’alnâ fitneten lillezîne keferû, vagfir lenâ rabbenâ, inneke entel azîzul hakîm


Nuh Süresi Dualar

Nuh 71/ 28 "Rabbim! Beni, anne babamı, inanmış olarak evime gireni, tüm inanmış erkekleri ve inanmış kadınları affet! Zalimlerin de sadece helâk ve perişanlığını artır!"
رَبِّ اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِمَن دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِنًا وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا تَبَارًا
Rabbigfirlî ve li vâlideyye ve li men dehale beytiye mu’minen ve lil mu’minîne vel mu’minât ve lâ tezidiz zâlimîne illâ tebârâ


Tahrim Süresi Dualar

Tahrim 66 / 8 Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter” derlerَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَّصُوحًا عَسَى رَبُّكُمْ أَن يُكَفِّرَ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يَوْمَ لَا يُخْزِي اللَّهُ النَّبِيَّ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ نُورُهُمْ يَسْعَى بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Yâ eyyuhellezîne âmenû tûbû ilâllâhi tevbeten nasûhâ(nasûhan), asâ rabbukum en yukeffire ankum seyyiâtikum ve yudhilekum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru, yevme lâ yuhzîllâhun nebiyye vellezîne âmenû meah(meahu), nûruhum yes'â beyne eydîhim ve bi eymânihim yekûlûne rabbenâ etmim lenâ nûrenâ vagfir lenâ, inneke alâ kulli şey'in kadîr

Tahrim 66 /11 Allah, inanlara Firavun'un karısını misal gösterir: O: 'Rabbim! Bana kendi katında cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar; beni zalim topluğundan da milletten kurtar' demişti.
وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِّلَّذِينَ آمَنُوا اِمْرَأَةَ فِرْعَوْنَ إِذْ قَالَتْ رَبِّ ابْنِ لِي عِندَكَ بَيْتًا فِي الْجَنَّةِ وَنَجِّنِي مِن فِرْعَوْنَ وَعَمَلِهِ وَنَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Ve daraballâhu meselen lillezîne âmenûmraete fir’avn iz kâlet rabbibni lî indeke beyten fîl cenneti ve neccinî min fir’avne ve amelihî ve neccinî minel kavmiz zâlimîn

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder