Tüm nebilere vahiy edilen dinin temel kanunları aynıdır
Şura 42/13Allah Nuh'a ne emretmişse onu,sizin için bu dinin kuralı yapmıştır , Sana vahyettiğimiz , İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini şudur '' Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Fakat senin kendilerini çağırdığın İslâm dini, Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. ,Allah, dilediğini buna seçer ve içten kendisine yöneleni hidayete erdirir“
شَرَعَ لَكُم مِّنَ الدِّينِ مَا وَصَّى بِهِ نُوحًا وَالَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ وَمَا وَصَّيْنَا بِهِ إِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى وَعِيسَى أَنْ أَقِيمُوا الدِّينَ وَلَا تَتَفَرَّقُوا فِيهِ كَبُرَ عَلَى الْمُشْرِكِينَ مَا تَدْعُوهُمْ إِلَيْهِ اللَّهُ يَجْتَبِي إِلَيْهِ مَن يَشَاء وَيَهْدِي إِلَيْهِ مَن يُنِيبُ
Şeraa lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrakû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ
Kitap verilen Nebiler
Nisa 4/163 Biz, Nûh’a ve ondan sonra gelen nebilere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyüb’e, Yûnus’a, Hârûn’a ve Süleyman’a da vahyetmiştik. Davûd’a da Zebûr vermiştik.
اِنَّٓا اَوْحَيْنَٓا اِلَيْكَ كَمَٓا اَوْحَيْنَٓا اِلٰى نُوحٍ وَالنَّبِيّ۪نَ مِنْ بَعْدِه۪ۚ وَاَوْحَيْنَٓا اِلٰٓى اِبْرٰه۪يمَ وَاِسْمٰع۪يلَ وَاِسْحٰقَ وَيَعْقُوبَ وَالْاَسْبَاطِ وَع۪يسٰى وَاَيُّوبَ وَيُونُسَ وَهٰرُونَ وَسُلَيْمٰنَۚ وَاٰتَيْنَا دَاوُ۫دَ زَبُوراًۚ
İnnâ evhaynâ ileyke kemâ evhaynâ ilâ nûhin ven nebiyyîne min ba’dihî, ve evhaynâ ilâ ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâti ve îsâ ve eyyûbe ve yûnuse ve hârûne ve suleymân, ve âteynâ dâvûde zebûrâ
Kur'an'da İsmi, kıssası açıklanan ve açıklanmayan elçiler
Nisa 4/164 Senden önce bazılarının kıssalarını sana bildirdiğimiz bazılarını da anlatmadığımız elçiler gönderdik. Allah, Musa ile konuştu.
وَرُسُلاً قَدْ قَصَصْنَاهُمْ عَلَيْكَ مِن قَبْلُ وَرُسُلاً لَّمْ نَقْصُصْهُمْ عَلَيْكَ وَكَلَّمَ اللّهُ مُوسَى تَكْلِيمًا
Ve rusulen kad kasasnâhum aleyke min kablu ve rusulen lem naksushum aleyke. Ve kellemallâhu mûsâ teklîmâ
Nebilerin Rasullük vasfı ile Müjdeleyici ve uyarıcı
Nisa 4/165 Müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak elçiler gönderdik ki,onlardan sonra insanların Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
رُّسُلاً مُّبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ لِئَلاَّ يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَى اللّهِ حُجَّةٌ بَعْدَ الرُّسُلِ وَكَانَ اللّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا
Rusulen mubeşşirîne ve munzirîne li ellâ yekûne lin nâsi alâllâhi huccetun ba’der rusul(rusuli). Ve kânallâhu azîzen hakîmâ
1-Nisa 4/163 ayette , Hz Nuh ve ondan sonraki nebiler vahiy ettiğini Hz Muhammed ve Hz İbrahim’e, Hz İsmail’e,Hz İshak’a, Hz Yakub’a, torunlarına,Hz İsa’ya, Hz Eyyüb’e, Hz Yûnus’a, Hz Hârûn’a ve Hz Süleyman’a da vahyetmiştik dediği dediği şey kitaptır,Cünki muhammed aleyhisselam'a vahiy edilen Kur’ân-ı Kerim'dir.O halde diğer nebîler, kendi zamanların da kitap verilen peygamberlerdir.
2-Nisa 4/164Geçmişte her topluma gönderildiğini nebilerin sayısı ,toplumları hepsi anlatılmamış
3-Nisa 4/65 Nebilerden sonra rasullerle devam ediyorsa nebilerin en önemli vasfının rasul olmasıdır.Nebîlik makam, resullük görevdir. Resul veya mürsel elçi anlamındadır. Elçi, kendinden bir şey katmadan birinin sözünü diğerine ulaştırmakla görevli kişidir.
Hz isa'ya kitap verildiğini ve nebi olduğunu belirtiliyor
Meryem 19/30 İsa- Dedi ki: "Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. Allah Bana Kitabı verdi ve beni nebî yaptı.dedi
قَالَ إِنِّي عَبْدُ اللَّهِ آتَانِيَ الْكِتَابَ وَجَعَلَنِي نَبِيًّا
Kâle innî abdullâhi, âtâniyel kitâbe ve cealenî nebiyyâ
Kur'an-ı Kerim'de bir ayette nebi olduğunu bildiriyor, başka bir ayette nebiye kitap verildiğini belirtiliyor
Meryem 19/49 Nihayet İbrâhim, onlardan ve Allah'tan başka taptıkları şeylerden uzaklaşıp bir tarafa çekildiğinde, biz ona İshak ve Ya‘kûb'u bağışladık ve her birini nebi yaptık.
فَلَمَّا اعْتَزَلَهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ وَهَبْنَا لَهُ إِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ وَكُلًّا جَعَلْنَا نَبِيًّا
Fe lemmâ’tezelehum ve mâ ya’budûne min dûnillâhi vehebnâ lehû ishâka ve ya’kûb(ya’kûbe) ve kullen cealnâ nebiyyâ
Meryem 19/51 Bu Kitap’ta Musa’yı da anlat. O, yürekten bağlıydı; nebi olan elçi idi.
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مُوسَى إِنَّهُ كَانَ مُخْلَصًا وَكَانَ رَسُولًا نَّبِيًّا
Vezkur fîl kitâbi mûsâ, innehu kâne muhlesan ve kâne resûlen nebiyyâ
Kitap verilen Nebiler
En am 6/83 Ve işte bunlar, İbrâhîm’e, kavmine karşı verdiğimiz delillerimizdir.Biz, dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Dilediğimiz kimselerin derecelerini artırırız. Muhakkak ki; senin Rabbin hakîmdir hükmün ve hikmetin sahibi, alîmdir
تِلْكَ حُجَّتُنَا آتَيْنَاهَا إِبْرَاهِيمَ عَلَى قَوْمِهِ نَرْفَعُ دَرَجَاتٍ مَّن نَّشَاء إِنَّ رَبَّكَ حَكِيمٌ عَلِيمٌ
Ve tilke huccetunâ âteynâhâ ibrâhîme alâ kavmihî, nerfeu deracâtin men neşâu, inne rabbeke hakîmun alîm
En am 84 Ve ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik;bunlara ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'a doğru yolu gösterdik .Daha önce Nuh'ada doğru yolu göstermiştik. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
وَوَهَبْنَا لَهُ إِسْحَقَ وَيَعْقُوبَ كُلاًّ هَدَيْنَا وَنُوحًا هَدَيْنَا مِن قَبْلُ وَمِن ذُرِّيَّتِهِ دَاوُودَ وَسُلَيْمَانَ وَأَيُّوبَ وَيُوسُفَ وَمُوسَى وَهَارُونَ وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
Ve vehebna lehu ishaka ve ya´kub küllen hedeyna ve nuhan hedeyna min kablü ve min zürriyyetihi davude ve süleymane ve eyyube ve yusüfe ve musa ve harun ve kezalike neczil muhsinın
En'am 6/ 85 Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da Onların hepsi salihlerdendir.
وَزَكَرِيَّا وَيَحْيَى وَعِيسَى وَإِلْيَاسَ كُلٌّ مِّنَ الصَّالِحِينَ
Ve zekeriyyâ ve yahyâ ve îsâ ve ilyâs(ilyâse), kullun mines sâlihîn(sâlihîne).
En'am 6/ 86 İsmail’i, Elyasa’ı, Yûnus’u ve Lût’u da Her birini âlemlere üstün kılmıştık.
وَإِسْمَاعِيلَ وَالْيَسَعَ وَيُونُسَ وَلُوطًا وَكُلاًّ فضَّلْنَا عَلَى الْعَالَمِينَ
Ve ismâîle velyesea ve yûnuse ve lûtâ(lûtan), ve kullen faddalnâ alâl âlemîn
En'am 6/ 87Babalarından, nesillerinden ve kardeşlerinden bir kısmını da üstün kıldık, onları seçtik ve kendilerini doğru yolu gösterdik
وَمِنْ آبَائِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ وَإِخْوَانِهِمْ وَاجْتَبَيْنَاهُمْ وَهَدَيْنَاهُمْ إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Ve min âbâihim ve zurriyyâtihim ve ihvânihim, vectebeynâhum ve hedeynâhum ilâ sırâtın mustekîm
En'am 6/ 88 İşte bu, Allah'ın hidayetidir, kullarından dileyeni ona iletir. Eğer onlar da Allah'a ortak koşsalardı, Bütün yaptıkları boşa giderdi.
ذَلِكَ هُدَى اللّهِ يَهْدِي بِهِ مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَلَوْ أَشْرَكُواْ لَحَبِطَ عَنْهُم مَّا كَانُواْ يَعْمَلُونَ
Zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu min ibâdihî, ve lev eşrakû le habita anhum mâ kânû ya’melûn
En'am 6/ 89 Adı geçenler, kendilerine kitap , hüküm ve nebilik verdiğimiz kimselerdir
أُوْلَئِكَ الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ وَالْحُكْمَ وَالنُّبُوَّةَ فَإِن يَكْفُرْ بِهَا هَؤُلاء فَقَدْ وَكَّلْنَا بِهَا قَوْمًا لَّيْسُواْ بِهَا بِكَافِرِينَ
Ulâikellezîne âteynâhumul kitâbe vel hukme ven nubuvveh(nubuvvete), fe in yekfur bihâ hâulâi fe kad vekkelnâ bihâ kavmen leysû bihâ bi kâfirîn
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder