3 Ocak 2017 Salı

Kur'an'a Göre İsra ve Mirac Hadisesi

Rahman ve Rahim Olan Allah'ımız  Adıyla..
Hepimize çoçukluğumuzdan bu yana ,Mi’râc kandili adı altında geleneksel olarak rivayetlere göre algılanan hurafelere boğulmuş isra ,mirac hadisesini kuran ile karşılaştıralım acaba yazılanlar, söylenenler kurana uyuyor mu?.
Kur'an'ı kerim özelliklerinden birisi furkan özelliğidir.

Din adına bize sunulan bilginin söylenen söz, yapılan her ne iş ve eylem olursa olsun onun hak,batıl /doğru,yanlış / çirkin, güzel/haram,helal/ iftira vb. konuları ayırt edici özelliği ile hakikatı öğrenelim.Bunun için kur'an'a sarılalım
Bakara 2/ 53 Ve hidayete eresiniz diye Musa'ya Kitab'ı ve Furkan'ı verdik.
وَإِذْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَالْفُرْقَانَ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
Ve iz âteynâ mûsâl kitâbe vel furkâne leallekum tehtedûn
Yüce Allah;Kur'an'a sarılan insana hak ve batıl ayırt etme gibi çok önemli bir kabiliyet kazandıracağını buyuruyor;
Enfal 8/29 Ey iman edenler, Allah'tan korkup sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir.
يِا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إَن تَتَّقُواْ اللّهَ يَجْعَل لَّكُمْ فُرْقَاناً وَيُكَفِّرْ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ
Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
İsra ve mirac hadisesi kaynağı rivayetler olan özetinden başlayalım.
Miraç, Recep ayının 27. Gecesi Cenab-ı Hakkın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselâmın rehberliğinde
Nebi/Rasul a.s Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksâ'ya, oradan semaya, yüce âlemlere, İlâhî huzura yükselmesidir.Bir çok kaynaklarda anlatılan gelen kurgulanmış masalımsı bir anlatımla hemde en ince detaylarına, ayrıntılarla anlatılan olaylar,Rasullah'a.s hem yalan isnat edilip hem de iftira atılmakta
Ayrıca Rasullullah a.s  bu konuda ''Kim benim söylemediğim bir sözü /yapmadığım bir işi bana isnat ederse, Cehennemde ki yerini hazırlansın.” hadisinin muhatabıdır.
Alak 96 /1 Yaratan Rabbinin adiyla oku!
İnsanlar okumakla sorumlu olduğu kuranı kerimi hiç okumadan, göklerde yapıldığı iddia edilen bu yolculuğu miraçtaki olayları bir mucize olarak algı oluşmuştur.
Zuhruf 43/44Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.
وَإِنَّهُ لَذِكْرٌ لَّكَ وَلِقَوْمِكَ وَسَوْفَ تُسْأَلُونَ
Ve innehu le zikrun leke ve li kavmik, ve sevfe tus'elun.
Kaynaklarda hemen hemen aynı olan anlatıları Kısaca özetleyelim..
1.Rasullullah a.s.v Mescid-i Haramdan Mekke'den, Mescid-i Aksâ'ya Kudüs'e ata benzer beyaz bir Cennet bineği olan Burak ile geldi. Kudüs'e gelmeden yol üzerinde Hz. Musa'nın makamına uğradı, orada iki rekât namaz kıldı, daha sonra Mescid-i Aksâ'ya geldi. Orada bütün peygamberler kendisini karşıladı. Miracını kutladılar.
2.Rasullah Aleyhissalâtü Vesselam burada Nebilere iki rekât namaz kıldırdı, bir hutbe okudu.Semanın bütün tabakalarına uğradı. yedi kat sema da bulunan Hz. Âdem, Yahya ve Îsa, Hz. Yusuf, . İdris, Harun, . Musa İbrahim Allah'ın şeçilmiş elçileri karşıladı görüştüler,
3. Sonra Hz. Cebrail ile birlikte kâinatın bittiği yer Sidretü'l-müntehâ'ya geldiler. Rasullullah a.s.v orada ikisi gizli, ikisi açıktan akan Nil, Fırat dört nehir gördü. Sonra her gün yetmiş meleğin ziyaret ettiği Beytü'l-Ma'mur'u ziyaret etti.
4-Hz. Cebrail'in buradan öteye gitmesi mümkün değildi.Rasullullah Aleyhissalâtü Vesselam bundan sonra Refref adında bir vasıta ile zaman ve mekândan münezzeh uzak olan Cenab-ı Hakkın cemaliyle müşerref oldu.
5-Rasullah a.s Rabbinin huzurundan döndükten sonra Hz. Musa ile karşılaştı. “Allah ümmetine neyi farz kıldı?” diye sorunca, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam “50 vakit namaz” buyurdu.Hz. Musa'nın, “Rabbine dön, azaltması için Rabbinden niyazda bulun, ümmetin buna güç yetiremez” demesi üzerine, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam, beş sefer Cenab-ı Hakka niyazda bulundu, her seferinde 10 vakit indi, sonunda beş vakitte karar kıldı.
6- Rasullullah a.s.v Hz. Cebrail'in rehberliğinde Cenneti, Cehennemi, âhiret menzillerini ve bütün âlemleri gördü, Mekke'ye döndü.Kısaca Rasullah a.s.v Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksâ'ya, oradan semaya, yüce âlemlere, İlâhî huzura yükselmesidir.
İşte bu anlatıları Furkan olan kitabımızdan sorgulayalım
Mescidi haramdan mescidi aksaya rasullullah a.s götürülüşü Kuranda İsra suresi 1. ayetinde çok açıkça anlatılır.Oradan semaya yükselmesi hiç bahsedilmez.Kuranda bundan sonra olanlar, yani miraca yükseltilmesi ifadesi geçmez.
İsra 17/ 1 Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren O Allah yücedir. Gerçekten O, işitendir, görendir.
سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ
Subhânellezî esrâ bi abdihî leylen minel mescidil harâmi ilâl mescidil aksallezî bâraknâ havlehu li nuriyehu min âyâtinâ, innehu huves semîul basîr(basîru).
İsrâ, kelimesinin anlamı :gece yolculuğu yürüyüşü demektir. İsrâ gece düz yürüyüşü. İsrâ gerçek bir olaydır. Kuran ile sabittir ister bedenen ,ister ,kalbe ilhamla olsun isra /gece yürüyüşü inkar edilemez iman ederiz ancak İsrâ ile Mi’râc anlatıları arasında hiçbir bağlantı yoktur.
Mescid-i Haram Nerededir: Kâbe’nin haram, savaşmanın haram olduğu “güvenli bölge / güvenli mescit” denir.İslâm öncesine dayanmaktadır.Hiç şüphesiz Mescid-i Haram  Mekke'de Kâbe'nin de içinde bulunduğu alanı çevreleyen büyük mescit. olarak hac ,umre gibi dini menasiklerinin yerine getirildiği islamın kıble merkezidir.
Mescid-i Aksa Nerdedir :Çoğunluğun aklına En uzak noktadaki mescit anlamına gelen Kudüs’teki Müslümanların ilk kıblesi olarak bilinen Kudüs’teki mescit gelmektedir. Müslümanlar arasında Rasullah .a.s Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya yürüyerek gittiği, hatta oradan da göklere çıktığı yolunda bir inanç oluşmuştur.
İsrâ kelimesinin anlamı gece yolculuğu anlamına geldiğini tekrar hatırlatarak, Rasullullah a.s Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya yaptığı gece yolculuğu anlatılmaktadır. Ayette geçen Mescid-i Haram’ın Kâbe olduğu bilinmekte, ancak Mescid-i Aksa’nın neresi olduğu ise tartışmalıdır. Olayı coğrafî zemine çekenler , iki farklı mekânı öne sürmektedir Beytü’l-Makdis yani Kudüs’tür. ikincisi de Mekke’ye 30 km uzaklıkta Cirane vadisinin kuzeyinde olduğu söylenen müşriklerden kalma bir mescittir. Bu görüş ayrılığının temel nedeni Mescid-i Aksa’nın ayetin nazil olduğu vakitte henüz mevcut olmamasıdır. Âyetteki el-Mescid’ul-aksâ’nın, Emeviler tarafından yapılan Mescid-aksâ ile karıştırılması yanlış anlamalara yol açmaktadır.
Mirac,kelime anlamı : Luğatte merdiven ve asansör gibi yükseğe çıkaran alet anlamına gelir.
Mirac Kur’an’da, Rasullah aleyhisselamın bildirdiği anlamıyla, meâric şeklinde çoğul olarak geçmekte ve bulunduğu sureye de adını vermektedir.Allah Teâlâ kendini miraclar sahibi diye nitelemiştir. Melekler ve ruh, o miraçlar üzerinde yükseldiğini ifade eder.
Mearic 70/ 3-O, yüksek makamların sahibi Allah'tandır.
مِّنَ اللَّهِ ذِي الْمَعَارِجِ
Minallâhi zîl meâric
Mearic 70/ 4 Melekler ve ruh, O’na, süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir.
تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ
Ta'rucul melâiketu ver rûhu ileyhi fî yevmin kâne mikdaruhu hamsîne elfe senetin.
İnkarcıların çeşitli mucize beklentisi olmalarına karşı Allah Rasulu uyarılmıştır
Enam 6/35 Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse; bir delik açıp yerin dibine inerek, yahut bir merdiven kurup göğe çıkarak onlara bir mucize getirmeye gücün yetiyorsa durma, yap! Eğer Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzere toplardı. O hâlde, sakın cahillerden olma.
وَإِن كَانَ كَبُرَ عَلَيْكَ إِعْرَاضُهُمْ فَإِنِ اسْتَطَعْتَ أَن تَبْتَغِيَ نَفَقًا فِي الأَرْضِ أَوْ سُلَّمًا فِي السَّمَاء فَتَأْتِيَهُم بِآيَةٍ وَلَوْ شَاء اللّهُ لَجَمَعَهُمْ عَلَى الْهُدَى فَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْجَاهِلِينَ
Ve in kâne kebure aleyke i’râduhum fe inisteta’te en tebtegıye nefekan fîl ardı ev sullemen fîs semâi fe te’tiyehum bi âyetin, ve lev şâallâhu le cemeahum alâl hudâ fe lâ tekûnenne minel câhilîn
Allah rasulune kıyamete kadar var olan ,mucizesi Kur'an'ı kerim'dir
İsra 17/ 59 Bizim âyet mucize göndermemize mani olan şey, ancak evvelkilerin onu mucizeleri yalanlamış olmalarıdır. Semud kavmine gözle görünen bir mucize olarak dişi deve verdik. Sonra ona zulmettiler. Ve Biz, âyetlerimucizeleri, korkutmaktan başka bir şey için göndermeyiz.Sana mucize göndermemizi engelleyen tek şey, öncekilerin onlar karşısında yalana sarılmış olmalarıdır. Semûd’a, gerçeği gösteren belge olarak dişi deveyi vermiştik ama ona karşı yanlış yapmışlardı. Biz mucizeleri korkutmak için göndeririz."
وَمَا مَنَعَنَا أَن نُّرْسِلَ بِالآيَاتِ إِلاَّ أَن كَذَّبَ بِهَا الأَوَّلُونَ وَآتَيْنَا ثَمُودَ النَّاقَةَ مُبْصِرَةً فَظَلَمُواْ بِهَا وَمَا نُرْسِلُ بِالآيَاتِ إِلاَّ تَخْوِيفًا
Ve mâ meneanâ en nursile bil âyâti illâ en kezzebe bihâl evvelûn(evvelûne), ve âteynâ semûden nâkate mubsıraten fe zalemû bihâ, ve mâ nursilu bil âyâti illâ tahvîfâ
Niçin Kudüs’te ki mescid-i Aksa’nın ayette geçen en uzak mescit olarak bilinmesi Mucize olarak lanse edildi.
1-Emeviler dönemindeki siyasi hakimiyetin Kudüs'te ki bulunan bu mescidi kabe gibi bir değer verilmesini ,yüceltme adına istedikleri içindir.Bu inanç miractan öncede anlatılan efsanevi hikayelerdi.Öyleki her dönemin Hz İbrahim,Musa ,İdris gibi elçileri arasında bu tür anlatımlarla ,ayırımların yapıldığı gibi başka din alimleri arasında dini ayrımlar üstünlüğü yapılmaktaydı.Dinler tarihi kaynaklarında , bunun Zerdüştlükteki, göğe yükseliş motiflerinden, Yahudi ve Hıristiyanlıktaki aynı temalardan, anlatılardan esinlenilerek Hz. Rasullullah'a uyarlanmış bir anlatı haline dönmüştür. İşte bu yüzden kur'an'a uygun olmayan bir inanç ve anlayışlar türemiştir.
2-Bunun sonucu olarak Allah rasulü'nüde diğer elçilerle yarıştırmak, daha farklı göstermek , aşırı yüceltilmek vb .Öyle ya. Rasulullah hem göğe çıkmalı, İsa‘yı geçmeli, hem Allah ile yüz yüze konuşmalı, Musa‘yı geçmelidir.Oysa Kur'an da yüce Rasullahın misyonu en güzel Ahlak üzere olduğunu ve bir çok misyonu göz ardı edilmiştir.
3-Bununla birlikte; bu olayların ortaya atılması neticesi Kur’an’da sözü edilen asıl belge ,delil ,ayet , mucizelerin insanlığa ibret ,öğüt ,imtihan gibi evrensel olarak verdiği mesajlarda anlaşılamamıştır.
Miraç Hadisesinde geçtiği söylenen olayları , ayetler ışığında düşünelim
Kudüs'te olduğu iddia edilen bu mescitte peygamberimizin bütün elçilere namaz kıldırdığı söyleniyor hepsi vefat etti ,Allah her insan gibi elçilerinde ölümlü olduğunu söylüyor,
Allahın elçisi muhammed a.s ve diğer elçileri de ölümlüdür, beşerdir.
Zümer 39/30 Muhakkak ki sen de meyyitsin/ölümlüsün Ve muhakkak ki onlar da meyyit /ölümlüler.
إِنَّكَ مَيِّتٌ وَإِنَّهُم مَّيِّتُونَ
İnneke meyyitun ve innehum meyyitûn
Zümer 39/31,Sonra muhakkak ki siz, kıyâmet günü Rabbinizin huzurunda davalı ve davacı olacaksınız.
ثُمَّ إِنَّكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عِندَ رَبِّكُمْ تَخْتَصِمُون
Summe innekum yevmel kıyâmeti inde rabbikum tahtasımûn
Allah Ölen her insanın geri dönemeyeceğini bildirmektedir.
Ayette Berzah,kelimesi engel manasındadır.Ölen kişinin geri dönmesine engel var demektir.Allah elçisinin önceki vefat etmiş elçilerine namaz kıldırması yada onlarla görüştüğüne dair hiç bir bilgi yoktur.


Müminun 23/ 99-Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: "Rabbim, beni geri çevirin."
حَتَّى إِذَا جَاء أَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ رَبِّ ارْجِعُونِ
Hatta iza cae ehadehümül mevtü kale rabbirciun
Müminun 23 / 100 Belki ben, o bıraktığımda boşa geçirdiğim dünyada iyi işler yaparım!» Hayır, hayır! Bu, onun söylediği boş bir sözdür. Ötelerinde ise yeniden diriltilecekleri güne kadar bir engel vardır.
لَعَلِّي أَعْمَلُ صَالِحًا فِيمَا تَرَكْتُ كَلَّا إِنَّهَا كَلِمَةٌ هُوَ قَائِلُهَا وَمِن وَرَائِهِم بَرْزَخٌ إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ
Lealli a´melü salihan fıma teraktü kella inneha kelimetün hüve kailüha ve miv veraihim berzehun ila yevmi yüb´asun
Yüce Allah kullarına kaldırmayacağı yük verir mi.?

Allah'ın kullarına 50 vakit namazı önce emredip, daha sonra haşa Rabbim kullarının bu yükü kaldıramayacağını hesap edememiş gibi Rasullullah'ın a.s Hz. Musa ile karşılaştığında bu kadar vakit namazı ümmetinin güç yetiremeyeceğini ,yaratanla pazarlık suretiyle peygamberimizin namazı beş vakte düşürdüğü şeklinde düşünceleri sorgulayalım
Bakara süresi2/ 286.Allah, kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmez.
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا
Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ
Müminun 23/ 62.;Biz hiçbir kimseye gücünün yettiğinden fazla yük yüklemeyiz. Katımızda hakkı söyleyen bir kitab vardır. Onlar zulme, haksızlığa uğratılmazlar.
وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنطِقُ بِالْحَقِّ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Ve lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve ledeynâ kitâbun yantıku bil hakkı ve hum lâ yuzlemûn
Rasullullah a.s Allah gördüğünü diz dize olduklarını iddia edenler bu ayetleri okumuyorlar mı
Enam 6/103 Gözler O’nu idrak edemez ama O, gözleri idrak eder. O, en gizli şeyleri bilendir, her şeyden hakkıyla haberdar olandır.
لاَّ تُدْرِكُهُ الأَبْصَارُ وَهُوَ يُدْرِكُ الأَبْصَارَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ
Lâ tudrikuhul ebsâru ve huve yudrikul ebsâr(ebsâra) ve huvel lâtîful habîr
Musa .a.s Rabbimizi Kendini bana göster deyince kendisinin görülemeyeceğini ifade etmiyor mu.?

Araf 7/143 Ve Musa belirlediğimiz vakitte, belirlediğimiz yere (Sina Dağına) varınca, Rabbi onunla konuştu. Musa "Ey Rabbim" dedi, "göster bana Kendini ki seni göreyim!" Allah: "Beni asla göremezsin. Ama yine de istersen şu dağa bir bak; eğer o öylece yerinde kalırsa, o zaman, ancak o zaman, beni görebilirsin!" Ve Rabbi dağa tecelli eder etmez, onu toza toprağa çevirdi; ve Musa da bayılıp düştü; uyanıp kendine geldiği zaman "Ne sınırsız bir yücelik seninki? Pişmanlık içinde sana sığınıyorum; ve bundan böyle daima inanların ilki olacağım!
وَلَمَّا جَاء مُوسَى لِمِيقَاتِنَا وَكَلَّمَهُ رَبُّهُ قَالَ رَبِّ أَرِنِي أَنظُرْ إِلَيْكَ قَالَ لَن تَرَانِي وَلَكِنِ انظُرْ إِلَى الْجَبَلِ فَإِنِ اسْتَقَرَّ مَكَانَهُ فَسَوْفَ تَرَانِي فَلَمَّا تَجَلَّى رَبُّهُ لِلْجَبَلِ جَعَلَهُ دَكًّا وَخَرَّ موسَى صَعِقًا فَلَمَّا أَفَاقَ قَالَ سُبْحَانَكَ تُبْتُ إِلَيْكَ وَأَنَاْ أَوَّلُ الْمُؤْمِنِينَ
Ve lemmâ câe mûsâ li mîkâtinâ ve kellemehu rabbuhu kâle rabbi erinî enzur ileyke, kâle len terânî ve lakininzur ilâl cebeli fe inistekarre mekânehu fe sevfe terânî fe lemmâ tecellâ rabbuhu lil cebeli cealehu dekkan ve harra mûsâ saıkan, fe lemmâ efaka kâle subhâneke tubtu ileyke ve ene evvelul mu’minîn (mu’minîne).
İsra Gece yürüşü yapldığı ve  Nuzul olduğu dönemin Yüce Rasullah alehisselamın motive edilmesidir.

 Hüzün yılı Bu sürenin indirildiği dönemde Rasullullah a.s.v. acılı olayların ve sıkıntılı zaman diliminin ardından Yüce Allah, bir bakıma sevgili Resûlünü, sabır ve tahammülü dolayısıyla hem teselli etmek hem de ödüllendirmek için ve moral motivasyon takviyesi olsun diye bu olay gerçekleşmiş Yani bu olay bir nevi ödüllendirmedir.
Hz. Muhammed’i a.s aldığı vahiyleri tebliği ile başlayan, putperestlerin Müslümanlar üzerindeki baskıları, Peygamber ailesiyle az sayıdaki Müslümanlara karşı risâletin altıncı yılında başlayıp üç yıl süren ve büyük acıların çekildiği ekonomik ve sosyal boykota dönüştü.Bu katlanılması güç sıkıntılar yetmezmiş gibi Resûlullah, kısa aralıklarla sevgili eşi Hz. Hatice ile amcası ve hamisi Ebû Talib’i kaybetti. Resûlullah’ın bu kayıplardan duyduğu büyük üzüntü sebebiyle bu yıla “hüzün yılı” denildi.


İsra 1.ayette  yolculuğun amacı ve nerede geçtiği konusu.
 Yolculuğun amacı “kendisine bir takım ayetlerimizi göstermek” için Yüce Allah buyurdu;
İsra 17/ 1 Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için, kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren O (Allah) yücedir. Gerçekten O, işitendir, görendir.
سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ
Subhânellezî esrâ bi abdihî leylen minel mescidil harâmi ilâl mescidil aksallezî bâraknâ havlehu li nuriyehu min âyâtinâ, innehu huves semîul basîr(basîru).
İsra, 17/1 ayetin de Allah Teâlâ,peygamberimizin yolculuğunun amacına ulaştığını belirterek Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını gördü.
İsra suresindeki 1. ayetle Necm suresindeki bu ayetler karşılaştırıldığında aynı olaydan bahsettikleri görülmektedir. 

 İsra 17/ 1 Bir kısım ayetlerimizi kendisine göstermek için,
 Necm 53/ 18 Andolsun, o, Rabbinin en büyük ayetlerinden olanı gördü.
لَقَدْ رَأَى مِنْ آيَاتِ رَبِّهِ الْكُبْرَى
Lekad raâ min âyâti rabbihil kubrâ.

Necm suresi 2 ve 18 ayetler de yolculuğun yapıldığı mekânı, sonucunu ve bu yolculukta görülenleri anlatmaktadır.
Necm, 53/ 2 Arkadaşınız sapmamış ve azmamıştır.
مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوَى
Mâ dalle sâhıbukum ve mâ gavâ.
Necm, 53/ 3 Ve o, hevasından (kendiliğinden) konuşmaz.
وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى
Ve mâ yentıku anil hevâ.
Necm, 53/ 4 Size okuduğu Kur'an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir.
إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى
İn huve illâ vahyun yûhâ.
Necm 53/ 5
Ona bu Kur'an'ı üstün oldukça çetin bir güç sahibi Cebrail öğretmiştir.
عَلَّمَهُ شَدِيدُ الْقُوَى
Allemehu şedîdul kuvâ.
Necm 53/ 6 O üstün yetenekli melek doğruldu
ذُو مِرَّةٍ فَاسْتَوَى
Zû mirratin, festevâ.
Necm 53/ 7O en yüksek ufukta idi.
وَهُوَ بِالْأُفُقِ الْأَعْلَى
Ve huve bil ufukil a’lâ.
Necm 53/ 8 Sonra yaklaştı ve sarktı.
ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّى
Summe denâ fe tedellâ.
Necm 53/ 9
Araları iki yay aralığı kadar veya daha da yakın oldu
فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى
Fe kâne kâbe kavseyni ev ednâ.
Necm 53/ 10 Böylece O'nun kuluna vahyettiğini vahyetti
فَأَوْحَى إِلَى عَبْدِهِ مَا أَوْحَى
Fe evhâ ilâ abdihî mâ evhâ.
Necm 53/ 11 Onun gördüğünü gönül yalanlamadı.
مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَأَى
Mâ kezebel fuâdu mâ raâ.
Necm 53/ 12 Yine de siz gördüğü şey üzerinde onunla tartışacak mısınız?
أَفَتُمَارُونَهُ عَلَى مَا يَرَى
E fe tumârûnehu alâ mâ yerâ.
Necm 53/ 13
Andolsun, onu bir de diğer inişte görmüştü.
وَلَقَدْ رَآهُ نَزْلَةً أُخْرَى
Ve lekad raâhu nezleten uhrâ.
Necm 53/ 14Sidretü'l-Münteha'nın yanında.
عِندَ سِدْرَةِ الْمُنْتَهَى
İnde sidratil muntehâ.
Necm 53/ 15 Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır.
عِندَهَا جَنَّةُ الْمَأْوَى
İndehâ cennetul me’vâ.
Necm 53/ 16 O zaman Sidre’yi bürümekte olan bürüyordu.
إِذْ يَغْشَى السِّدْرَةَ مَا يَغْشَى
İz yagşes sidrate mâ yagşâ.

Necm 17 ayette Gözün kaymaması ve sınırı aşmaması, ancak ruh ve beden birleşince olabilir. Bu sebep gece yürüşü olayının uyanıkken ve ruh-beden bütünlüğü içinde gerçekleşmiştir.
 Necm 53/ 17 Göz kayıp şaşmadı ve (sınırı) aşmadı.
مَا زَاغَ الْبَصَرُ وَمَا طَغَى
Mâ zâgal basaru ve mâ tagâ.
Necm 53/ 18 Andolsun, o, Rabbinin en büyük ayetlerinden olanı gördü.
لَقَدْ رَأَى مِنْ آيَاتِ رَبِّهِ الْكُبْرَى
Lekad raâ min âyâti rabbihil kubrâ.
 Sidre-i Müntehâ :Uzaktaki Sidre Ağacının Yanı Demektir. Yani ayette varış yerindeki en uzak ağacın yanında onu iki defa yukardan inerken gördüğü Cenneti mevâ barınma /sığınma bahçesin orada cebraili gördüğünü ifade etmektedir.
Kaynaklarda Rasullah zamanında var olan Mekke ve civarlarında ,kıyılarında Mekke kirazı adı verilen ve balı ile ün yapmış Sidr ağaçları mevcut denmektedir.Bu ağaçlardan oluşan bağ ve bahçelere insanlar sıcak ,açlık ,susuzluktan dinlenmek için ağaçların gölgesinde dinlenerek yiyecek içeçek temin etmek için kullanılırmış.İşte buraya meva bahçesi /cenneti denmektedir.Cenneti mevâ barınma /sığınma bahçesinde vahiy indirileceği zaman sedir ağacını bir şeyler kapladığını Allahın büyük ayetlerinden cebrali gördüğünü anlatmaktadır
Namazın
Mirac'ta mı  farz kılındı konusu....
Nisa 4/103 ayetinde namaz tüm müminlere vakitlerine bağlı olarak farz olduğunu ve kuran'ın pekçok ayetinde bütün elçilere namazın farz olduğu hepsinin namazın farz tebliği edildiği biliyoruz .Allah'ın elçilerinin tümünün tebliği ile fiilen devam etmekte olan tüm dinlerde salat vardı.İslam'dan önce de cahiliye arapları da Hz ibrahime (Saffat 37/109 Selamün ala ibrahim)emredilen namazın devamı niteliğinde olan ancak  zaman içinde fonksiyonu yitirilmiş, şekilsel anlamsız haline getirilmiş, şekliyle uyguluyorlardı .Bu ibadetler Oruç,zekat ,hac itikaf salat / namaz gibi anlamı ve gayesinden çıkılmış içi boşaltılmış ,tapınma aracı olarak gökyüzü varlıklarıyla da bir takım ilavelerle yerine getiriliyordu.
Enfal 8/35 Onların, Beyt’in çevresindeki ibadetleri namazları, ıslık çalma ve el çırpmaktan başka bir şey değildir. Kâfir olmanıza karşılık şimdi tadın bakalım bu azabı.
وَمَا كَانَ صَلاَتُهُمْ عِندَ الْبَيْتِ إِلاَّ مُكَاء وَتَصْدِيَةً فَذُوقُواْ الْعَذَابَ بِمَا كُنتُمْ تَكْفُرُونَ
Ve mâ kâne salâtuhum indel beyti illâ mukâen ve tasdiyeh(tasdiyeten), fe zûkûl azâbe bimâ kuntum tekfurûn
Cahiliyenin bozduğu amacından saptırdığı ibadetlere karşı İslamın gelmesi ile gayesine amacına uygun şekilde yeniden dizayn edilerek devam edilmiştir.İslamla birlikte yapılan düzenleme ile öncekilere de farz olup kılınmakta olan beş vakit namaz bu ibadetin vakitleri(zamanı),rekatları ,içeriği ,işlevi ile ilgili ayrıntılı bir biçimde ele almıştır.Rasullah a.s ilk indirilen 4.sırada nuzul olduğu bilinen bu sürede bazı işaretler verilmiş.Örneğin ;
Müdessir 74/4 Ve elbiseni temiz tut
وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ
Ve siyâbeke fe tahhir.
Müddesir 74/5 Pislikten kaçınıp uzaklaş.
وَالرُّجْزَ فَاهْجُرْ
Ver rucze fehcur.
Bu ayetler Maide 6 ayetinden önce indirilmiştir.Cahiliye devrinde kılınagelen salat/namazlarında iç ve dış temizliğinden bahsediyor.Medine indirilen Maide 5/6 ayetleriyle ve abdestin daha kalıcı formatıyla indirilmiş.Nisa 43 ayetide herkes kur'an'dan ne söylediğini bilmesi istenir.İnsan aklı ,kalbi hemen dünyevi şeylere odaklanabiliyor. Allahın mesajlarını anlamını bilerek sorumluluk duyarak uygun olacak namazda olması esasları genişletilerek bize öğütleniyor.
Namaz Miraçtan Önce Farzdı.
İsra süresinden daha önce indirilmiş Taha Süresi 130 ayette beş vakit namazın farz olduğu açıklanmıştır. ilk nuzul olan sürelerde ve vakitleri ele alan konumuzda geçen ayetleri hatırlarsak öncekilere verilen uygulamalar kalkmıyor.Ancak cahiliyede tapınma ritüelleri haline getirdikleri güneş ,yıldız ,gece vb tümünü Allah'ın olduğunu zihinlere kazınıyor. Yeniden düzenlenen vakitlerle böylece salatın içeriğini tamamlanmış yönü Allah'a cevrilmiştir. Rasullah a.s tebliğ ve uygulamasıyla cahiliyenin tapınma haline getirilmiş salatı Allah'a adanmış namaz olarak islamla dosdoğru ikame edilen ibadet olarak düzenlenmiştir.
Kur'an'ı kerimde mekkede indirilen pek çok ayette namaz örnekliği verilmiştir
Müddesir 74 /41 Mücrimlerden
عَنِ الْمُجْرِمِينَ
Anil mucrimîn
Müddesir 74 /42 Sizi şu cehenneme sürükleyip iten nedir?"
مَا سَلَكَكُمْ فِي سَقَرَ
Mâ selekekum fî sekar(sekara).
Müddesir 74 /43 Onlar: "Biz namaz kılanlardan değildik" dediler.
قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلِّينَ
Kâlû lem neku minel musallîn(musallîne).
Tesbih kur'an'da vakitle geldiği yerlerde, hem farz olan vakitleri, hemde farz öncesi ve sonrası olarak işaret edildiği bu ayetler miracdan önce indirilmiştir
Kaf süresi 50 / 39 Artık onların söylediklerine sabret ve Güneş'in doğuşundan önce de batışından önce de Rabbinin hamdiyle tespih et!
فَاصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِ
Fasbir alâ mâ yekûlûne ve sebbih bi hamdi rabbike kable tulûış şemsi ve kablel gurûb
Kaf süresi 50 / 40 Gecenin bir kısmında ve secdelerin arkalarından O'nu tespih et!
وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَأَدْبَارَ السُّجُودِ
Ve minel leyli fe sebbihhu ve edbâres sucûdi.
Hemen arkasından Yüce Allah Son Nebi Hz. Muhammed’e ailesine ve tüm müminlere de namazı devam etmesini emrediliyor.
Taha 20/ 130 Onların söylediklerine sabret! Güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbini övgü ile tesbih et/namaz kıl! Gece saatlerinde de O'nu övgü ile tesbih et/namaz kıl! Gündüzün belli vakitlerinde buna devam et ki Umulur ki böylece rızaya ulaşırsın.
فَاصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ غُرُوبِهَا وَمِنْ آنَاء اللَّيْلِ فَسَبِّحْ وَأَطْرَافَ النَّهَارِ لَعَلَّكَ تَرْضَى
Fasbir alâ mâ yekûlûne ve sebbih bi hamdi rabbike kable tulûış şemsi ve kable gurûbihâ, ve min ânâil leyli fe sebbih ve etrâfen nehâri lealleke terdâ.

Taha 20/132 Hem ailene ümmetine namazı emret, hem de kendin ona sabırla devam et! Biz, senden bir rızık istemiyoruz, seni Biz rızıklandırırız; güzel sonuç takvanındır.
وَأْمُرْ أَهْلَكَ بِالصَّلَاةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا لَا نَسْأَلُكَ رِزْقًا نَّحْنُ نَرْزُقُكَ وَالْعَاقِبَةُ لِلتَّقْوَى
Ve’mur ehleke bis salâti vastabir aleyhâ, lâ nes’eluke rızkâ(rızkan), nahnu nerzukuke, vel âkıbetu lit takvâ
Bu konunun diğer delilileri Rasullah a.s salatın farz olduğu beş vakiti içine alan Hud 11/14 ayetlerini hangi vakitlerde olduğunu bire bir uygulayarak göstermiştir

Tahiyyat’ı ve Bakara süresinin son ayetleri miracda indirildiği meselesi
Mirac hadisesinin ALLAH rasulu'nun Mekke'döneminin hicretten önce gerçekleştiği söylemektedir. Bakara süresinin tüm ayetleri ,hicretten sonraki dönemlerde medine döneminde indirilmiş olmasından dolayı bu bilgide ihtilaflı konu haline gelmiştir.Oysa ayrımsız bütün vahiyle Yüce Allah'ın birer mucizedirki.Tüm insanlık bu vahiy nuruyla karanlıklardan aydınlığa çıkartılır.
Rasullah sallallahu aleyhi ve sellem teşehhüdde otururken okunacak olan Tahiyyat’ı ashabına öğretirken miraçta rabbi ile görüştüğü için bunun okunması gerektiğine dair herhangi bir açıklamada bulunmamıştır. Bu konuda sahabenin büyüklerinden Abdullah İbn Mes’ud şöyle der:
“Resulullah (sav) bana, ellerimi avuçlarının içine alarak Kur’an’dan sûre öğretir gibi teşehhüdü öğretti.” Bundan sonra o, tahiyyatı okumuştur. (Buhârî, Ezan, 148, 150, Amel fi’s-Salât, 4; Müslim, Salât, 55-59 (402); Tirmizî, Salât, 215; Nesâî, Tatbîk, 100.)
Bir hadisinde de Rasullullah a.s : “Benim namazı nasıl kıldığımı görüyorsanız siz de öyle kılın”demiştir.

 Allah'ın Rasulünde , güzel örnekler vardır
Ahzap 33/21 Gerçek şu ki, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça ananlar için, Allah'ın Rasulünde , güzel örnekler vardır
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا
Lekad kâne lekum fî resûlillâhi usvetun hasenetun limen kâne yercûllâhe vel yevmel âhıra ve zekerallâhe kesîrâ
Rasullullah'a indirilen
namazı dosdoğru ikame et (أَقِمِ الصَّلَاة)  vakitlerle birlikte tesbih et وَسَبِّحْ ayetlerinde beş vakit  olduğunu değil,zaten bilinen beş vakit namazın bu vakitleri  hangi vakitler olduğuna vurgu yapılmaktadır.Buda bilinen beş vakit namaz olan ve  ayrıntıları rasullullahın uygulamalarıyla sabit olup nesilden nesile aktarılmıştır
Kur’ân isrâ’dan bahseder, Mi’râcdan bahsetmez. 

İsra suresi;1 ve  22 ila 38. ayetlerinde  bizlere isra yolculuğun Nebisi Resûlünü, hem teselli etmek, ödüllendirmek için moral motivasyon takviyesi olmuştur.Bu gerçekleşen bu olayın ümmedi için kutlu mesajlar veren insana klavuzluk eden ayetleri  dile getirilmemiş sürekli mirac hadisesi üzerinde yoğunlaşılmış.İsra süresinde geçen bu ayetleri de okuyalım ,ahlakımızı, tutumlarımızı düzeltelim.İnsanın Allah'la olan bağını güçlendirerek toplumsal birlikteliği, Allah rızasını kazanırken  elçinin tebliğ ettiği bu ayetlerle ,hem dünya, hemde ahiret hayatı için ilahi öğütler nelerdi okuyalım.
1-Allah’tan başkasına ilah olarak tapmayın ve yalnızca ona kulluk edin.
İsra 17/22 Allah'la birlikte başka bir ilah edinme. Yoksa kınanmış ve yalnız, yardımcısız bırakılmış halde oturursun.
لاَّ تَجْعَل مَعَ اللّهِ إِلَهًا آخَرَ فَتَقْعُدَ مَذْمُومًا مَّخْذُولاً
Lâ tec’al meallâhi ilâhen âhara fe tak’ude mezmûmen mahzûlâ
2-Ana ve babanıza iyi davranın. Onları incitmeyin.
İsra 17/23 Rabbin, O'ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: "Öf" bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle.
وَقَضَى رَبُّكَ أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِندَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلاَهُمَا فَلاَ تَقُل لَّهُمَآ أُفٍّ وَلاَ تَنْهَرْهُمَا وَقُل لَّهُمَا قَوْلاً كَرِيمًا
Ve kada rabbüke elle ta´büdu illa iyyahü ve bil valedeyni ihsana imma yeblüğanne ındekel kibera ehadühüma ev kilahüma fe la tekul lehüma üffiv ve la tenher hüma ve kul lehüma kavlen kerıma
3-Akrabaya, yolcuyla ve yolda kalmışa hakkını ver.
Nimetlere karşı cimrilik yapmayın Savurganda olmayın
İsra 17/26 Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma.
وَآتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَلاَ تُبَذِّرْ تَبْذِيرًا
Ve âti zel kurbâ hakkahu vel miskîne vebnes sebîli ve lâ tubezzir tebzîrâ
4-Rızıklarını temin edememe korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Çocuk katili olmayın.
İsra 17/ 31 Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da sizi de biz rızıklandırıyoruz. Kuşkusuz, onları öldürmek büyük bir günahtır.
وَلاَ تَقْتُلُواْ أَوْلادَكُمْ خَشْيَةَ إِمْلاقٍ نَّحْنُ نَرْزُقُهُمْ وَإِيَّاكُم إنَّ قَتْلَهُمْ كَانَ خِطْءًا كَبِيرًا Arapça
Ve lâ taktulû evlâdekum haşyete imlâk(imlâkın), nahnu nerzukuhum ve iyyâkum, inne katlehum kâne hıt’en kebîrâ(kebîren).
Zina yapmayın hatta yaklaşmayın.
İsra 17/ 32 Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o iğrenç bir iştir; yol olarak da çok kötüdür.
وَلاَ تَقْرَبُواْ الزِّنَى إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاء سَبِيلاً
Ve lâ takrebûz zinâ innehu kâne fâhışeh(fâhışeten), ve sâe sebîlâ
5-Allah’ın haram kıldığı bir canı haksız yere öldürmeyin.
İsra 17/ 33 Allah'ın saygıya layık kıldığı cana haklı bir sebep yokken kıymayın. Kim haksızlıkla öldürülürse, onun velisine yetki/söz hakkı vermişizdir. Ama o da öldürmede sınır tanımazlık etmesin. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.
وَلاَ تَقْتُلُواْ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللّهُ إِلاَّ بِالحَقِّ وَمَن قُتِلَ مَظْلُومًا فَقَدْ جَعَلْنَا لِوَلِيِّهِ سُلْطَانًا فَلاَ يُسْرِف فِّي الْقَتْلِ إِنَّهُ كَانَ مَنْصُورًا
Ve lâ taktulûn nefselletî harremallâhu illâ bil hakk(hakkı), ve men kutile mazlûmen fe kad cealnâ li veliyyihî sultânen fe lâ yusrif fîl katl(katli), innehu kâne mensûrâ(mensûran).
6-Ahde vefa gösterip verdiğiniz sözlerin arkasında olun.Yetimin malını yemeyin.
İsra 17/34 Yetimin malına da yaklaşmayın. Ancak rüşdüne erişinceye kadar en güzel şekilde yaklaşma başka; Ahdi de yerine getirin. Çünkü verilen sözde elbette bir sorumluluk vardır..
وَلاَ تَقْرَبُواْ مَالَ الْيَتِيمِ إِلاَّ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّى يَبْلُغَ أَشُدَّهُ وَأَوْفُواْ بِالْعَهْدِ إِنَّ الْعَهْدَ كَانَ مَسْؤُولاً
Ve lâ takrebû mâlel yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eşuddeh(eşuddehu), ve evfû bil ahd(ahdi), innel ahde kâne mes’ûlâ(mes’ûlen).
7-Ölçü ve tartıda hile yapmayın.
İsra 17/35 Ölçtüğünüz zaman tam ve dürüst ölçün. Hilesiz teraziyle tartın. Bu, hem hayırlı hem de sonuç bakımından güzeldir.
وَأَوْفُوا الْكَيْلَ إِذا كِلْتُمْ وَزِنُواْ بِالقِسْطَاسِ الْمُسْتَقِيمِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً
Ve evfûl keyle izâ kiltum vezinû bil kıstâsil mustekîm(mustekîmi), zâlike hayrun ve ahsenu te’vîlâ
8-Bilmediğiniz konuların ardına düşmeyin ki sorumlu olmayasınız.
İsra 17 / 36 Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalb, bunların hepsi ondan sorumludur.
وَلاَ تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُولاً
Ve lâ takfu mâ leyse leke bihî ilm(ilmun), innes sem’a vel basara vel fuâde kullu ulâike kâne anhu mes’ûlâ(mes’ûlen).
9- Başınız göğe erecekmiş gibi böbürlenerek yürümeyin.
İsra 17 / 37 Yeryüzünde böbürlenerek yürüme; çünkü sen ne yeri yarabilirsin, ne dağlara boyca ulaşabilirsin.
وَلاَ تَمْشِ فِي الأَرْضِ مَرَحًا إِنَّكَ لَن تَخْرِقَ الأَرْضَ وَلَن تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولاً
Ve lâ temşi fîl ardı merehâ(merehan), inneke len tahrikal arda ve len teblugal cibâle tûlâ(tûlen).
İsra 17 / 38 Bütün bunlardan yasaklanmış olanlar Rabb’in katında kötü olan ve hoş karşılanmayan davranışlardır
كُلُّ ذَلِكَ كَانَ سَيٍّئُهُ عِنْدَ رَبِّكَ مَكْرُوهًا
Kullu zâlike kâne seyyiuhu inde rabbike mekrûhâ
Namazda kişi, Allah ile baş başa kalır.Dualar ve âyetler okuyarak Allah ile bire bir görüşme imkânı bulmuş gibi olur. Secdeye vardığı sırada da bütün istek ve ihtiyaçlarını Allah’a açıp yardım isteyebilir. Bu bakımdan namaz, miraca benzemektedir.
Müminin miracı namazıdır.. Önemli olan Allaha kendi amellerinle yükselmek. Namaz kılıyorsan senin de miracın mübarek olsun.

Ali-imran 3/95 De ki: "Allah doğru söyledi. Öyleyse Allah'ı bir tanıyan Hanifler olarak İbrahim'in dinine uyun. O, müşriklerden değildi.

1 yorum: