Kefaret orucu Nedir kuran'da hangi hususlarda geçmektedir .
Kur’an’da kasten tutulmayan veya tutulmuşken kasten bozulan orucun kefaretine dair her hangi bir hüküm yoktur.
Kefaret kelime anlamı :Örtmek,
gizlemek, inkâr etmek” mânasındaki küfr kökünden gelen kefâret
(keffâret) günah ve hataları örtücü, telâfi edici kurban, sadaka, oruç
gibi davranışları ifade etmektedir. Kefâret kelimesinin Arapça’ya
“günahları telâfi etme, ortadan kaldırma” anlamına gelir. ( H. Mehmet
Katar, Kefaret mad. TDV İslâm Ansiklopedisi)
Kefaret orucu Kuran'da bu oruç hangi hususlar olunca yapılması gerektiğini açıklamıştır.
Hacla ilgili oruç tutmak
Bu,
aynı zamanda, özrü sebebiyle, saçı tıraş etmenin veya orucu kazaya
bırakmanın önünde engel teşkil eder. Zor durumda olmayan o ruhsattan
yararlanamaz.
Bakara 2/ 196 Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın.
Eğer (düşman, hastalık ve buna benzer nedenlerle) kuşatılırsanız, artık
size kolay gelen kurban(ı gönderin). Kurban yerine varıncaya kadar
başlarınızı traş etmeyin. Kim sizden hasta ise veya başından şikayeti
varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye (vermesi
gerekir). Güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak
isteyene, kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir). Bulamayana da,
hacc'da üç gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlara, tamı
tamına on (gün) oruç vardır. Bu, ailesi Mescid-i Haram'da olmayanlar
içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin
olandır.
وَأَتِمُّواْ الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ لِلّهِ فَإِنْ
أُحْصِرْتُمْ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِ وَلاَ تَحْلِقُواْ
رُؤُوسَكُمْ حَتَّى يَبْلُغَ الْهَدْيُ مَحِلَّهُ فَمَن كَانَ مِنكُم
مَّرِيضاً أَوْ بِهِ أَذًى مِّن رَّأْسِهِ فَفِدْيَةٌ مِّن صِيَامٍ أَوْ
صَدَقَةٍ أَوْ نُسُكٍ فَإِذَا أَمِنتُمْ فَمَن تَمَتَّعَ بِالْعُمْرَةِ
إِلَى الْحَجِّ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِ فَمَن لَّمْ يَجِدْ
فَصِيَامُ ثَلاثَةِ أَيَّامٍ فِي الْحَجِّ وَسَبْعَةٍ إِذَا رَجَعْتُمْ
تِلْكَ عَشَرَةٌ كَامِلَةٌ ذَلِكَ لِمَن لَّمْ يَكُنْ أَهْلُهُ حَاضِرِي
الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ
شَدِيدُ الْعِقَابِ
Ve etimmûl hacce vel umrete lillâh(lillâhi), fe in
uhsirtum fe mesteysera minel hedyi ve lâ tahlikû ruûsekum hattâ
yeblugal hedyu mahilleh(mahillehu), fe men kâne minkum marîdan ev bihî
ezen min ra’sihî fe fidyetun min sıyâmin ev sadakatin ev nusuk(nusukin)
fe izâ emintum, fe men temettea bil umreti ilel haccı fe mesteysera
minel hedyi, fe men lem yecid fe sıyâmu selâseti eyyâmin fîl haccı ve
seb’atin izâ reca’tum tilke aşaratun kâmileh(kâmiletun), zâlike li men
lem yekun ehluhu hâdırıl mescidil harâm(harâmi), vettekûllâhe va’lemû
ennellâhe şedîdul ikâb(ikâbi)
Maide 6/95 Ey iman edenler, siz
ihramlıyken avı öldürmeyin. Sizden kim onu kasıtlı olarak (taammüden)
öldürürse, cezası, hayvandan öldürdüğünün bir benzeridir. Buna da,
Kabe'ye ulaşmış bir kurbanlık olarak içinizden adalet sahibi iki kişi
hükmedecektir. Veya yoksulları doyurmak veya onun dengi oruç tutmak olan
bir keffaret vardır. Böylelikle işlediğinin vebalini tadmış olsun.
Allah geçmişte olanı bağışladı. Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan öc
alacaktır. Allah üstün ve güçlü olandır, öc sahibidir.
يَا أَيُّهَا
الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَقْتُلُواْ الصَّيْدَ وَأَنتُمْ حُرُمٌ وَمَن
قَتَلَهُ مِنكُم مُّتَعَمِّدًا فَجَزَاء مِّثْلُ مَا قَتَلَ مِنَ النَّعَمِ
يَحْكُمُ بِهِ ذَوَا عَدْلٍ مِّنكُمْ هَدْيًا بَالِغَ الْكَعْبَةِ أَوْ
كَفَّارَةٌ طَعَامُ مَسَاكِينَ أَو عَدْلُ ذَلِكَ صِيَامًا لِّيَذُوقَ
وَبَالَ أَمْرِهِ عَفَا اللّهُ عَمَّا سَلَف وَمَنْ عَادَ فَيَنتَقِمُ
اللّهُ مِنْهُ وَاللّهُ عَزِيزٌ ذُو انْتِقَامٍ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû
lâ taktulûs sayde ve entum hurum(hurumun) ve men katelehu minkum
muteammiden fe cezâun mislu mâ katele minen neami yahkumu bihî zevâ
adlin minkum hedyen bâligal ka’beti ev keffâratun taâmu mesâkîne ev adlu
zâlike siyâmen li yezûka vebâle emrihî afâllâhu amma selef(selefe) ve
men âde fe yentakimullâhu minhu vallâhu azîzun zûntikâm
Adam öldürme diyeti olarak oruç tutmak
Nisa
4./ 92 - Bir mü'minin bir mü'mini öldürmesi olacak şey değildir. Ancak
yanlışlıkla olması başka. Kim bir mü'mini yanlışlıkla öldürürse, bir
mü'min köleyi azad etmesi ve bağışlamadıkları sürece ailesine diyet
ödemesi gerekir. (Öldürülen kimse) mü'min olur ve düşmanınız olan bir
topluluktan bulunursa, mü'min bir köle azad etmek gerekir. Eğer sizinle
kendileri arasında antlaşma bulunan bir topluluktan ise ailesine
verilecek bir diyet ve mü'min bir köle azad etmek gerekir. Bunlara imkân
bulamayanın, Allah tarafından tövbesinin kabulü için iki ay ard arda
oruç tutması gerekir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet
sahibidir.
Nisa 4/93 Kim bir mü'mini kasıtlı olarak (taammüden)
öldürürse cezası, içinde ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona
gazaplanmış, onu lanetlemiş ve ona büyük bir azab hazırlamıştır.
وَمَن
يَقْتُلْ مُؤْمِنًا مُّتَعَمِّدًا فَجَزَآؤُهُ جَهَنَّمُ خَالِدًا فِيهَا
وَغَضِبَ اللّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَابًا عَظِيمًا
Ve men yaktul mu’minen muteammiden fe cezâuhu cehennemu hâliden fîhâ ve gadıballâhu aleyhi ve leanehu ve eadde lehu azâben azîmâ
Yemin keffareti olarak oruç tutma
Maide
5/89 Allah sizi, yeminlerinizdeki 'rastgele söylemelerinizden, boş
sözlerden' dolayı sorumlu tutmaz, ancak yeminlerinizle bağladığınız
sözlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Onun (yeminin) keffareti,
ailenizdekilere yedirdiklerinizin ortalamasından on yoksulu doyurmak ya
da onları giydirmek veya bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaktır. (Bunlara
imkan) Bulamayan (için) üç gün oruç (vardır.) Bu, yemin ettiğinizde
(bozduğunuz) yeminlerinizin keffaretidir. Yeminlerinizi koruyunuz.
Allah, size ayetlerini böyle açıklar, umulur ki şükredersiniz.
لاَ
يُؤَاخِذُكُمُ اللّهُ بِاللَّغْوِ فِي أَيْمَانِكُمْ وَلَكِن يُؤَاخِذُكُم
بِمَا عَقَّدتُّمُ الأَيْمَانَ فَكَفَّارَتُهُ إِطْعَامُ عَشَرَةِ
مَسَاكِينَ مِنْ أَوْسَطِ مَا تُطْعِمُونَ أَهْلِيكُمْ أَوْ كِسْوَتُهُمْ
أَوْ تَحْرِيرُ رَقَبَةٍ فَمَن لَّمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلاَثَةِ أَيَّامٍ
ذَلِكَ كَفَّارَةُ أَيْمَانِكُمْ إِذَا حَلَفْتُمْ وَاحْفَظُواْ
أَيْمَانَكُمْ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ
تَشْكُرُونَ
Lâ yuâhizukumullâhu bil lagvi fî eymânikum ve lâkin
yuâhizukum bimâ akkadtumul eymân(eymâne), fe keffâratuhu it’âmu aşerati
mesâkîne min evsatı mâ tut’ımûne ehlîkum ev kisvetuhum ev tahrîru
rakabeh(rakabetin) fe men lem yecid fe sıyâmu selâseti eyyâm(eyyâmin)
zâlike keffâratu eymânikum izâ haleftum vahfezû eymânekum kezâlike
yubeyyinullâhu lekum âyâtihi leallekum teşkurûn
Eski arap
cahiliye zıhar, bir erkeğin eşine “Artık senin sırtın bana annemin
sırtı gibidir” diyerek onu kendisine haram kılması geleneği vardı bu
geleneğe göre erkekler kadınları suistimal ediyordu bu sözü
kullandıklarında kadını boşmamış oluyor kendisi başka kadınl Bunun
bizdeki karşılığı “Anam avradım olsun” çirkin ve cahilce lafıdır.
Fakat
kefareti gerektiren büyük günah işlemiş olur. Kefaretini ödemedikçe
hanımı ile cinsi ilişki kuramaz. Kurarsa haram işlemiş olur.
Mücadele
58/ 3 Kadınlarına "zıhar"da bulunanlar, sonra söylediklerinden geri
dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne
kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah,
yaptıklarınızı haber alandır.
وَالَّذِينَ يُظَاهِرُونَ مِن
نِّسَائِهِمْ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا قَالُوا فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مِّن
قَبْلِ أَن يَتَمَاسَّا ذَلِكُمْ تُوعَظُونَ بِهِ وَاللَّهُ بِمَا
تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ
Velleziyne yuzahirune min nisaihim summe ye´udune
lima kalu fetahriyru rekabetin min kabli en yetemassa zalikum tu´azune
bihi vallahu bima ta´melune habiyrun.
Mücadele 58/ 4 Ancak buna
imkanı olmayan, (bunun yerine,) birbirlerine yeniden dokunmadan önce
peşpeşe iki ay oruç tutacak ve buna gücü yetmeyen altmış yoksulu
doyuracak. Bu, Allah´a ve Elçisi´ne inancınızı isbat etmeniz için
(gerekli)dir. Bunlar Allah´ın koyduğu sınırlardır ve hakikati inkar
edenleri (öteki dünyada) şiddetli bir azap beklemektedir.
فَمَن لَّمْ
يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ مِن قَبْلِ أَن يَتَمَاسَّا
فَمَن لَّمْ يَسْتَطِعْ فَإِطْعَامُ سِتِّينَ مِسْكِينًا ذَلِكَ
لِتُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ
وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Femen lem yecid fesiyamu şehreyni
mutetabi´ayni min kabli en yetemassa femen lem yestetı´ feıt´amu
sittiyne miskiynen zalike litu´minu billahi ve resulihi ve tilke
hududullahi ve lilkafiriyne ´azabun eliymun.
Iki ay oruç tutma keffareti adam öldürme diyeti ve zıhar yemini keffareti ile ilgilidir
----------------------------------------
Ramazan’la
ilgili oruç, Bakara 183-187. ayetlerinde etraflıca tarif edilmiştir. 1
Yeme 2 İçme 3 Cinsel ilişkiye girme,dışında Kan vermenin, kusmanın,
küfretmenin, kavga etmenin orucu bozduğu şeklindeki izahlar uydurmadır.
Bakara
2/187 Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar,
sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin,
nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve
sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için
yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten
ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın.
Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza)
yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın.
İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.
أُحِلَّ
لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَآئِكُمْ هُنَّ لِبَاسٌ
لَّكُمْ وَأَنتُمْ لِبَاسٌ لَّهُنَّ عَلِمَ اللّهُ أَنَّكُمْ كُنتُمْ
تَخْتانُونَ أَنفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنكُمْ فَالآنَ
بَاشِرُوهُنَّ وَابْتَغُواْ مَا كَتَبَ اللّهُ لَكُمْ وَكُلُواْ
وَاشْرَبُواْ حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الأَبْيَضُ مِنَ
الْخَيْطِ الأَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ثُمَّ أَتِمُّواْ الصِّيَامَ إِلَى
الَّليْلِ وَلاَ تُبَاشِرُوهُنَّ وَأَنتُمْ عَاكِفُونَ فِي الْمَسَاجِدِ
تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ فَلاَ تَقْرَبُوهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ
آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
Uhılle lekum leyletes
sıyâmir refesu ilâ nisâikum hunne libâsun lekum ve entum libâsun
lehun(lehunne) alîmallâhu ennekum kuntum tahtânûne enfusekum fe tâbe
aleykum ve afâ ankum, fel âne bâşirûhunne vebtegû mâ keteballâhu lekum,
ve kulû veşrabû hattâ yetebeyyene lekumul haytul ebyadu minel haytıl
esvedi minel fecri, summe etimmus sıyâme ilel leyli, ve lâ tubâşirûhunne
ve entum âkifûne fîl mesâcid(mesâcidi), tilke hudûdullâhi fe lâ
takrabûhâ kezâlike yubeyyinullâhu âyâtihî lin nâsi leallehum
yettekûn(yettekûne).
------------------------------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder