---------Kur'an açıklayan sadece Yüce Allah'tır.----------
Hud11/1 Elif-Lâm-Râ. Bu öyle bir kitaptir ki, âyetleri muhkem ,sonra da herseyden haberdar olan hikmet sahibi Allah tarafindan âyetleri ayrintili olarak açiklanmistir.
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِا الر ۚ كِتَابٌ أُحْكِمَتْ آيَاتُهُ ثُمَّ فُصِّلَتْ مِنْ لَدُنْ حَكِيمٍ خَبِيرٍ
Elif lam ra kitabün uhkimet ayatühu sümme füssilet mil ledün hakımin habır
Rasul ise vahiy olana uyar.Sadece uyaran ve müjdeleyendir
Hud 11/ 2. Böyle olması Allah´dan baskasina kulluk etmeyin diyedir.Ben de o kitapla sizi uyaran ve müjdeleyen kişiyim.
أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا اللَّهَ ۚ إِنَّنِي لَكُمْ مِنْهُ نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ
Ella ta´büdu illellah inneni leküm minhü nezıruv ve beşır

----------KUR'AN Hakikatleri tekrar, tekrar ortaya koyan usluplardır.----------
Zümer 39/ 23 Allah sözlerin en güzelini, birbirine benzer, ikişerli âyetler içeren bir kitap olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların tüylerini ürpertir; sonra onların kalpleri ve vücutları Allah’ın bilgisiyle yumuşar. İşte bu, Allah’ın yoludur. Onu tercih edeni o yola yöneltir. Allah’ın sapık dediğine kimse “Doğru yoldadır” diyemez
اللَّهُ نَزَّلَ أَحْسَنَ الْحَدِيثِ كِتَابًا مُّتَشَابِهًا مَّثَانِيَ تَقْشَعِرُّ مِنْهُ جُلُودُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ ثُمَّ تَلِينُ جُلُودُهُمْ وَقُلُوبُهُمْ إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ ذَلِكَ هُدَى اللَّهِ يَهْدِي بِهِ مَنْ يَشَاء وَمَن يُضْلِلْ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ
Allahü nezzele ahsenel hadisi kitabem müteşebihem mesaniye takşeırru minhü ccüludüllezıne yahşevne rabbehüm sümme telınü cüludühüm ve kulubühüm ila zikrillah zalike hüdellahi yehdı bihı mey yeşa´ ve mey yudlilillahü fe ma lehu min had
Hicr 15/87 Sana o mesânîden yedi tane ve yüce Kur’ân’ı verdik.
وَلَقَدْ اٰتَيْنَاكَ سَبْعاً مِنَ الْمَثَان۪ي وَالْقُرْاٰنَ الْعَظ۪يمَ
Velekad âteynâke seb’an mine-lmeśânî velkur-âne-l’azîm
Mesani, ikişerli demektir.Birden çok anlamı olan, en az ikili, ikiden fazla manası olan demektir.Hakikatleri tekrar, tekrar ortaya koyan usluplardır.Gerçekleri ifade etmek için çeşitli şekilde tekrarlanan ikişerli kümeler halinde pek çok ayetle ilişkili gelmektedir.Allah, Kur’an’ı öğüt olması için indirdiği birçok ayette,defalarca anlatan veya bir meseleyi zıddıyla ele alan kitap demektir.Kuranın muhteşem bir özelliğidir.
Müteşâbih ayetlerin te’vîli ayetlerin anlamlı şekilde güzel, ayetlerin birbirine benzeyen yani ;müteşabih ikişerli, ilişkisi yani ; mesani ile açıklamaktadır.Bu durumda ;Muhkem sapasağlam ve Müteşabih benzer ve açıklayan ,ikişerli ayet olur.Bu metodla ikili,sayları artarak en ince ayrıntısına kadar kuranın bütününde ,sadece Allah tarafından tevil yapılmış olur.
----------------Kur'an Kalplerdeki Hastalıklara manevi şifa dır----------
Yunus 10/ 57 Ey insanlar, Rabbinizden size bir öğüt, sinelerde olana bir şifa ve mü'minler için bir hidayet ve rahmet geldi.
يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءتْكُم مَّوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَشِفَاء لِّمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ
Yâ eyyuhen nâsu kad câetkum mev'ızatun min rabbikum ve şifâun limâ fîs sudûri ve huden ve rahmetun lil mu'minîn
İsra 17 /82 Biz Kur’ân’dan öyle âyetler indirmekteyiz ki, müminler için şifa ve rahmettir. Zalimlerin de ancak sapıklığını artırır.
وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاء وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إَلاَّ خَسَارًا
Ve nünezzilü minel kur´ani ma hüve şifaüv ve rahmetül lil mü´minine ve la yezıdüz zalimıne illa hasara
Eş-Şifâ: Şifa kaynağı olan
El-Mev’ıza: En etkili ve en güzel öğüt.
Er rahmet şefkat etme, merhamet etmesi
El hidayet /yada el hüda hidayet yolunu gösteren
Eş-Şifa : Ş-F-Y Halk arasnda derde deva anlamına gelen eş-şifâ kelimesi, Kur’ân’ınisimlerinden biridir.Şüphe yok ki Kur’ân’ın şifa olması, manevî hastalıklarla, yani inanç hastalıklarıyla ilgilidir.Kur'an, insanların iç dünyalarını onaran bir şifadır. Yüce Allah, aynı kökten bir kelimeyi yeşfi sudûre = göğsünü şifa bulması
Allah yolunda mücadele edenlere moral anlamında şifa= yeşfi
müminlerin gönüllerine korkularından emin kılan bir ferahlık vereceği gönülle alakasını ortaya koymaktadır.
Tevbe 9/14 Onlarla savaşın ki sizin ellerinizle Allah onlara azap etsin, onları parçalasın, size zafer versin ve mü'minler topluluğunun göğsünü şifaya kavuştursun.
قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللّهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُّؤْمِنِين
Kâtilûhum yuazzibhumullâhu bi eydîkum ve yuhzihim ve yansurkum aleyhim ve yeşfi sudûre kavmin mu'minîn
İman edenler için bir hidayet ve şifadır. huden ve şifâun
Güzel salih amellerle çirkin amellerin üzerindeki örtüyü kaldıran, güzel amellere özendiren, çirkin amellerden de sakındıran hikmeti ile göğüslerdeki şüphe ve kötü inançlara şifa olan, hidayetle gelmiş
Fussilet 41 /44 Eğer biz onu yabancı dilden bir Kur'ân yapsaydık onlar mutlaka: «Bu kitabın âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Arap'a yabancı dil, öyle mi? derlerdi. Sen De ki: O, iman edenler için bir hidayet ve şifadır. İman etmeyenlerin kulaklarında ise bir ağırlık vardır. Kur'ân onlara göre bir körlüktür. Sanki onlar uzak bir yerden çağrılıyorlar da duymuyorlar
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا أَعْجَمِيًّا لَّقَالُوا لَوْلَا فُصِّلَتْ آيَاتُهُ أَأَعْجَمِيٌّ وَعَرَبِيٌّ قُلْ هُوَ لِلَّذِينَ آمَنُوا هُدًى وَشِفَاء وَالَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ فِي آذَانِهِمْ وَقْرٌ وَهُوَ عَلَيْهِمْ عَمًى أُوْلَئِكَ يُنَادَوْنَ مِن مَّكَانٍ بَعِيدٍ
Ve lev cealnâhu kur’ânen a’cemiyyen le kâlû lev lâ fussilet âyâtuhu, e a’cemiyyun ve arabîyyun, kul huve lillezîne âmenû huden ve şifâun, vellezîne lâ yu’minûne fî âzânihim vakrun ve huve aleyhim amâ(amen), ulâike yunâdevne min mekânin baîd
Hz. İbrahim’in duasında maddî ve bedensel bir deva =yeşfı anlamı da vardır.
Şuara 26/ 80 Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur;"
وَإِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ
Ve iza meridtü fe hüve yeşfı
Bal nimetinde insanlar için şifa = şifâun vardır
Nahl 16/69 Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır.
ثُمَّ كُل۪ي مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ فَاسْلُك۪ي سُبُلَ رَبِّكِ ذُلُلاًۜ يَخْرُجُ مِنْ بُطُونِهَا شَرَابٌ مُخْتَلِفٌ اَلْوَانُهُ ف۪يهِ شِفَٓاءٌ لِلنَّاسِۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Śumme kulî min kulli-śśemerâti feslukî subule rabbiki żululâ yaḣrucu min butûnihâ şerâbun muḣtelifun elvânuhu fîhi şifâun linnâs inne fî żâlike leâyeten likavmin yetefekkerûn
----Kuranın temel kaidesi.Kuran en doğru ,sağlam yolu gösterir------
İsra 17-/ 9 Şüphesiz ki bu Kur'ân, insanları en doğru ve en sağlam yola iletir ve salih amel işleyen müminlere büyük bir ecir olduğunu müjdeler.
نَّ هَذَا الْقُرْآنَ يِهْدِي لِلَّتِي هِيَ أَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِنِينَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ أَجْرًا كَبِيرًا
İnne hâzel kur’âne yehdî lilletî hiye akvemu ve yubeşşirul mu’minînellezîne ya’melûnes sâlihâti enne lehum ecren kebîrâ
Kuran her şeyin örneğini insanları veriyorki uyar öğüt alır diye
İsra 17/89 Biz bu Kur'an'da her türlü örneği verdik, öyleyken onların çoğu kâfirlikte direndi.
وَلَقَدْ صَرَّفْنَا لِلنَّاسِ فِي هَذَا الْقُرْآنِ مِن كُلِّ مَثَلٍ فَأَبَى أَكْثَرُ النَّاسِ إِلاَّ كُفُورًا
Ve lekad sarrafnâ lin nâsi fî hâzâl kur’âni min kulli meselin fe ebâ ekserun nâsi illâ kufûrâ
Kuran'ın bu özelliğinin önemli bir manası vardır.İnsanı uymaya mecbur etmiyor.örnekler vererek öğüt veriyor.Verdiği örnekler ders çıkarması içindir uyup uymama sorumluluğunu insana bırakıyor.Başka bir ayetle pekiştirelim..
Kehf 18/ 54 Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Fakat insan tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür.
وَلَقَدْ صَرَّفْنَا فِي هَذَا الْقُرْآنِ لِلنَّاسِ مِن كُلِّ مَثَلٍ وَكَانَ الْإِنسَانُ أَكْثَرَ شَيْءٍ جَدَلًا
Ve lekad sarrafnâ fî hâzâl kur'âni lin nâsi min kulli meselin, ve kânel insânu eksere şey'in cedelâ
Kur'anın apaçık ve okunması gereken mübin bir kitap olduğu ortaya konuyor
Mübin :Açık ve Açıklayan. Kur’an’ın sıfatlarındandır. Kur’an sadece açık değil, aynı
zamanda (kendi kendini) açıklayan bir kitaptır.
Hicr 15/ 1 Elif, Lam, Ra. Bunlar, kitabın ve apaçık olan Kur'an'ın ayetleridir.
آيَاتُ الْكِتَابِ وَقُرْآنٍ مُّبِينٍ
Elif lâm râ tilke âyâtul kitâbi ve kur’ânin mubîn
Neml 27/ 1 Tâ-Sîn. Bunlar Kur’an’ın, apaçık bir kitabın âyetleridir.
طس تِلْكَ آيَاتُ الْقُرْآنِ وَكِتَابٍ مُّبِينٍ
Tâ sîn, tilke âyâtul kur’âni ve kitâbin mubîn
Maide 5/15 : Ey kitap ehli! Kitaptan gizlemiş olduğunuz şeylerin çoğunu açıklayan, çoğundan da vazgeçen peygamberimiz size geldi. Ayrıca size, Allah'tan bir nur ve apaçık bir kitap da gelmiştir.
يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثِيرًا مِّمَّا كُنتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُو عَن كَثِيرٍ قَدْ جَاءكُم مِّنَ اللّهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُّبِينٌ
Yâ ehlel kitâbi kad câekum resûlunâ yubeyyinu lekum kesîran mimmâ kuntum tuhfûne minel kitâbi ve ya’fû an kesîr(kesîrin) kad câekum minallâhi nûrun ve kitâbun mubîn
Kitabın anlaşılır özelliğini olduğu halde inat olsun diye anlaşılmaz anlayamam diye müseluliyetten kurtulmak isteyenler. Ayet ne diyor bakın

Muhammed 47/24 Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitleri mi var?
أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْآنَ أَمْ عَلَى قُلُوبٍ أَقْفَالُهَا
E fe lâ yetedebberûnel kur’âne em alâ kulûbin akfâluhâ.
Muhammed 47/25 Kendilerine doğru yol apaçık belli olduktan sonra eski hallerine dönenleri, şeytan sürüklemiş ve kendilerine ümit vermiştir.
إِنَّ الَّذِينَ ارْتَدُّوا عَلَى أَدْبَارِهِم مِّن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْهُدَى الشَّيْطَانُ سَوَّلَ لَهُمْ وَأَمْلَى لَهُمْ
İnnellezînerteddû alâ edbârihim min ba’di mâ tebeyyene lehumul hudâş şeytânu sevvele lehum ve emlâ lehum.
Sad 38/ 29 Bu, sana indirdiğimiz mübarek/ bereketli bir kitaptır ki, insanlar onun âyetlerini düşünsünler ve temiz akıl sahipleri ibret alsınlar.
كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
Kitâbun enzelnâhu ileyke mubârakun li yeddebberû âyâtihî ve li yetezekkere ulûl elbâb
Allahı kelamını ayet ve hükümlerinde hiç bir çelişki olmamasının nedeni bu kuranın kaynağı yüce Allah olduğunu idrak etmemizi istemektedir
Nisa 4/82 Onlar hâlâ Kur'ân'ı gereği gibi düşünüp anlamaya çalışmazlar mı? Eğer o Allah'tan başkası tarafından indirilmiş olsaydı mutlaka onda birçok çelişkiler bulurlardı.
أَفَلاَ يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْآنَ وَلَوْ كَانَ مِنْ عِندِ غَيْرِ اللّهِ لَوَجَدُواْ فِيهِ اخْتِلاَفًا كَثِيرًا
E fe lâ yetedebberûnel kur’ân(kur’âne).Ve lev kâne min indi gayrillâhi le vecedû fîhihtilâfen kesîrâ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder