7 Ocak 2017 Cumartesi
6-Allah'tan bağışlanma dileyin,Tevbe Edin
Hud 11/ 90 Rabbinizden bağışlanma dileyin. Sonra O’na tövbe edin. Şüphesiz benim Rabbim çok merhametli ve El Vedûd çok sevendir.
وَاسْتَغْفِرُواْ رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ إِنَّ رَبِّي رَحِيمٌ وَدُودٌ
Vestagfirû rabbekum summe tûbû ileyhi, inne rabbî rahîmun vedûd..
Bağışlanma ve Tevbe Kelimelerinin kur'an'a göre anlamı
Kur'an-ı Kerim'de İstiğfar -Mağfiret -Af -Tevbe gibi kelimeler birbiriyle iç içe gelir.Her biri bu kavramın ,içeriğini geniş bir şekilde açıklayarak manalarını daha anlamlı kılmaktadır.
Af Kelimesi anlamı : Arapça kökü َعفو “afv” ve afevnâ siğalarıdır..Yok etmek, silip süpürmek mânalara gelir ,Fiil olarak kullanıldığı gibi Allah için isim-sıfat olarak geçtiği tüm yerlerde bağışlama anlamlarında kullanılır.Günaha ceza vermemek kötülük ve haksızlık edeni, suç veya günah işleyeni bağışlama, cezalandırmaktan vazgeçme anlamlarında kullanılmaktadır.
İstiğfar kelime anlamı :Bağışlanma Mağfiret dileğinde bulunmak anlamına gelen bir şeyi kötülüklerden koruyacak şekilde örtme ,giydirmek anlamında g-f-r kökünden türemiştir.
İbn-i Kayyım ve benzeri âlimler Tevbe kavramını şu şekilde izah etmişlerdir:
Tevbe, kelime anlamı :Arapça 't-v-b' fiilinin kökünden türemiş bir isimdir. Mastarı ‘tevbeten’ ve ‘tevben’ dir. Lûgatta dönüş, geriye dönmek, pişman olmak, günahtan dönmek ve günahtan pişman olmak anlamlarına gelir.‘Taib’ kelimesinin mübalağa kalıbı olan ‘tevvab’ kelimesi insan için kullanıldığında,Tevbe eden kişiye denilmektedir. Tevbe kelimesi, Arapçadaki ‘ila’harfi cer’i ile insan için ‘âlâ’ harfi cer’i ile Allah’ a nispet edilir.Tevbe Kişinin işlediği günahların farkına vararak pişmanlık duyması, bu günahları bir daha işlemeye gücü yetecek durumda olsa dahi işlememeye karar vermesidir.’
İstiğfâr ve Tevbe Müslümanlara farz bir ameldir;
Kur’an’da birçok ayette Rabbimiz kesin bir dille bu işi yapmamızı bizden istemiştir. İstiğfar; dil ile olur Tevbe; kalp ile yapılması gerektiğini kesin bir dille bizden istediğinde İslam’daki karşılığı onun farz olmasıdır.
Ali-imran 3/135 Yine onlar bir kötülük işlediklerinde ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının affedilmesini dilerler. Günahları Allah'tan başka kim affedebilir? Onlar işledikleri günahlarda bile bile ısrar etmezler.
وَالَّذِينَ إِذَا فَعَلُواْ فَاحِشَةً أَوْ ظَلَمُواْ أَنْفُسَهُمْ ذَكَرُواْ اللّهَ فَاسْتَغْفَرُواْ لِذُنُوبِهِمْ وَمَن يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ اللّهُ وَلَمْ يُصِرُّواْ عَلَى مَا فَعَلُواْ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
Vellezîne izâ fealû fâhişeten ev zalemû enfusehum zekerûllâhe festagferû li zunûbihim, ve men yagfiruz zunûbe illâllâhu ve lem yusırrû alâ mâ fealû ve hum ya’lemûn
Allah İnsanın fıtratına da takvâ da, fücur da ilham etmişti
Şems 91/ 7 Ve bir nefse ve onu düzenliyene
وَنَفْسٍ وَمَا سَوَّاهَا
Ve nefsin ve ma sevvaha.
Şems 91/8 Sonra da ona iyilik ve kötülük kabiliyeti verene andolsun
فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا
Feelhemeha fücureha ve takvaha.
Şems 91/9 Onu arındırıp temizleyen gerçekten felah bulmuştur.
قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا
Kad efleha men zekkaha
Şems 91/10 Kendini fenalıklara gömen kimse de ziyana uğramıştır.
وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّاهَا
Ve kad habe men dessaha.
Yüce Allah Kur'an'da insana doğru yolu göstermiştir.
Her yaptığımızın mutlaka bir karşılığının olacağını bildirerek, iyiliklerin ödüllendirileceğini, kötülüklerin de cezasız bırakılmayacağını , zerre miktarı iyilik yapanın karşılığını alacağı gibi zerre miktarı kötülük yapanın da karşılığını alacağını buyurmaktadır
İnsan 76/3 Şüphesiz biz ona doğru yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör.
إِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبِيلَ إِمَّا شَاكِرًا وَإِمَّا كَفُورًا
İnnâ hedeynâhus sebîle immâ şâkiren ve immâ kefûrâ
Bunun karşılığında yaptıklarımızdan sorumluyuz
Zilzal 99/7Kim zerre kadar iyilik yapmış olsa onu görür.
فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ
Fe men ya’mel miskâle zerratin hayran yerahu
Zilzal 99/8 Kim zerre kadar kötülük yapmış olsa onu da görür.
وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُۥ
Ve men ya’mel miskâle zerratin şerran yerahu.
Allah hiç kimseye zulmetmez.
Kehf 9/49 Defterleri önlerine konur. Günahkarların, defterde olanlardan korkuya kapıldıklarını görürsün. Derler ki "Eyvah! Bu nasıl defter ki küçük büyük bırakmadan hepsini sayıp dökmüş.“ Yaptıkları her şeyi karşılarında hazır bulurlar. Senin Rabbin kimseye yanlış yapmaz.
وَوُضِعَ ٱلْكِتَٰبُ فَتَرَى ٱلْمُجْرِمِينَ مُشْفِقِينَ مِمَّا فِيهِ وَيَقُولُونَ يَٰوَيْلَتَنَا مَالِ هَٰذَا ٱلْكِتَٰبِ لَا يُغَادِرُ صَغِيرَةً وَلَا كَبِيرَةً إِلَّآ أَحْصَىٰهَا ۚ وَوَجَدُوا۟ مَا عَمِلُوا۟ حَاضِرًا ۗ وَلَا يَظْلِمُ رَبُّكَ أَحَدًا
Ve vudıal kitâbu fe terâl mucrimîne muşfikîne mimmâ fîhi ve yekûlûne yâ veyletenâ mâ li hâzâl kitâbi lâ yugâdiru sagîraten ve lâ kebîraten illâ ahsâhâ, ve vecedû mâ amilû hâdırâ, ve lâ yazlimu rabbuke ehadâ
Kur'an'a Göre günah sonrası ilk istiğfar ve tevbe
Tevbeyi insanla, insanın var oluşuyla birlikte insanın atası Adem (a.s.) ve Eşini şeytanın ayartmasıyla onların ayaklarını kaydırmış ve bu durum onların cennetten kovulmalarıyla sonuçlanmıştır.
Yüce Allah kötülükten korumak için Hz Ademi önceden uyardı
Bakara 2/35 Âdem'e şöyle dedik: “Sen ve eşin birlikte cennete yerleşiniz, ikiniz de oradaki nimetlerden istediğinizi bol bol yiyiniz, ancak şu ağaca yaklaşmayınız, yoksa zalim/büyük hata yapanlardan olursunuz.”
وَقُلْنَا يَا آدَمُ اسْكُنْ أَنتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ وَكُلاَ مِنْهَا رَغَداً حَيْثُ شِئْتُمَا وَلاَ تَقْرَبَا هَذِهِ الشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ الْظَّالِمِينَ Ve kulnâ yâ âdemuskun ente ve zevcukel cennete ve kulâ minhâ ragaden haysu şi’tumâ ve lâ takrabâ hâzihiş şecerete fe tekûnâ minez zâlimîn
Kuluna nasıl tevbe edeceğini öğretti
Hz adem yaptığı hatanın farkına vardı.Çok pişman oldu.Ne yapacağını bilemiyordu.Allah imdadına yetişti ve vahiy yoluyla tevbe etmeyi öğrendi.Yüce Allah tevvâbur rahîm'dir
Bakara 2/ 37 Derken, Âdem vahy yoluyla Rabbinden birtakım kelimeler aldı, onlarla amel edip Rabb’ine yalvardı. O da bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz O, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır.
فَتَلَقَّى آدَمُ مِن رَّبِّهِ كَلِمَاتٍ فَتَابَ عَلَيْهِ إِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
Fe telekkâ âdemu min rabbihî kelimâtin fe tâbe aleyh(aleyhi),
Araf 7/ 23“Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik,eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz.”
قَالاَ رَبَّنَا ظَلَمْنَا أَنفُسَنَا وَإِن لَّمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ
Kâlâ rabbenâ zalemnâ enfusenâ ve in lem tagfirlenâ ve terhamnâ le nekûnenne minel hâsirîn
Allah’ın kulundan beklediği, hatasızlık ya da günahsızlık değildir.
Mü’minden beklenen, işlediği tüm hata ve günahlar için sürekli Allah’tan af dileyip bağışlanma istemesidir. İnkâr edenler ile mü’minleri birbirinden ayıran en önemli vasıflardan biri de budur:
Tevbe 9/112 Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar , rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele.
التَّائِبُونَ الْعَابِدُونَ الْحَامِدُونَ السَّائِحُونَ الرَّاكِعُونَ السَّاجِدونَ الآمِرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَالنَّاهُونَ عَنِ الْمُنكَرِ وَالْحَافِظُونَ لِحُدُودِ اللّهِ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ
Et tâibûnel âbidûnel hâmidûnes sâihûner râkiûnes sâcidûnel âmirûne bil ma’rûfi ven nâhûne anil munkeri vel hâfizûne li hudûdillâh (hudûdillâhi), ve beşşiril mu’minîn
Tevbe ile istiğfar aynı ayette ayrı ayrı gelirse;
Eğer tevbe kelimesi ile istiğfâr kelimesi aynı cümle içerisinde kullanılırsa bu durumda İstiğfar; işlenmiş olan günahlardan bağışlama dilemektir.Tevbe; geçmişte olan günahından nadim olup, gelecekte olacaktan sakınmaya azmetmektir.
Hud 11/ 3 Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra da O’na tövbe edin ki sizi belirlenmiş bir süreye ömrünüzün sonuna kadar güzel bir şekilde bir meta fayda ile metalandırsın ve her ihsan sahibine kendi ihsanını versin. Eğer yüz çevirirseniz gerçekten ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım.
وَأَنِ اسْتَغْفِرُواْ رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ يُمَتِّعْكُم مَّتَاعًا حَسَنًا إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى وَيُؤْتِ كُلَّ ذِي فَضْلٍ فَضْلَهُ وَإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنِّيَ أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ كَبِيرٍ
Ve enistagfirû rabbekum summe tûbû ileyhi yumetti’kum metâan hasenen ilâ ecelin musemmen ve yu’ti kulle zî fadlin fadlehu, ve in tevellev fe innî ehâfu aleykum azâbe yevmin kebîr
Hud 11/ 52 Ey kavmim, Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Üstünüze gökten sağanak yağmurlar, bol nimetler yağdırsın ve gücünüze güç katsın. Suçlu günahkarlar olarak yüz çevirmeyin.
وَيَا قَوْمِ اسْتَغْفِرُواْ رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ يُرْسِلِ السَّمَاء عَلَيْكُم مِّدْرَارًا وَيَزِدْكُمْ قُوَّةً إِلَى قُوَّتِكُمْ وَلاَ تَتَوَلَّوْاْ مُجْرِمِينَ
Ve ya kavmistağfiru rabbeküm sümme tubu ileyhi yürsilis semae aleyküm midrarav ve yezidküm kuvveten ila kuvvetiküm ve la tetevellev mücrimin
Bize Bağışlanmayı öğreten Allah'a Şükür edelim
Bakara 2/52 Sonra bu suçunuzun ardından belki şükredersiniz diye sizi affettik.
ثُمَّ عَفَوْنَا عَنكُمِ مِّن بَعْدِ ذَلِكَ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Summe afevnâ ankum min ba’di zâlike leallekum teşkurûn
----------------------------------------------------------------------
Kur'an'a Göre Tevbe-i Nasuhu
Tevbenin kabul olması için nasuh bir tevbe olması gerekir. Nasuh tevbe ise kalp ile pişmanlık duyup bu pişmanlıktan dönmemek, dil ile bağışlanma dilemek ve fiilen de pişmanlığını ifade ederek bir daha o günaha veya benzerine dönmemeye azimli olmakla mümkün olur. Tevbe-i Nasuhu kelime anlamı Tevbe kelimesi ile birlikte kullanılan Nasuh kelimesi n-s-h den kökünden gelen halis, saf, samimi anlamlarında kullanılır. Nasuh kelimesi bunların yanında bir söküğü dikmek, bir yırtığı onarıp düzeltmek anlamlarında da kullanılır.
Kulun geçmişte işlemiş olduğu günah, hata ve eksikliklerden, içtenlik ve saf bir gönülle pişmanlık duyarak, gelecekte bu günah, hata ve kusurları bir daha işlememeye azmederek terk etmesidir,
Yüce Allah Kullarını İçtenlikle Tevbe Etmesini İster
Tahrim66./8 Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter” derler
ا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَّصُوحًا عَسَى رَبُّكُمْ أَن يُكَفِّرَ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يَوْمَ لَا يُخْزِي اللَّهُ النَّبِيَّ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ نُورُهُمْ يَسْعَى بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Yâ eyyuhellezîne âmenû tûbû ilâllâhi tevbeten nasûhâ(nasûhan), asâ rabbukum en yukeffire ankum seyyiâtikum ve yudhilekum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru, yevme lâ yuhzîllâhun nebiyye vellezîne âmenû meah(meahu), nûruhum yes'â beyne eydîhim ve bi eymânihim yekûlûne rabbenâ etmim lenâ nûrenâ vagfir lenâ, inneke alâ kulli şey'in kadîr
-----------------------------------
Devam edecek inşaALLAH
Rabbim ilmimizi Artır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yüreğine Ellerin Sağlık komşum Rabbim senden ebedi Razı olsun insaALLAH
YanıtlaSilkomşum ellerine yüreğine sağlık Rabbim senden ebedi razı olsun insaALLAH.
YanıtlaSilTahrim sr 66.8.Ey iman edenler Allaha içtenlikle tevbe edin umulur ki Rabbiniz kötülüklerinizi örter.
Rabbim imanımızı artırsın komşum el ele gönül gönüle olunca rahmeti yağıyor
YanıtlaSil