23 Şubat 2019 Cumartesi

Soru Cevap Ayet Çalışmaları

Ne zamana kadar Allah'a kulluk edeceğiz.?
Hicr 15/ 99 Ve sana yakin ölüm gelinceye kadar Rabbine kulluk et.
وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ
Va’bud rabbeke hattâ ye’tiyekel yakîn

İyilikler Allah Rızası İçin Yapılır
İnsan 76/ 9- Biz size, ancak Allah'ın yüzü rızası için yedirmekteyiz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne de bir teşekkür
إِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنكُمْ جَزَاء وَلَا شُكُورًا
İnnema nut´imukum livechillahi la nuriydu minkum cezaen ve la şukuren.

İnsan 76 /10-'Biz, zor ve belâlı bir günde Rabbimizden korkarız.' derler.
إِنَّا نَخَافُ مِن رَّبِّنَا يَوْمًا عَبُوسًا قَمْطَرِيرًا
İnna nehafu min rabbina yevmen ´abusen kamtariyren.

İnsan 76 / 11- Derken Allah da korumuştur onları, bugünün şerrinden ve yüzlerine bir parlaklık, gönüllerine bir sevinçtir, vermiştir.
وَقَاهُمُ اللَّهُ شَرَّ ذَلِكَ الْيَوْمِ وَلَقَّاهُمْ نَضْرَةً وَسُرُورًا
Fevekahumullahu şerre zalikelyevmi ve lakkahum nadreten ve sururen.

-Cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattı

Zariyat süresi 51 / 56.Ben, cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım.
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn


AYET KAVRAMI 

Ayet kelime anlamı:Bu kelimenin âyet”in çoğulu “ây” veya "âyat”dır.Kök anlamı "açık alamet, işaret, iz, belirti, öğüt ve nişane" anlamındadır "Öte yandan bir şeyin tanınmasına sebep olan "emare" manasına da gelmektedir. Her gerçek, âyetleriyle, alametleriyle bilinir. Bu bakımdan âyet, duyu organlarının düşünce ve akledilenlerin dışa vurmuş biçimlerini içine alır.Dolayısıyla Kur'ân perspektifinden âyete baktığımızda âyetlerin, insanı, Allah'ın varlığına ve birliğine kılavuzlayan, ona, Allah'a gidişinde iz ve işaretler veren her şey olduğu söyelenebileceği gibi, peygamberlerin hak olduğunu isbat ve iddia mahiyetinde olan mucizelere de âyet adı verilir.Âyetin Kur'ân'daki anlamlan kısaca şöyle özetlenebilir:
1- Mucize: "İsrail oğullarına sor. Onlara nice apaçık âyetler verdik."
2- Alamet: "Onun hükümdarlığının alameti, size sandığın gelmesidir."
3- İbret: "Elbette bunda bir âyet (ibret) vardır. Fakat yine de ekserisi inanmaz.
4- Hayrete bırakan görülmemiş iş: "Meryem'in oğlunu da annesini de âyet kıldık."[289]
5- Delil: "Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olması da O'nun âyetlerindendir."
Evren âyetlerle doludur. Güneş ve yıldızlar semanın direksiz oluşu, denizin insanların emrine sunulması, üzerinde gemilerin yürütülmesi, kuşların havada uçması, yerlerin yağmur yağınca canlanması, Allah'ın insanlara kendisini tanıtması açısından Kur'ân'da sunmuş olduğu âyetlerdendir, denebilir.

Neml 27/93 Ve de ki: -Hamd Allah’a aittir. O, size ayetlerini gösterecek siz de onları tanıyacaksınız. Rabbin, yaptıklarınızdan gafil değildir.
وَقُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ سَيُرِيكُمْ آيَاتِهِ فَتَعْرِفُونَهَا وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ
Ve kulil hamdü lillahi seyüriküm ayatihı fe ta´rifuneha ve ma rabbüke bi ğafilin amma ta´melun

Fussilet 41/53 Âyetlerimizi onlara, hem çevrelerinde hem de kendi içlerinde göstereceğiz, sonunda onun gerçek olduğu onlar açısından iyice anlaşılacaktır.Rabbinin herşeye şahit olması kafi değil mi?
سَنُرِيهِمْ آيَاتِنَا فِي الْآفَاقِ وَفِي أَنفُسِهِمْ حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَهُمْ أَنَّهُ الْحَقُّ أَوَلَمْ يَكْفِ بِرَبِّكَ أَنَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ
Se nurîhim âyâtinâ fîl âfâkı ve fî enfusihim hattâ yetebeyyene lehum ennehul hakku, e ve lem yekfi bi rabbike ennehu alâ kulli şey’in şehîd...


ZİKİR KAVRAMI
Zikir kelime anlamı :Toplumuzda Zikir kavramı, dar anlamda anlaşılmış onun dışına çıkılmamıştır Kur’an’da çok geniş bir anlama ve muhtevaya sahip olduğu halde günümüzde neredeyse tek anlama düşürülmüş zikir denilince belli sayılarda islami sözcükleri dil ile tekrar tekrar okumaktır anlaşılmıştır Kur'an'da zikir kelime türevleri  Zikir-Zikra-, Tezkir, Mezkür,Müzekkir,Zakirat ,Zakiriyn,zeker,Zükür,Zükran,Ehli Zikir Çoğulu zükûr, ezkâr gibi  gelir. Kuran'da bu kelimeler  kuran daki bilgi ile anmak, hatırlamaktır. Kısaca kurani  hayat bilgisini hatırlama , hatırlatma ya da hatırda olanı muhafaza etme, söylemek, bahsetmek, hatırlamak, hatırlatmaya ,düşünceye sevkeden ibret ,düşünme,öğüt, ihtar, uyarı diyebiliriz.

Kuran tezkir bir zikirdir. Hatırlatmadır.Hatırlatıcıdır.Allah insanların fıtratını islama uygun hale getirerek yaratmıştır.Ve İnsanlara tercih etme hakkı tanımıştır.Fıtratında Var olduğu olduğu halde bir şekilde kaybolmuş olanı kuran bilgisiyle yeniden ortaya çıkarmaktır.Bu yüzden Allah insanın farkına varamadıklarını ve bilmediklerini öğretir ve bu bilgileri kullanıma hazır bir şekilde zihnimizde izni ile yer eder.Dünya hayatımızda o bilgileri sürekli hatırlayarak kullanırız.Unutsakta Allah'a koruması altında güncellenir.Kuran'ımızdaki ibretleri bilgileri kendi hayatımıza öğüt olacak şekilde tekrar tekrar hatırlarız.Her öğütü hatırlama ve fiili kullanma birer zikir olur insanın zihnini , hayatını , yaşamını , düşünce yapısını ve tasavvurunu inşa eder.Hatırlattıkları Fıtratımızla Kurani hakikatler asla çelişmez-çatışmaz.

En büyük ibadet nedir ?
Ankebut 29/45 :Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar fahşadan ve münkerden /kötülüklerden alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir
اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَۖ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَىٰ عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِۗ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُۗ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salât(salâte), innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn

Kur'an zahmet çekelim diye indirilmedi.
Taha 20/ 2 Biz bu Kur'an'ı sana, zahmet çekesin, bedbaht olasın diye indirmedik;
مَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَى
Mâ enzelnâ aleykel kur’âne li teşkâ
Taha 20/ 3 Saygıyla ürperene bir zikir/ öğüt olsun diye indirdik
إِلَّا تَذْكِرَةً لِّمَن يَخْشَى
İllâ tezkireten li men yahşâ.


Hiç bir şey hakkında ,ben yaparım ederim ,denir mi ?
 

Kehf 18/ 23 Ve hiçbir şey hakkında, "Ben bu işi yarın mutlaka yapacağım" deme;
وَلَا تَقُولَنَّ لِشَيْءٍ إِنِّي فَاعِلٌ ذَلِكَ غَدًا
Ve la tekulenne li şey´in inni faılün zalike ğada
Kehf 18/ 24.Ancak "Allâh dilerse " (de). Unuttuğun zaman Rabbini an ve "Rabbimin beni bundan daha doğru bir bilgiye ulaştırcağını umarım" de.
إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ وَاذْكُر رَّبَّكَ إِذَا نَسِيتَ وَقُلْ عَسَى أَن يَهْدِيَنِ رَبِّي لِأَقْرَبَ مِنْ هَذَا رَشَدًا
İllâ en yeşâallâhu vezkur rabbeke izâ nesîte ve kul asâ en yehdiyeni rabbî li akrabe min hâzâ reşedâ

Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler..
Ali imran 3/191 Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. Ve derler ki:"Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen subhansın  Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız., bizi ateşin azabından koru
الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىَ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Ellezine yezkürunellahe kıyamev ve kuudev ve ala cünubihim ve yetefekkerune fı halkıs semavati vel ard* rabbena ma halakte haza batıla* sübhaneke fekına azaben na

Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir
Enfal 8/ 2 Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
İnnemâl mu'minûnellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum ve izâ tuliyet aleyhim âyâtuhu zâdethum îmânen ve alâ rabbihim yetevekkelûn


 KUR'AN'A GÖRE TAKVA NE DEMEKTİR ?



Takva; kelime anlamı :Takva' kelimesinin  esas anlamı .Kur'an gelmeden önce v-k-y kökünden gelen 'vikaye, vakyen, vâkıeten, vikâü' kelimeleri yaklaşık aynı manada, zarar verecek şeylerden çekinmek, bir şeyi korumak, birşeyi başka birşeyle bir tehlikeye karşı korumaya alma demekti...

 insan ve hayvan gibi bir canlı varlığın kendini, dışarıdan gelebilecek bir zarara karşı savunması anlamına gelen dinî bir mana da kullanılmayan kelimedir Ancak Kur'an, bütün diğer kavramlar gibi 'takva' kavramını da sözlük anlamını temel alarak ve öz manasını koruyarak onu daha da zenginleştirdi, ona yepyeni bir anlam kazandırdı.

Takvâ sözlük anlamı ;  Arapça'da takva (veya fiil hâlin­de ittika) 5 Harfli fiil kalıbları , Kuran'a göre  ,takvalı olma (insanın her ilişkisinde ve kişisel olarak Allah'ın emir yasaklarını gündemine olarak günahlardan  ,sakınma,çekinme , gibi sadece, Allah rızasına uygun şekilde günahtan kaçınmak , emir ve yasaklarına uymakta titizlik göstermektir.Allah'a karşı  sorumluluk bilinci ile  davranma demektir. Kuran ilmi ile Hassas ve bilinçli ,dikkatli ve titiz davranan takva sahibi  mü’minlere “Müttakî denir

1-Allah katında üstünlük sadece takva iledir.

Takva kişilerin kendi akıl ve iradeleriyle yaptıkları bilinçli tercihi ifade eder.Ne kadar sorumlu davranırsanız, o kadar üstün(ekramekum) olursunuz

Hucurat 49/13 Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün kerim olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.
يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ
Yâ eyyuhennâsu innâ halaknâkum min zekeriv ve unsâ ve cealnâkum şuûbev ve kabâile li teârafû,... inne ekramekum ...indallâhi etkâkum,.. innallâhe alîmun habîr(habîrun).

 Tearafu kelimesi =tanışmanız için sözlükte :Tearafu kelimesi tanışma sözlükte : Urf, örf, irfan, arif ve marifet ile maruf gibi farklı iyi veya  kötü huylarla birbirine ilişki kurması davranmasıdır .İnsan oğlunun fertler grublar,ümmedler milletler siyasi ,biyolojik  renkleri,ırkları soylarıyla her biri kimliklerini tanışmada övünç meselesi üstünlük meselesi yapar.Ayette ise soy  yaratılış ve özelliklerin önemli olmadığını  her birey ve toplumun ahlaki değerleri ,ırkları, soyları farklı olsada, Allah katında makbul olan insanın, en iyi ,en üstün  derecesi ahlakı takva olandır.Toplumsal üstünlük ise Tearafu tanışma ve kaynaşma ancak Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münkerle her insana ümmetin bir parçası olduğu bilinci kazanır.


Her toplumda  içinde, bir islam önderi bulunursa, hayırlı ümmet  olur
Kur'an'da ümmet ile imam kelimesinin ilişkili olduğunu görmekteyiz Yüce Allah insalığa  bir imam ve rehber olan elçi göndermiş Ümmetlerden, imam yani bir önder başkanlığı altında çevresinde toplanmak ve kendi içinde hayra çağıran bir topluluk, bir ümmet oluşturmak zorundadır.İşte,bu önce ailemizden başlar. Bir önder, bir ümmet içinde ailemizi ,akrabalarımız cevremize  vb mü’minleri hayra çağırır, onları Allah’ın yolunda dosdoğru götürmeğe uğraşır ve bunun sonucu olarak hepsi Allahın en hayırlı ümmet dediği, tüm inanlarla insanlığa İslâm’ın mesajını iletmiş olur.

Ali imran 3/ 104 Ve içinizden hayra çağıran, ma'rûfu emreden, münkerden men eden bir ümmet bulunsun. Ve işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Veltekumminkum ummetuy yed’ûne ilel hayri ve ye’murûne-- bil ma’rûfi ve yenhevne anil munker- ve ulâike humul muflihûn

Ali imran 3/110 Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; ma'rûfu emreder ,münkerden men eder ve Allah'a iman edersiniz. Kitap Ehli de inanmış olsaydı, elbette kendileri için hayırlı olurdu. İçlerinden iman edenler vardır, fakat çoğunluğu fıska sapanlardır.
كُنتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَلَوْ آمَنَ أَهْلُ الْكِتَابِ لَكَانَ خَيْرًا لَّهُم مِّنْهُمُ الْمُؤْمِنُونَ وَأَكْثَرُهُمُ الْفَاسِقُونَ
Kuntum hayra ummetin uhricet lin nâsi te’murûne bil ma’rûfi ve tenhevne anil munkeri ve tu’minûne billâaaah,----ve lev âmene ehlul kitâbi le kâne hayral lehum---, minhumul mu’minûne ve ekseruhumul fâsikûun

Takvalı Olanlar , mutlaka ahret bilinci ile hareket ederler.
Haşr 59/18-Ey iman edenler, Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun; herkes yarın için ne hazırladığına baksın! Ve Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, çünkü Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır;
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَلْتَنظُرْ نَفْسٌ مَّا قَدَّمَتْ لِغَدٍ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
Ya eyyuhelleziyne amenuttekullahe veltenzur nefsun ma kaddemet liğadin... vettekullahe. innallahe habiyrun bima ta´melune.

Allah'a karşı sorumluluk duymayanlar fasıklardır
Haşr 59/19 Allah´ı unutan ve bu yüzden Allah´ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar yoldan çıkan kimselerdir.
وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ نَسُوا اللَّهَ فَأَنسَاهُمْ أَنفُسَهُمْ أُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
Ve la tekunu kelleziyne nesullahe feensahum enfusehum ulaike humulfasikune.

Kur’ân’da Takvâlı İnsanda Olması gereken Özellikleri

Bakara 2/177 Asıl İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmenizden ibaret değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve nebilere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, Allah rızası için onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir
لَّيْسَ الْبِرَّ أَن تُوَلُّواْ وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلَكِنَّ الْبِرَّ مَنْ آمَنَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَالْمَلآئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ وَآتَى الْمَالَ عَلَى حُبِّهِ ذَوِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَالسَّآئِلِينَ وَفِي الرِّقَابِ وَأَقَامَ الصَّلاةَ وَآتَى الزَّكَاةَ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ إِذَا عَاهَدُواْ وَالصَّابِرِينَ فِي الْبَأْسَاء والضَّرَّاء وَحِينَ الْبَأْسِ أُولَئِكَ الَّذِينَ صَدَقُوا وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ
Leysel birra en tüvellu vücuheküm kibelel meşrikı vel mağribi ve lakinnel birra men amene billahi vel yevmil ahıri vel melaiketi vel kitabi ven nebiyyın ve atel male ala hubbihı zevil kurba vel yetama vel mesakıne vebnes sebıli ves sailıne ve fir rikab ve ekames salate ve atez zekah vel mufune bi ahdihim iza ahedu ves sabirıne fil be´sai ved darrai ve hıynel be´s*ülaikellezıne sadeku* ve ülaike hümül müttekun

AllahTakvalı  kullarına Hakla,Batılı Ayırt edecek, furkan verir.
Enfal 8/29 Ey iman edenler, Allah'tan korkup sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir.
يِا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إَن تَتَّقُواْ اللّهَ يَجْعَل لَّكُمْ فُرْقَاناً وَيُكَفِّرْ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ
Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder