26 Mayıs 2025 Pazartesi

15 - S.



💙1-El-esmaül-hüsna

Bakara 2/165  İnsanlardan kimi de Allah'tan başka şeyleri O'na eş tutuyorlar da onları, Allah'ı sever gibi seviyorlar. Oysa iman edenlerin Allah sevgisi daha kuvvetlidir. O zulmedenler, azabı görecekleri zaman bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının gerçekten çok şiddetli bulunduğunu keşke anlasalardı.
وَمِنَ النَّاسِ مَن يَتَّخِذُ مِن دُونِ اللّهِ أَندَاداً يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّهِ وَالَّذِينَ آمَنُواْ أَشَدُّ حُبًّا لِّلّهِ وَلَوْ يَرَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ إِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَ أَنَّ الْقُوَّةَ لِلّهِ جَمِيعاً وَأَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعَذَابِ
Ve minen nâsi men yettehızu min dûnillâhi endâden yuhıbbûnehum ke hubbillâh(hubbillâhi), vellezîne âmenû eşeddu hubben lillâh, ve lev yerâllezîne zalemû iz yeravnel azâbe, ennel kuvvete lillâhi cemîan, ve ennellâhe şedîdul azâbi

💙El VEKİL

Zümer 39 /36  Allah kuluna yeterli değil midir? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah kimi saptırırsa artık onun için hiçbir yol gösterici yoktur.
أَلَيْسَ اللَّهُ بِكَافٍ عَبْدَهُ وَيُخَوِّفُونَكَ بِالَّذِينَ مِن دُونِهِ وَمَن يُضْلِلِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ
E leysallâhu bi kâfin abdehu, ve yuhavvifûneke billezîne min dûnihî, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâdin.

💙RAB

Al-i İmran 3/51 Muhakkak ki Allah, benim de Rabbim ve sizin de Rabbiniz'dir. O halde O'na kul olun. İşte bu “Sırâtı Mustakîm'dir
إِنَّ اللّهَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ هَذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ
İnnallâhe rabbî ve rabbikum fa’budûh(fa’budûhu), hâzâ sırâtun mustakîm


💙💙💙💙💙💙

2-Din

 Âl-i İmran 3/73 "Ve kendi dininize uyanlardan başkasına inanmayın" dediler. "Şüphesiz ki hidâyet, Allah’ın hidâyetidir. . Onlar kendi aralarında: "Size verilenin benzerininin bir başkasına verildiğine de inanmayın; yahut Rabbinizin huzurunda sizin aleyhinize deliller getireceklerine" de inanmayın dediler. De ki: "Lütuf Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah El-Vâsî'dir, rahmet ve cömertliğinde sınırsızdır, her şeyi bilen, Alîm'dir,

وَلاَ تُؤْمِنُواْ إِلاَّ لِمَن تَبِعَ دِينَكُمْ قُلْ إِنَّ الْهُدَى هُدَى اللّهِ أَن يُؤْتَى أَحَدٌ مِّثْلَ مَا أُوتِيتُمْ أَوْ يُحَآجُّوكُمْ عِندَ رَبِّكُمْ قُلْ إِنَّ الْفَضْلَ بِيَدِ اللّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاء وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ
Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeşâu, vallâhu vâsiun 
alîm

3-Zikir

Hicr 15/ 9 Şüphesiz zikri biz indirdik ve onun koruyucuları da elbette biziz.
إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
İnna nahnü nezzelnez zikra ve inna lehu le hafizun

4-Hidayet


Kehf 18/57 Rabbinin ayetleri hatırlatıldığı halde onlardan yüz çeviren ve ellerinin önceden işlediğini unutandan daha zalim kim olabilir? Biz, onu anlamamaları için kalplerinin üstüne örtüler kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Sen onları doğru yola çağırsan da bu durumda asla doğru yola gelmezler.
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن ذُكِّرَ بِآيَاتِ رَبِّهِ فَأَعْرَضَ عَنْهَا وَنَسِيَ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ إِنَّا جَعَلْنَا عَلَى قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً أَن يَفْقَهُوهُ وَفِي آذَانِهِمْ وَقْرًا وَإِن تَدْعُهُمْ إِلَى الْهُدَى فَلَن يَهْتَدُوا إِذًا أَبَدًا
Ve men azlemu mimmen zukkire bi âyâti rabbihî fe a’rada anhâ ve nesiye mâ kaddemet yedâhu, innâ cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran) ve in ted’uhum ilâl hudâ fe len yehtedû izen ebedâ


5-Hamd

Saffat 37/180  Senin izzet sahibi Rabbin,Subhan'dır Onların nitelendirmekte olduklarından münezzehtir. Şanı yücedir
سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ
Sübhane rabbike rabbil izzeti amma yesfun
Saffat 37/181 Gönderilmiş Elçilere selam olsun.
وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ
Ve selamün alel murselin
Saffat 37/182 Hamd'a lâyık olan/yaptığı herşeyi yerli yerince güzel yapan, Alemlerin Rabbi Allah’tır!
وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Vel hamdu lillâhi rabbil âlemîn


6- Takva


Takvada,imanda, ve iyilikte ısrarcı ve kararlı olun

Maide 5/
93 İman edip salih amel işleyenler, takva ehli oldukları, iman edip salih amel işlemeye devam ettikleri sürece, önceden tarttıklarından dolayı sorumlu tutulmayacaklardır; yeter ki takvada ve imanda, dahası, takvada ve iyilikte kararlı olsunlar: Allah Teâlâ muhsin olanları sever.
لَيْسَ عَلَى الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ جُنَاحٌ فِيمَا طَعِمُواْ إِذَا مَا اتَّقَواْ وَّآمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ ثُمَّ اتَّقَواْ وَّآمَنُواْ ثُمَّ اتَّقَواْ وَّأَحْسَنُواْ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
Leyse alâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti cunâhun fîmâ taimû izâ mâttekav ve âmenû ve amilûs sâlihâti summettekav ve âmenû summettekav ve ahsenû vallâhu yuhibbul muhsinîn

Âl-i İmran 3/76 Hayır, Gerçek onların dediği değil kim sözünü yerine getirir ve kötülüklerden takva ile korunursa, şüphesiz Allah müttakileri sever
بَلَى مَنْ أَوْفَى بِعَهْدِهِ وَاتَّقَى فَإِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُتَّقِينَ
Belâ men evfâ bi ahdihî vettekâ fe innallâhe yuhibbul muttekîn

7-Sabır

Kasas 28/54  İşte onlara sabretmeleri dolayısıyla ecirleri iki kat verilecektir. Onlar seyyiete ↔ kötülüğü hasenet ile↔ güzel iyilikle savarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden hayra harcarlar.
أُوْلَئِكَ يُؤْتَوْنَ أَجْرَهُم مَّرَّتَيْنِ بِمَا صَبَرُوا وَيَدْرَؤُونَ بِالْحَسَنَةِ السَّيِّئَةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
Ulâike yu’tevne ecrahum merrateyni bimâ saberû ve yedraûne bil hasenetis seyyiete ve mimmâ razaknâhum yunfikûn

Mü'minun 23/111 Sabretmiş olmaları sebebiyle, bugün ben onları mükâfatlandırdım. Şüphesiz  gerçek başarı, gerçek kazanç içinde olanların ta kendileridir.
إِنِّي جَزَيْتُهُمُ الْيَوْمَ بِمَا صَبَرُوا أَنَّهُمْ هُمُ الْفَائِزُونَ
İnnî cezeytuhumul yevme bimâ saberû ennehum humul fâizûn(fâizûne).
el faizun

8-İşitme
Hac 22/ 72 Onlara  apaçık/beyyine olan ayetlerimiz okunduğu zaman, sen,inkâr edenleri yüzlerindeki hoşnutsuzluğu görürsün .Neredeyse, kendilerine karşı ayetlerimizi okuyanlara saldıracaklar.  De ki: "Size, bundan daha kötü olanını haber vereyim mi?  ATEŞ. Allah’ın gerçeği yalanlayan nankörlere vaadettiği sözüdür. O, ne kötü varış yeridir
وَإِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ تَعْرِفُ فِي وُجُوهِ الَّذِينَ كَفَرُوا الْمُنكَرَ يَكَادُونَ يَسْطُونَ بِالَّذِينَ يَتْلُونَ عَلَيْهِمْ آيَاتِنَا قُلْ أَفَأُنَبِّئُكُم بِشَرٍّ مِّن ذَلِكُمُ النَّارُ وَعَدَهَا اللَّهُ الَّذِينَ كَفَرُوا وَبِئْسَ الْمَصِيرُ
Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ beyyinâtin ta’rifu fî vucûhillezîne keferûl munker(munkere), yekâdûne yestûne billezîne yetlûne aleyhim âyâtinâ, kul e fe unebbiukum bi şerrin min zâlikum, en nâru, vaadehâllâhullezîne keferû, ve bi’sel masîr(masîru).


9-Fitne

Ta Ha 20/ 131 Kendilerini imtihan etmek için onlardan bazılarını yararlandırdığımız dünya hayatının süslerine gözlerini dikme. Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha süreklidir.
وَلَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَى مَا مَتَّعْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِّنْهُمْ زَهْرَةَ الْحَيَاةِ الدُّنيَا لِنَفْتِنَهُمْ فِيهِ وَرِزْقُ رَبِّكَ خَيْرٌ وَأَبْقَى
Ve lâ temuddenne ayneyke ilâ mâ mettâ’nâ bihî ezvâcen minhum zehratel hayâtid dunyâ li neftinehum fîhi, ve rızku rabbike hayrun ve ebkâ.



10- İstiaze

Muhammed 47/25 Kendilerine doğru yol belli olduktan sonra arkalarına dönenlere şeytan aldatıp peşinden sürüklemiş ve kendilerini boş ümitlere düşürmüştür.
إِنَّ الَّذِينَ ارْتَدُّوا عَلَى أَدْبَارِهِم مِّن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْهُدَى الشَّيْطَانُ سَوَّلَ لَهُمْ وَأَمْلَى لَهُمْ
İnnellezînerteddû alâ edbârihim min ba’di mâ tebeyyene lehumul hudâş şeytânu sevvele lehum ve emlâ lehum.

Allah'a karşı nankördür İsrafı teşvik eder.

İsra Süresi 17/ 27 Çünkü saçıp savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür.
إِنَّ الْمُبَذِّرِينَ كَانُواْ إِخْوَانَ الشَّيَاطِينِ وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِرَبِّهِ كَفُورًا
İnnel mubezzirîne kânû ihvâneş şeyâtîn(şeyâtîni), ve kâneş şeytânu li rabbihî kefûrâ(kefûran).

11-Kitabımız isim ve sıfatları
Kur'an'ın bir ismi de el hakim bu sıfatı ile okuyana doğru bilgileri okuyanlar hikmetlerle dolu esasları görmeye hissetmeye başlar.böylece olayların arkasındaki  hikmetini kavrama  yeteneği kazanır.

Al-i İmran 3/58 Sana okuduğumuz bunlar, ayetlerden ve hikmet dolu Kuran'dandır.
ذَلِكَ نَتْلُوهُ عَلَيْكَ مِنَ الآيَاتِ وَالذِّكْرِ الْحَكِيمِ
Zâlike netlûhu aleyke minel âyâti vez zikril hakîm

12-Dünya ve Ahiret hayatı
Hûd 11/ 15 Dünya hayatını ve ziynetini/  güzelliklerini isteyenlere, orada işlediklerinin karşılığını tastamam veririz; onlar orada bir eksikliğe de uğratılmazlar.
مَن كَانَ يُرِيدُ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَزِينَتَهَا نُوَفِّ إِلَيْهِمْ أَعْمَالَهُمْ فِيهَا وَهُمْ فِيهَا لاَ يُبْخَسُونَ
Men kâne yurîdul hayâted dunyâ ve zînetehâ nuveffi ileyhim a'mâlehum fîhâ ve hum fîhâ lâ yubhasûn

 13-İman 
Ahzap 33/43  O, Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için ,size merhamet eden; melekleri de sizin için istiğfar dileyendir. O, inananlara Rahim'dir son derece merhametli ,ikramı boldur
هُوَ الَّذِي يُصَلِّي عَلَيْكُمْ وَمَلَائِكَتُهُ لِيُخْرِجَكُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَكَانَ بِالْمُؤْمِنِينَ رَحِيمً
Huvellezî yusallî aleykum ve melâiketuhu li yuhricekum minez zulumâti ilen nûr, ve kâne bil mu’minîne rahîmâ(rahîmen).

14-Şefaat

Rum 30/12 O saat çattığı gün, mücrimler her ümidi keserler
وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يُبْلِسُ الْمُجْرِمُونَ
Ve yevme tekûmus sâatu yublisul mucrimûn
Rum 30/13 Ortak koştuklarından, bir şefaatçileri de bulunmaz. Ve onlar, ortaklarını inkâr edenler oldular.
وَلَمْ يَكُن لَّهُم مِّن شُرَكَائِهِمْ شُفَعَاء وَكَانُوا بِشُرَكَائِهِمْ كَافِرِينَ
Ve lem yekun lehum min şurakâihim şufeâu ve kânû bi şurakâihim kâfirîn

-----------------------------------

Kur'an'dan Dualar👐

Bakara 2/186 Şayet kullarım, sana benden sordularsa, gerçekten ben çok yakınımdır. Bana dua edince, duacının duasını kabul ederim. O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.
وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb(karîbun) ucîbu da’veted dâi izâ deâni, felyestecîbû lî velyu’minû bî leallehum yerşudûn(yerşudûne)


Mumtehine 60/5 Rabbimiz! Bizi, kâfir olanlar için fitne kılma! Rabbimiz! Bizi bağışla! Şüphesiz ki güçlü, doğru hüküm veren yalnızca sensin!
رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُوا وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Rabbenâ lâ tec’alnâ fitneten lillezîne keferû, vagfir lenâ rabbenâ, inneke entel azîzul hakîm

Ali-imran 3/38 Aynı yerde Zekeriya Rabbine yalvardı: "Ey Rabbim! Rahmetinle bana güzel bir zürriyet bağışla; zira Sen, her yakarışı duyarsın."
هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِن لَّدُنْكَذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَا
Hunâlike deâ zekeriyyâ rabbeh(rabbehu), kâle rabbi heblî min ledunke zurriyyeten tayyibeh inneke semîud duâ’(duâi).




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder