29 Mayıs 2020 Cuma

6 - F -

1-El Esmal husna


Bakara 2/152 Öyle ise beni anın ki, ben de sizi anayım; bana şükredin, nankörlük etmeyin.
فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ
Fezkurûnî ezkurkum veşkurû lî ve lâ tekfurûn

Bakara 2/200 İbadetlerinizi yerine getirdiğinizde, artık atalarınızı andığınız gibi hatta daha da kuvvetli bir anışla Allah’ı zikredin. İnsanlardan öylesi vardır ki: "Rabbimiz bize dünyada ver!" der, onun için ahirette hiçbir nasip yoktur.
فَإِذَا قَضَيْتُم مَّنَاسِكَكُمْ فَاذْكُرُواْ اللّهَ كَذِكْرِكُمْ آبَاءكُمْ أَوْ أَشَدَّ ذِكْرًا فَمِنَ النَّاسِ مَن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا وَمَا لَهُ فِي الآخِرَةِ مِنْ خَلاَقٍ
Fe iza kadaytüm menasikeküm fezkürullahe ke zikriküm abeküm ev eşedde zikra* fe minen nasi mey yekulü rabbena atina fid dünya ve malehu fil ahirati min halak

a-El Vekil
Furkan 25/43 Kendi arzusunu ilah edinmiş olanı gördün mü? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın?
أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا
E raeyte menittehaze ilâhehu hevâhu, e fe ente tekûnu aleyhi vekîlâ(vekîlen).
Vekil: Birine güvenmek, kendi yerine vekil tayin etmek Kur’an’da 24 yerde geçer on dört âyette Allah’ı nisbet eder Bu kelime insan için kullanılırsa sen ona vekil; bekçi, koruyucu, sorumlusu ,avukatımı olacaksın..gibi anlamlara gelmektedir.Allah'ın elçisine bu kişinin sorumlusu sen mi olacaksın? derken Allah elçisini teselli etmektedir

b-Rabb

Ali-imran 3/80 O, melekleri ve peygamberleri Rabler edinmenizi emretmez. Siz, müslüman olduktan sonra, size küfrü mü emredecek?
وَلاَ يَأْمُرَكُمْ أَن تَتَّخِذُواْ الْمَلاَئِكَةَ وَالنِّبِيِّيْنَ أَرْبَابًا أَيَأْمُرُكُم بِالْكُفْرِ بَعْدَ إِذْ أَنتُم مُّسْلِمُونَ
Ve la ye´müraküm en tettehizül melaikete ve nebiyyıne erbaba* e ye´müruküm bil küfri ba´de iz entüm müslimun

2-Din

Mü'minun  23/53 Ama ,insanlar din konusunda ; kendi aralarında kısımlara ,fırkalara , bölündüler. Her grup kendilerininkine güvenmektedir
فَتَقَطَّعُوا أَمْرَهُم بَيْنَهُمْ زُبُرًا كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ
Fetekkatau emrahüm beynehüm zübüra küllü hizbim bima ledeyhim ferihun

 Enam 6/ 159 Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.
إِنَّ الَّذِينَ فَرَّقُواْ دِينَهُمْ وَكَانُواْ شِيَعًا لَّسْتَ مِنْهُمْ فِي شَيْءٍ إِنَّمَا أَمْرُهُمْ إِلَى اللّهِ ثُمَّ يُنَبِّئُهُم بِمَا كَانُواْ يَفْعَلُونَ
İnnellezîne ferrekû dînehum ve kânû şiyean leste minhum fî şey’(şey’in), innemâ emruhum ilâllâhi summe yunebbiuhum bimâ kânû yef’alûn(yef’alûne).

En'am 6/137 Yine ortakları, müşriklerden çoğuna evlatlarını öldürmeyi güzel gösterdi ki, hem kendilerini mahvetsinler, hem de dinlerini karıştırıp bozsunlar. Allah dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları, uydurduklarıyla baş başa bırak!
وَكَذَلِكَ زَيَّنَ لِكَثِيرٍ مِّنَ الْمُشْرِكِينَ قَتْلَ أَوْلاَدِهِمْ شُرَكَآؤُهُمْ لِيُرْدُوهُمْ وَلِيَلْبِسُواْ عَلَيْهِمْ دِينَهُمْ وَلَوْ شَاء اللّهُ مَا فَعَلُوهُ فَذَرْهُمْ وَمَا يَفْتَرُونَ
Ve kezâlike zeyyene li kesîrin minel muşrikîne katle evlâdihim şurakâuhum li yurdûhum ve li yelbisû aleyhim dînehum, ve lev şâallâhu mâ fealûhu fe zerhum ve mâ yefterûn

3-Zikir
Allah'ın zikri kimlere tesir eder . ?

Enfal 8/ 2 Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
İnnemâl mu'minûnellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum ve izâ tuliyet aleyhim âyâtuhu zâdethum îmânen ve alâ rabbihim yetevekkelûn

4-Hidayet
Ta Ha 20/ 49 “Ey Mûsâ! Sizin Rabbiniz de kimmiş!” dedi.
قَالَ فَمَن رَّبُّكُمَا يَا مُوسَى
Kale fe mer rabbüküma ya musa
Ta Ha 20 / 50-Dedi ki: "Bizim Rabbimiz, her şeye yaratılışını veren, sonra doğru yolunu gösterendir.
قَالَ رَبُّنَا الَّذِي أَعْطَى كُلَّ شَيْءٍ خَلْقَهُ ثُمَّ هَدَى
Kale rabbünellezi a´ta külle şey´in halkahu sümme heda

Bakara 2/170 Ne zaman onlara: "Allah'ın indirdiklerine uyun" denilse, onlar: "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız" derler. Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler?
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَا أَنزَلَ اللّهُ قَالُواْ بَلْ نَتَّبِعُ مَا أَلْفَيْنَا عَلَيْهِ آبَاءنَا أَوَلَوْ كَانَ آبَاؤُهُمْ لاَ يَعْقِلُونَ شَيْئاً وَلاَ يَهْتَدُونَ
Ve izâ kîle lehumuttebiû mâ enzelallâhu kâlû bel nettebiu mâ elfeynâ aleyhi âbâenâ e ve lev kâne âbâuhum lâ ya’kılûne şey’en ve lâ yehtedûn,

5-Hamd
İman Edenleri Karanlıklardan,Kurtarıp Zalimleri helak ettiğin için
Müminun 23/28 Sen ve beraberindeki kimseler, gemiye bindiğiniz zaman: “Bizi zalim kavmin elinden kurtaran Allah’a hamd olsun” de.
فَإِذَا اسْتَوَيْتَ أَنتَ وَمَن مَّعَكَ عَلَى الْفُلْكِ فَقُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي نَجَّانَا مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Fe izesteveyte ente ve men meake alel fulki fe kulil hamdu lillâhillezî neccânâ minel kavmiz zâlimîn(zâlimîne).

6-Takva
Ahlak Örtüsü Olan Takva

Araf 7/26 Ey ademoğulları! Size, çirkin yerlerinizi örtecek giysi ve süs kıyafeti indirdik. Ama takva giysisi en hayırlısıdır. İşte bu, Allah'ın ayetlerindendir. Düşünüp öğüt almaları umuluyor.
يَا بَنِي آدَمَ قَدْ أَنزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاسًا يُوَارِي سَوْءَاتِكُمْ وَرِيشًا وَلِبَاسُ التَّقْوَىَ ذَلِكَ خَيْرٌ ذَلِكَ مِنْ آيَاتِ اللّهِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ
Yâ benî âdeme kad enzelnâ aleykum libâsen yuvârî sev’âtikum ve rîşâ(rîşâen) ve libâsut takvâ zâlike hayr(hayrun), zâlike min âyâtillâhi leallehum yezzekkerûn(yezzekkerûne).

Gizli bile konuşsanız birri (iyiliği) ve takvayı konuşun
 Müminlerin önderi ,Allah rasulunun öğretilerinin varisleri, müminler  ululelbab sahiplerinin yaptığı  tebliğleri karşısında  fısıldaşarak küçümse tavırlarına  girmeyin.

 Mücadele Suresi 58/9 
Ey iman edenler, kendi aranızda gizli konuşmalarda bulunacağınız zaman, bundan böyle günah, düşmanlık ve elçi'ye isyanı fısıldaşıp-konuşmayın; birri (iyiliği) ve takvayı konuşun ve huzurunda toplanacağınız Allah'a takvalı olun
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا تَنَاجَيْتُمْ فَلَا تَتَنَاجَوْا بِالْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِ وَتَنَاجَوْا بِالْبِرِّ وَالتَّقْوَى وَاتَّقُوا اللَّهَ الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû iza tenâceytum fe lâ tetenâcev bil ismi vel udvâni ve ma’siyetir resûli ve tenâcev bil birri vet takvâ, vettekûllâhellezî ileyhi tuhşerûn

7-Sabır 

 Kasas 28/54  İşte onlara sabretmeleri dolayısıyla ecirleri iki kat  verilecektir. Onlar  seyyiete ↔ kötülüğü  hasenet ile↔ güzel  iyilikle savarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden hayra harcarlar.
أُوْلَئِكَ يُؤْتَوْنَ أَجْرَهُم مَّرَّتَيْنِ بِمَا صَبَرُوا وَيَدْرَؤُونَ بِالْحَسَنَةِ السَّيِّئَةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
Ulâike yu’tevne ecrahum merrateyni bimâ saberû ve yedraûne bil hasenetis seyyiete ve mimmâ razaknâhum yunfikûn

Ali-imran 3/186 Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız bu  bu azmi gerektiren işlerdendir
لَتُبْلَوُنَّ فِي أَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ وَلَتَسْمَعُنَّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ مِن قَبْلِكُمْ وَمِنَ الَّذِينَ أَشْرَكُواْ أَذًى كَثِيرًا وَإِن تَصْبِرُواْ وَتَتَّقُواْ فَإِنَّ ذَلِكَ مِنْ عَزْمِ الأُمُورِ
Le tüblevünne fi emvaliküm ve enfüsiküm ve le tesmeunne minellezıne utül kitabe min kabliküm ve minellezıne eşraku ezen kesira* ve in tasbiru ve tetteku fe inne zalike min azmil ümur.

8-İşitme Kavramı

Allah ve Resulünün çağırdığı şeylerin tamamı bize hayat veren şeylerdir ve onlardan mahrum olanlar da ölüdür.

Enfal 8/24 Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Resûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
Yâ eyyuhâllezîne âmenûstecîbû lillâhi ve lir resûli izâ deâkum limâ yuhyîkûm, va'lemû ennallâhe yehûlu beynel mer'i ve kalbihî ve ennehû ileyhi tuhşerûn  

Bakara 2/181 Şimdi her kim bunu duyduktan sonra değiştirirse, her halde vebali yalnızca o değiştirenlerin boynunadır. Şüphe yok ki, işitir, bilir.
فَمَن بَدَّلَهُ بَعْدَمَا سَمِعَهُ فَإِنَّمَا إِثْمُهُ عَلَى الَّذِينَ يُبَدِّلُونَهُ إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Fe men beddelehu ba’de mâ semiahu fe innemâ ismuhu alellezîne yubeddilûneh(yubeddilûnehu), innallâhe semîun alîm

 not Aşağıdaki ayette yüce Allah  müşriklere,  imana  götüren  işitme  yetisinin verilmiş  olduğuna  ve  kullanılmaması  durumunda  Allah’ın  bu  yetiyi kendilerinden alacağı yönünde tehditlere yer verilir:

Enam  6/46 De ki Söyleyin bakayım, eğer Allah, kulaklarınızı ve gözlerinizi alır, kalplerinizi mühürleyiverirse, Allah'tan başka hangi ilah onu size iade edecek ? Bak Biz delillerimizi nasıl evirip çevirip türlü türlü açıklıyoruz! Sonra da onlar nasıl yüz çevirip geçiveriyorlar!
قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَخَذَ اللّهُ سَمْعَكُمْ وَأَبْصَارَكُمْ وَخَتَمَ عَلَى قُلُوبِكُم مَّنْ إِلَهٌ غَيْرُ اللّهِ يَأْتِيكُم بِهِ انظُرْ كَيْفَ نُصَرِّفُ الآيَاتِ ثُمَّ هُمْ يَصْدِفُونَ
Kul e raeytum in ehazallâhu sem’akum ve ebsârakum ve hateme alâ kulûbikum men ilâhun gayrullâhi ye’tîkum bihî, unzur keyfe nusarriful âyâti summe hum yasdifûn

9-Fitne

Dünya, lezzeti itibariyle insanın hoşuna gider. Görünüşü İtibari ile de beğenilir bir durumdadır, Görünüşü, insanın hoşuna giden, lezzet ve tadı güzel olan meyveler buna örnektir. Allah bunlarla, hangilerinin daha güzel amelde bulunacağını ortaya çıkarmak için  kullarını imtihan etmektedir.Bu ömrü sadece  yeyip içip,gezip ,tozup  sadece eğlence içinde yaşayalım boşunalık ise imtihanı kaybetmeye vesile olur

 Mülk 67/2 O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır.O, El-Aziz üstün ve güçlü olandır,O günahları örterek bağışlayan gafur olan Allah'tır
الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ
Ellezî halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ, ve huvel azî zul gafûr(gafûru).

 Kehf 18/7  Biz yeryüzündeki şeyleri, kendisine süs olsun diye yarattık ki, onların hangisinin daha güzel amel yaptığını deneyelim.?
إِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْأَرْضِ زِينَةً لَّهَا لِنَبْلُوَهُمْ أَيُّهُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا
İnnâ cealnâ mâ alâl ardı zîneten lehâ li nebluvehum eyyuhum ahsenu amelâ(amelen).

10-İstiaze 

Araf 7/ 16 Dedi ki: "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onları insanları saptırmak için mutlaka senin dosdoğru yolunda pusu kurup oturacağım."
قَالَ فَبِمَا أَغْوَيْتَنِي لأَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَقِيمَ
Kâle fe bimâ agveytenî le ak'udenne lehum sırâtekel mustekîm(mustekîme).
Araf 7/ 17 "Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici= şakirin  bulmayacaksın."
ثُمَّ لآتِيَنَّهُم مِّن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ وَعَنْ أَيْمَانِهِمْ وَعَن شَمَآئِلِهِمْ وَلاَ تَجِدُ أَكْثَرَهُمْ شَاكِرِينَ
Summe le âtiyennehum min beyni eydîhim ve min halfihim ve an eymânihim ve an şemâilihim, ve lâ tecidu ekserehum şâkirîn

 11-Şefaat

Nisa 4/85  Kim güzel bir işte yardım/destek yaparsa, yapılan güzel şeyden dolayı oda payını alır. Kimde kötü bir işte yardım/destek  yaparsa, o kötülüğün sonucundan kendiside bir pay alır.Allah, herşeyi gözetendir.
مَّن يَشْفَعْ شَفَاعَةً حَسَنَةً يَكُن لَّهُ نَصِيبٌ مِّنْهَا وَمَن يَشْفَعْ شَفَاعَةً سَيِّئَةً يَكُن لَّهُ كِفْلٌ مِّنْهَا وَكَانَ اللّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ مُّقِيتًا
Men yeşfa’ şefâaten haseneten yekun lehû nasîbun minhâ, ve men yeşfa’ şefâaten seyyieten yekun lehu kiflun minhâ. Ve kânallâhu alâ kulli şey’in mukîtâ

Zümer 39 /43 Yoksa Allah’tan başka şefaatçiler mi edindiler? “De ki; Onlar hiçbir şeye güç yetiremez  ve  akıl ve şuurdan mahrum olsalar da mı ?
أَمِ اتَّخَذُوا مِن دُونِ اللَّهِ شُفَعَاء قُلْ أَوَلَوْ كَانُوا لَا يَمْلِكُونَ شَيْئًا وَلَا يَعْقِلُونَ
Emittehazû min dûnillâhi şufeâe, kul e ve lev kânû lâ yemlikûne şey’en ve lâ ya’kılûn

Zümer 39 /44 De ki: "Şefaatin tümü Allah'ındır. Göklerin ve yerin  mülkü/hakimiyeti O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz."
قُل لِّلَّهِ الشَّفَاعَةُ جَمِيعًا لَّهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Kul lillâhiş şefâatu cemîan, lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), summe ileyhi turceûn

Zümer 39 /45  Allah, tek olarak anıldığı zaman, ahirete inanmayanların içine sıkıntı basar. Ama Allah’tan başkası anıldığı zaman hemen yüzleri güler.
وَإِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَحْدَهُ اشْمَأَزَّتْ قُلُوبُ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ وَإِذَا ذُكِرَ الَّذِينَ مِن دُونِهِ إِذَا هُمْ يَسْتَبْشِرُونَ
Ve izâ zukirallâhu vahdehuşmeezzet kulûbullezîne lâ yu’minûne bil âhırati, ve izâ zukirellezîne min dûnihi izâ hum yestebşirûn

Zümer 39 /3 Halis katıksız olan din yalnızca Allah'ındır. O'ndan başka evliyâ  edinenler şöyle derler:"Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Muhakkak ki Allah, kendi aralarında hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kafir olan kimseyi hidayete erdirmez.
أَلَا لِلَّهِ الدِّينُ الْخَالِصُ وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِن دُونِهِ أَوْلِيَاء مَا نَعْبُدُهُمْ إِلَّا لِيُقَرِّبُونَا إِلَى اللَّهِ زُلْفَى إِنَّ اللَّهَ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ فِي مَا هُمْ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي مَنْ هُوَ كَاذِبٌ كَفَّارٌ
E lâ lillâhid dînulhâlisu, vellezînettehazû min dûnihî evliyâe, mâ na’buduhum illâ li yukarribûnâ ilâllâhi zulfâ, innallâhe yahkumu beynehum fî mâ hum fîhi yahtelifûn innallâhe lâ yehdî men huve kâzibun keffâr


A -Şefaatin hiç bir şekilde olmadığını anlatan ayetler
Bakara 2/254 Ey iman edenler! Hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı kıyamet günü gelmeden önce, size rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayın. İnkâr edenler ise zalimlerin ta kendileridir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَنفِقُواْ مِمَّا رَزَقْنَاكُم مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ يَوْمٌ لاَّ بَيْعٌ فِيهِ وَلاَ خُلَّةٌ وَلاَ شَفَاعَةٌ وَالْكَافِرُونَ هُمُ الظَّالِمُونَ
Yâ eyyûhellezîne âmenû enfikû mimmâ razaknâkum min kabli en ye’tiye yevmun lâ bey’un fîhi ve lâ hulletun ve lâ şefâah(şefâatun), vel kâfirûne humuz zâlimûn


b-Şefaati izne bağlayan ayetler 

Bakara 2/ 255 Allah...O'ndan başka ilah yoktur. Allah  Hay Diridir,Kayyum  kâimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. *İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir?* O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiç birşeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. huvel aliyyul azîm :O, pek yücedir, pek büyüktür.
للّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاء وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَؤُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
Allâhu ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm(kayyûmu), lâ te’huzuhu sinetun ve lâ nevm(nevmun), lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fil ard(ardı), menzellezî yeşfeu indehû illâ bi iznih(iznihî) ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum, ve lâ yuhîtûne bi şey’in min ilmihî illâ bi mâ şâe, vesia kursiyyuhus semâvâti vel ard(arda), ve lâ yeûduhu hıfzuhumâ ve huvel aliyyul azîm(azîmu).


 ----------------------

DUA 

Zümer 39 /8:İnsana bir zarar dokunduğu zaman Rabbine yönelerek O’na yalvarır. Sonra kendi tarafından ona bir nimet verdiği zaman daha önce O’na yalvardığını unutur ve Allah’ın yolundan saptırmak için O’na eşler koşar. De ki: “Küfrünle az bir süre daha yaşayıp geçin! Şüphesiz sen ateşin halkındansın..
وَإِذَا مَسَّ الْإِنسَانَ ضُرٌّ دَعَا رَبَّهُ مُنِيبًا إِلَيْهِ ثُمَّ إِذَا خَوَّلَهُ نِعْمَةً مِّنْهُ نَسِيَ مَا كَانَ يَدْعُو إِلَيْهِ مِن قَبْلُ وَجَعَلَ لِلَّهِ أَندَادًا لِّيُضِلَّ عَن سَبِيلِهِ قُلْ تَمَتَّعْ بِكُفْرِكَ قَلِيلًا إِنَّكَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ
e izâ messel insâne durrun deâ rabbehu munîben ileyhi summe izâ havvelehu ni’meten minhu nesiye mâ kâne yed’û ileyhi min kablu ve ceale lillâhi endâden li yudılle an sebîlihi, kul temetta’ bi kufrike kalîlen inneke min ashâbin nâr

Araf 7/55 Rabbinize yalvara yalvara tedarru'an) ve için için dua edin. Şüphesiz O, haddi aşanları sevmez
ادْعُواْ رَبَّكُمْ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ
Ud'û rabbekum tedarruan ve hufyeh(hufyeten), innehu lâ yuhıbbul mu'tedîn(mu'tedîne).

Nuh 71/ 28
"Rabbim! Beni, anne babamı, inanmış olarak evime gireni, tüm inanmış erkekleri ve inanmış kadınları affet! Zalimlerin de sadece helâk ve perişanlığını artır!"
رَبِّ اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِمَن دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِنًا وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا تَبَارًا
Rabbigfirlî ve li vâlideyye ve li men dehale beytiye mu’minen ve lil mu’minîne vel mu’minât ve lâ tezidiz zâlimîne illâ tebârâ

Bakara 2/129 “Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin âyetlerini okuyacak, kitap ve hikmet öğretecek, onların ruhlarını arındıracak bir elçi  gönder. Çünkü sen azzül  hakimsin üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan sensin.”
رَبَّنَا وَابْعَثْ فِيهِمْ رَسُولاً مِّنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِكَ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُزَكِّيهِمْ إِنَّكَ أَنتَ العَزِيزُ
الحَكِيمُ
Rabbena veb´as fihim rasulem minhüm yetlu aleyhim ayatike ve yüallimühümül kitabe vel hıkmete ve yüzekkıhim* inneke entel azızül hakım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder