15 Mart 2017 Çarşamba
7-Tebliğ ,Davet Metodu Ayetleri
İnsanları doğruya, ,Allah'tan başka ilah olmadığına, tevhide ,İslâm’ın esaslarına ,iman kardeşliğine davet edelim. Kendi doğrularımıza, parti veya cemaatimize, dernek veya gruba değil.Allah'a ve Rasullah a.s'mın Kuran ahlakına davet edelim.
Yüce Allah kur'an'a hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın dediği halde
Muhammed (a.s) in ümmeti tek ümmet oldukları , hepsi de Müslüman oldukları halde aralarındaki metot farklılıklarını öne sürerek birbirlerini tekfir ederek, sadece kendilerini haklı ve hak yolda olduklarını iddia ederek, diğerlerini sapıklıkla itham ederek bir fırkalaşmanın içine girerler
Mü'minun 23/53 Ama ,insanlar din konusunda ; kendi aralarında kısımlara ,fırkalara , bölündüler. Her grup kendilerininkine güvenmektedir
فَتَقَطَّعُوا أَمْرَهُم بَيْنَهُمْ زُبُرًا كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ
Fetekkatau emrahüm beynehüm zübüra küllü hizbim bima ledeyhim ferihun
Bize düşen hakikatlere karşı alaylı davranış-sözler geçinceye kadar o konuyu öteleyerek uzak durmak ya da “Selam” diyerek yolumuza devam etmektir.
Enam 6/ 68 Ayetlerimiz hakkında ileri-geri konuşanları gördüğün vakit, başka bir konuya geçinceye kadar onlardan yüz çevir.Eğer şeytan bunu sana bir an unutturursa, hatırına geldiği gibi hemen kalk, o zalimler topluluğu ile beraber oturma !
وَإِذَا رَأَيْتَ الَّذِينَ يَخُوضُونَ فِي آيَاتِنَا فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتَّى يَخُوضُواْ فِي حَدِيثٍ غَيْرِهِ وَإِمَّا يُنسِيَنَّكَ الشَّيْطَانُ فَلاَ تَقْعُدْ بَعْدَ الذِّكْرَى مَعَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Ve izâ reeytellezîne yahûdûne fî âyâtinâ fe a’rıd anhum hattâ yahûdû fî hadîsin gayrih(gayrihî), ve immâ yunsiyennekeş şeytânu fe lâ tak’ud ba’dez zikrâ meal kavmiz zâlimîn
Cevremizde ,ilişki içinde olduğumuz, akraba ve kardeşlerimiz hakikatleri duymamazlıkta geliyorsa .
Rabbimize iltica edeceğiz şüphesiz kimin doğru yolda olduğunu ,kimin saptığını rabbimiz bilir.
Zuhruf 43 / 88 Onun sözü şu olmuştur; Ey Rabbim! Bunlar gerçekten imân etmeyen bir kavimdir.
وَقِيلِهِ يَارَبِّ إِنَّ هَؤُلَاء قَوْمٌ لَّا يُؤْمِنُونَ
Ve kîlihi yâ rabbi inne hâulâi kavmun lâ yu’minûn
Onlara aldırma Selam diyerek yolumuza devam etmektir.
Zuhruf 43 / 89 Şimdilik sen onlara aldırma ve selam deyip geçiver nasıl olsa yakında bilecekler
فَاصْفَحْ عَنْهُمْ وَقُلْ سَلَامٌ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
Fasfah anhum ve kul selâmun, fe sevfe ya’lemûn
Allah'ın has kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler
Furkan 25/63 O çok merhametli Allah'ın has kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman incitmeksizin «selam» derler geçerler.
وَعِبَادُ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا
Ve ibâdur rahmânillezîne yemşûne alel ardı hevnen ve izâ hâtabehumul câhilûne kâlû selâmâ
İyilikle kötülük bir olmaz.
Fussilet 41/34 İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.
وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ
Ve lâ testevîl hasenetu ve lâs seyyietu, idfa’ billetî hiye ahsenu fe izâllezî beyneke ve beynehu adâvetun ke ennehu veliyyun hamîm.
Onlar aslında ,Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar.
Enam 6/33 Onların söylediklerinin seni üzdüğünü elbette biliyoruz. Onlar aslında seni yalanlamıyorlar, fakat, o zalimler Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar.
قَدْ نَعْلَمُ إِنَّهُ لَيَحْزُنُكَ الَّذِي يَقُولُونَ فَإِنَّهُمْ لاَ يُكَذِّبُونَكَ وَلَكِنَّ الظَّالِمِينَ بِآيَاتِ اللّهِ يَجْحَدُونَ
Kad na’lemu, innehu le yahzunukellezî yekûlûne fe innehum lâ yukezzibûneke ve lâkinnez zâlimînebi âyâtillâhi yechadûn
Kur'an'a göre cahilce ,boş ve faydasız işler peşinde nerde ne yapacağı belli olmayan kişilere tavrımız
Kasas 28/55: 'Boş ve yararsız olan sözü' işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve: "Bizim yapıp-ettiklerimiz bizim, sizin yapıp-ettikleriniz sizindir; size selam olsun, biz cahilleri benimsemeyiz" derler.
وَإِذَا سَمِعُوا اللَّغْوَ أَعْرَضُوا عَنْهُ وَقَالُوا لَنَا أَعْمَالُنَا وَلَكُمْ أَعْمَالُكُمْ سَلَامٌ عَلَيْكُمْ لَا نَبْتَغِي الْجَاهِلِينَ
Ve izâ semiûllagve a’radû anhu, ve kâlû lenâ a’mâlunâ ve lekum a’mâlukum selâmun aleykum lâ nebtegîl câhilîn
Başkalarına cahilce sözleriyle , sataşarak ,güzel işlere engel olanlara tavrımız
Furkan 25/63 O çok merhametli Allah'ın has kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman incitmeksizin «selam» derler geçerler.
وَعِبَادُ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا
Ve ibâdur rahmânillezîne yemşûne alel ardı hevnen ve izâ hâtabehumul câhilûne kâlû selâmâ
Çok eziyet verici sözlere, sabretmek ve sakınmak azmi gerektiren işlerdendir
Ali-imran 3/186 Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız bu bu azmi gerektiren işlerdendir
لَتُبْلَوُنَّ فِي أَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ وَلَتَسْمَعُنَّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ مِن قَبْلِكُمْ وَمِنَ الَّذِينَ أَشْرَكُواْ أَذًى كَثِيرًا وَإِن تَصْبِرُواْ وَتَتَّقُواْ فَإِنَّ ذَلِكَ مِنْ عَزْمِ الأُمُورِ
Le tüblevünne fi emvaliküm ve enfüsiküm ve le tesmeunne minellezıne utül kitabe min kabliküm ve minellezıne eşraku ezen kesira* ve in tasbiru ve tetteku fe inne zalike min azmil ümur.
Eğer seninle çekişip tartışırlarsa, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah'a teslim ettim.
Ali imran 3/ 20Eğer seninle çekişip tartışırlarsa, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah'a teslim ettim." Ve kitap verilenlerle ümmilere de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim oldularsa, gerçekten hidayete ermişlerdir. Fakat yüz çevirdilerse, artık sana düşen yalnızca tebliğ(etmek)dir. Allah, kulları hakkıyla görendir.
فَإنْ حَآجُّوكَ فَقُلْ أَسْلَمْتُ وَجْهِيَ لِلّهِ وَمَنِ اتَّبَعَنِ وَقُل لِّلَّذِينَ أُوْتُواْ الْكِتَابَ وَالأُمِّيِّينَ أَأَسْلَمْتُمْ فَإِنْ أَسْلَمُواْ فَقَدِ اهْتَدَواْ وَّإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلاَغُ وَاللّهُ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ
Fe in hâccûke fe kul eslemtu vechiye lillâhi ve menittebeani, ve kul lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne e eslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in tevellev fe innemâ aleykel belâgu, vallâhu basîrun bil ibâd
Sen yalnızca Allah'ın rahmeti sayesinde onlara yumuşak davran
Ali-imran 3/159 Sen yalnızca Allah'ın rahmeti sayesinde onlara yumuşak davrandın.Şâyet sen, kaba ve katı yürekli olsaydın kesinlikle etrafından dağılıp gitmişlerdi. O halde onları bağışla, bağışlanmalarını dile ve yapılacak işlerde onların görüşlerini al. Bir karar verdin mi artık Allah'a güvenip dayan, çünkü Allah, kendisine güvenip dayananları sever.
بِمَا رَحْمَةٍ مِّنَ اللّهِ لِنتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لاَنفَضُّواْ مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِي الأَمْرِ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ
Fe bimâ rahmetin minallâhi linte lehum, ve lev kunte fazzan galîzal kalbi lenfaddû min havlike, fa’fu anhum vestagfir lehum ve şâvirhum fîl emr(emri), fe izâ azamte fe tevekkel alâllâh innallâhe yuhibbul mutevekkilîn
Allah'ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmet Hainlerin savunucusu olma.
Nisa 4/105 Şüphesiz, Allah'ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için biz sana Kitabı hak olarak indirdik. Sakın Hainlerin savunucusu olma.
إِنَّا أَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا أَرَاكَ اللّهُ وَلاَ تَكُن لِّلْخَآئِنِينَ خَصِيمًا
İnnâ enzelnâ ileykel kitâbe bil hakkı li tahkume beynen nâsi bimâ erâkallâhVe lâ tekun lil hâinîne hasîmâ
Kolaylaştırın, zorlaştırmayın;
İnsanlara Kullarını çok seven çok bağışlayıcı olan Hakkı tavsiye edelim,
En am 6/54 Bizim ayetlerimize iman edenler sana geldiklerinde, onlara de ki: "Selam olsun size. Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı ki, içinizden kim bir cehalet sonucu bir kötülük işler sonra tevbe eder ve kendini ıslah ederse şüphesiz, O, bağışlayandır, esirgeyendir."
وَإِذَا جَاءكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِنَا فَقُلْ سَلاَمٌ عَلَيْكُمْ كَتَبَ رَبُّكُمْ عَلَى نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ أَنَّهُ مَن عَمِلَ مِنكُمْ سُوءًا بِجَهَالَةٍ ثُمَّ تَابَ مِن بَعْدِهِ وَأَصْلَحَ فَأَنَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ Arapça
Ve izâ câekellezîne yu’minûne bi âyâtinâ fe kul selâmun aleykum ketebe rabbukum alâ nefsihir rahmete ennehu men amile minkum sûen bi cehâletin summe tâbe min ba’dihî ve asleha fe ennehu gafûrun rahîm
Gariban sırf dış görünüşü yüzünden ,kendini ifade edemediği için veya fiziksel engeli vb sebeblerden gelenleri kovma
En am 6/ 52 Sabah akşam, yüzünü isteyerek Rablerine yalvarıp yakaranları kovma! Onların hesabından bir şey sana ait olmadığı gibi, senin hesabından bir şey de onlara ait değildir. O halde onları kovarsan zalimlerden olursun.
وَلاَ تَطْرُدِ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُم بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجْهَهُ مَا عَلَيْكَ مِنْ حِسَابِهِم مِّن شَيْءٍ وَمَا مِنْ حِسَابِكَ عَلَيْهِم مِّن شَيْءٍ فَتَطْرُدَهُمْ فَتَكُونَ مِنَ الظَّالِمِينَ
Ve lâ tatrudillezîne yed’ûne rabbehum bil gadâti vel aşiyyi yurîdûne vecheh(vechehu), mâ aleyke min hısâbihim min şey’in ve mâ min hısâbike aleyhim min şey’in fe tatrudehum fe tekûne minez zâlimîn(zâlimîne
Nahl 16/125 Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır! Ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz Rabbin kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete kavuşanları da en iyi bilendir.
ادْعُ إِلِى سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُم بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ
Ud’u ilâ sebîli rabbike bil hikmeti vel mev’ızatil haseneti ve câdilhum billetî hiye ahsen(ahsenu), inne rabbeke huve a’lemu bi men dalle an sebîlihî ve huve a’lemu bil muhtedîn
Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah'a ve elçisine döndürün. Nisa 4/59 Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah'a ve elçisine döndürün. Şayet Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُمْ فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً
Yâ eyyuhâllezîne âmenû atîûllâhe ve atîûr resûle ve ulil emri minkum, fe in tenâza’tum fî şey’in fe ruddûhu ilâllâhi ver resûli in kuntum tu’minûne billâhi vel yevmil âhir(âhiri). Zâlike hayrun ve ahsenu te’vîlâ
Biz Kimlere öğüt verebiliriz
Yasin 36/11Sen ancak, zikre Kur'an'a uyan ve gayb ile Rahman olana içi titreyerek korku duyan kimseyi uyarırsın. İşte böylesini, bir bağışlanma ve üstün bir ecirle müjdele.
إِنَّمَا تُنذِرُ مَنِ اتَّبَعَ الذِّكْرَ وَخَشِيَ الرَّحْمَن بِالْغَيْبِ فَبَشِّرْهُ بِمَغْفِرَةٍ وَأَجْرٍ كَرِيمٍ
İnnemâ tunziru menittebeaz zikre ve haşiyer rahmâne bil gayb, fe beşşirhu bi magfiretin ve ecrin kerîm
Bizler Sadece zikrettiren, hatırda tutturan. nasihat veren ,öğüt veririz.
Gaşiye 88/21 Haydi öğüt ver, sen şimdi yalnızca bir öğütçüsün!
فَذَكِّرْ إِنَّمَا أَنتَ مُذَكِّرٌ
Fe zekkir innemâ ente muzekkirun.
Gaşiye 88/22 Onların üzerinde bir zorba/zorlayıcı değilsin!
لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ
Leste aleyhim bi musaytır
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ablacığım ayetler bütünlüğü ile konu çok güzel derlenmiş emeğine ilmine bereket olsun...
YanıtlaSilELHAMDÜLİLLAH leylacım ,rabbim bizlere Emri Bil Maruf Nehyi Anil Münker yaparken delilleri olan vahiyle bilinclive takvalı davranışlarla yerine getirmeyi nasip etsin
Sil