26 Eylül 2016 Pazartesi

KUR'AN'DA İSTİAZE İLÂHİ EMİR (SIĞIN ) KAVRAMI 1.BÖLÜM


İstiâze sözlükte kelime anlamı Kur'an-ı Kerim'de İstiâze kelimesi sığınma kavramını detaylı şekilde açıklamaktadır.Bu kelimenin arapçada aynı kökten türeyen Avz, meaz, ıyaz, istiâze, bir fenalıktan korunmak için başkasına sığınarak, himayesini istemektir Bu kelimeler a-sığınana âiz veya müsteiz b-sığınılana müsteâzünbih; c-kaçılan fenalığa münteâzünminh d-sığınış tarzına, vesilesine avze sığındırıp koruyana muîz,korunana muâz denilir. Yani hıfz ve himayesini istiyerek sığınır korunurum.
Sığınma fiili yapışmak sarılmak anlamlarında bulunmaktadır.
 
Kur’ân-ı Kerîm’de istiâze :Allah lafzı ile yedi, rab ile sekiz, rahmân ismi ve cin kelimesiyle birer defa olmak üzere on yedi âyette geçmektedir. 


İstiaze luğatte : Azdıran zarar ve tehlike arzeden amel ve güçlerden Allah’a ve O’nun dinine iltica ve hicret etmek, sığınmak anlamındadır.Halk arasında Eûzü çekmek olarak ,kullanılan bu tabir, "Eûzü billâhi mine'şşeytâni'r racim" İlâhi rahmetten kovulmuş O şeytanın şerlerinden Allah-ü Tealâ’nın ilahi sığın emri, bütün müminler içindir.Sığınma mümin için manevî bir zırh ve kalkan konumundadır. Mümin Allah’a sığınmakla zayıf ve korunmaya muhtaç olduğunu itiraf etmekte ve Allah Teâlâ’nın sonsuz güç ve kudretine sığınmaktadır

Kur'an okuduğunuz zaman sığın emri 

 
Şeytan, Kur’an okuyan kişiyi, Kalbine vesvese sokarak ,Kur’an’ı anlamaya yönelik ,asıl gayeye götüren , hedefi şaşırmak ve onunla amel etmekten vazgeçirmek için var gücüyle uğraşır.Allah'a sığınarak mücadele etmek demektir 


Nahl 16/ 98 Kur'an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın!
فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
Fe izâ kare’tel kur’âne festeız billâhi mineş şeytânir racîm(racîmi).



ALLAH :Has ismidir.Allah'tan başka hiç bir şeyde kullanılmaz. Varlığı kendinden, hiçbir şeye bağlı olmayan.Var olmak için bir başka bir şeye muhtac olmayan,Tüm ,güzelliklerin mükemmeliklerin,   tüm hamd senaların,tek sahibi. Tüm noksanlıklardan uzak olan,Allah ismi azamı dışındaki esmaül hüsnalarının hepsi  Allah ismini tanıtan sıfatlarıdır

Şeytan  kelime anlamı Sözlükte uzaklaşmak, haktan ve hayırdan ayrılmak muhalefet etmek  anlamındaki شطن  ş-t-n = “şatan” kelimesinden gelmiştir. Bu kelimenin  شيط  ş-y-t  türevi  ise  öfkesinden yanıp tutuşmak manası ise beğenmemek hayırdan  ve  rahmetten uzaklaşmış yanıp helâke mâruz kalmış varlık demektir .çoğulu şeyatin kelimesi şeytanlar şeklinle kullanılmaktadır.

Racim :, zann ve zanna dayalı , aslı astarı olmayan Karanlığa taş atmak yani Bilmediği şey (gayb) hakkında atıp tutmak ,taşlanmış, lânetlenmiş kovulmuş sövülmüş.Racim” sözcüğünün mastarı “recm” olup, bu sözcüğün ilk anlamı; öldürmek” demektir. Arapların öldürecekleri kimseyi taşlamak suretiyle öldürmeleri, öldürecekleri kimse ta ki ölene kadar taş atmalarıdır. Sonradan her öldürme işine “recm” denilir Kur’an’da yeri olmamasına rağmen zina suçlularına verilen cezanın adı da buradan gelir.İnsanı manen yaşayan ölüye cevirmesi katil şeytan

Şeytan ın, Âdem e secde etme emrinin verilişinden önceki ismi
Azazil Azazil (veya Azazel)dir. Arapça karşılığı Hâris'tir.“bekçi” anlamına geliyordu İslâm kaynaklarında anlatıldığına göre Allah, meleklere, Âdem'e secde etmelerini emrettiğinde Azazil, “Ateşten yaratılan birisi yani ölümsüz bir varlık, çamurdan yaratılan birine yani ölümlü birine niçin secde edecekmiş? gibi bir itiraz ileri sürerek, bu secde emrini yerine getirmedi. Bunun üzerine Allah, Azazil’i cennetten kovdu ve ismini de İblis’e çevirdi

Yahudi, Hıristiyan ve Muhammedi Literatürde Allah ın Huzurundan Kovulmuş Melekler isimli eserinde İbn Abbas’tan nakline göre o, iyi mevkide bir melek olarak, bir zamanlar cennetin hazinedarı idi. Belki de bu görevinden dolayı kendisine aynı zamanda Hâris deniliyordu. Hâris, Arapça’da “bekçi” anlamına geliyordu Iblis’i şöyle tanıtmıştır: Allah'ın huzurundan kovulmadan önce ona (Iblis’e) Azazel deniliyordu. Âdem yaratıldığında Allah tüm meleklere, Adem’e secde etmelerini emretti. Fakat İblis bunu reddetti

 İblis   ne demektir  :“iblas” kelimesinden türeyip karamsarlık ve umutsuzluğun çokluğundan kaynaklanan üzüntü ve hüzün manasındadır İblis, itaatsizlik nedeniyle Yüce Allah’ın huzurundan  kovulan özel bir şeytanın ismidir. Şeytan ise cin, insan ve hatta hayvanlardan olan şeytanları kapsayan asi ve baş kaldıran varlık anlamında genel ismidir


Kur’an’ı okumak,anlamak ,yaşamak başlıbaşına önemli bir ibadettir. 


Karanlıklardan aydınlığa çıkartmak için Kur'an'ın muhattab aldığı insandır.Yüce Allah yarattığı tüm insanlığı; şeytanın insanlığı doğru yoldan saptırması ,kötülüğe sevk edici aldatmalarından kendisine sığınanlara hidayete eriştirmek ,kurtuluşa ermeleri için yol göstermektedir.

İsra 17-/ 9 Şüphesiz, bu Kur'an, en doğru yola iletir ve salih amellerde bulunan mü'minlere,onlar için gerçekten büyük bir ecir olduğunu müjde verir.
نَّ هَذَا الْقُرْآنَ يِهْدِي لِلَّتِي هِيَ أَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِنِينَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ أَجْرًا كَبِيرًا
İnne hâzel kur’âne yehdî lilletî hiye akvemu ve yubeşşirul mu’minînellezîne ya’melûnes sâlihâti enne lehum ecren kebîrâ(kebîren). 


Yüce Allah'ın Rab isminin insana eğitici yansıması vardır.

Rab; terbiye eden,eğitici, hükümleri koyan,yeryüzünde yarattığı insanın ve her canlının hayat programını çizmektedir.İnsana öğrenme beyan etme yeteğini geliştirici kulluk programını belirlemektedir.

Alak 96/1 ''Yaratan Rabbin adı ile oku.!''


Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. 

 
Ankebut Süresi 29/45. Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar fahşa'dan ve kötülüklerden alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir.
اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَۖ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَىٰ عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِۗ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُۗ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salât(salâte), innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker, ve le zikrullâhi ekber, vallâhu ya’lemu mâ tasneûn


Kuran şuurla idrak ederek okunmalı.

 
Allah'ın kelamın okunduğu zaman pür dikkat dinlemelidir.Böylece Yüce Allah'ın Rahmeti üzerimize tecelli ettiği zaman; fikirlerimiz, çalışmamız ölçülü ve düzgün olur.


Araf 7/204 Kuran okuduğu zaman susup dinle merhamet edilirsin
وَإِذَا قُرِئَ الْقُرْآنُ فَاسْتَمِعُواْ لَهُ وَأَنصِتُواْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
okunuşu :Ve izâ kuriel kur’ânu festemiû lehu ve ensıtû leallekum turhamûn


Allah'a neden  sığınırız ? Çünkü O, işitendir, bilendir.
 

Yüce Allah yarattığı değerli kıldığı insana kendisini tanıtıyor;Cünki Yüce Allah semi’dir” Alîmdir.Zihninizden geçirdiğiniz sorularınızı duyar, İçinizden sorunuzu düşünürek Kur'an'ı okumaya başlarsanız. O size Kur'an'daki ayetlerin manası ile cevap verir.Cünki O Alîmdir soruyu sözlü yada içinizden geçir,Her ikisini de Allah bilirim demektedir. 

Araf 7/ 200. Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.
وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ إِنَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Ve immâ yenzeganneke mineş şeytâni nezgun festeiz billâh, innehu semîun alîm 


Mineş şeytâni nezgun :Nezg şeytanın Fitlemesi Bir işi bozma girişimi, bozguncu -bozgunculuk yapan faaliyetleri insanların arasını açmak için söz söylemek”içgüdüsel bir gıdık bozgunculuğu gizli yollarla vesvese ile  fıtrata sokmak dürtmek...

Allah’ın emir ve yasaklarını hatırlamak , İstiâze sığınmaktır. 
 
İbadet esnasında ve ilim öğrenirken, yanlış anlamaya, O’nun iniş gayesi dışında bir okumaya sevk edecek her türlü şeytani düşünce, akım ve yaklaşımdan Allah’a şeytan’ın vesveselerinden korunmuş olur.


Araf 7/ 201Takvaya erenler var ya, onlara şeytan tarafından bir vesvese dokunduğunda Allah'ın emir ve yasaklarını hatırlayıp hemen gerçeği görürler
إِنَّ الَّذِينَ اتَّقَواْ إِذَا مَسَّهُمْ طَائِفٌ مِّنَ الشَّيْطَانِ تَذَكَّرُواْ فَإِذَا هُم مُّبْصِرُونَ
İnnellezînettekav izâ messehum tâifun mineş şeytâni tezekkerû fe izâhum mubsırûn.


tâifun mineş şeytâni taifun kelimesi kök anlamı bir şey etrafında dönmek tavaf kelimesinin türevlerinden. Allah'a karşı sorumluluk bilinci ile hareket edenlerin ayagını kaydırmak için her taraftan kusatmaya çalışan
 
Kur'ân'da Allah’a sığın;
isteız kelimesi  bir  emir kalıbıdır.
4 ayette yer alır.
1-Nahl 16/98 Kur'an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın!
فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
Fe izâ kare’tel kur’âne festeız billâhi mineş şeytânir racîm(racîmi).
2-Mü'min 40 / 56 Allah'ın ayetleri üzerinde kendilerine gelen bir delil olmadan tartışanların gönüllerinde,ulaşamayacakları bir büyüklenme vardır. Sen Allah'a sığın. O şüphesiz işitendir, görendir.
إِنَّ الَّذِينَ يُجَادِلُونَ فِي آيَاتِ اللَّهِ بِغَيْرِ سُلْطَانٍ أَتَاهُمْ إِن فِي صُدُورِهِمْ إِلَّا كِبْرٌ مَّا هُم بِبَالِغِيهِ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ
İnnellezîne yucâdilûne fî âyâtillâhi bi gayri sultânin etâhum in fî sudûrihim illâ kibrun mâ hum bi bâligîhi, festeiz billâhi, innehu huves semîul basîr..
3-Fussilet 41/ 36
Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.
وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Ve immâ yenzeganneke mineş şeytâni nezgun festeız billâh,innehu huves semîul alîm
4
-Araf 7/ 200-. Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.
وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّهِ إِنَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Ve immâ yenzeganneke mineş şeytâni nezgun festeiz billâh, innehu semîun alîm


İslâm'dan öncesi ; sığınma'da  çeşitli sapmalar batıl düşünceler vardı.
Cehalet adetlerinden insanlardan bazılarının cinlerden bazı erkeklere sığınması neticesinde kibir ve azgınlıklarının arttığını haber vererek, yaratılanın başka bir yaratılana sığınmasının yanlışlığıdır Bu vadinin şerrinden bu vadinin büyüğüne yahut beyine sığı nırım ''şeklinde istiâzede bulundukları belirtilir.


Cin 72/6 "Bir de şu gerçek var: İnsanlardan bazı adamlar, cinlerden bazı adamlara sığınırlardı Öyle ki, onların azgınlıklarını arttırırlardı.
وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِّنَ الْإِنسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِّنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا
Ve ennehu kâne ricâlun minel insi yeûzûne bi ricâlin minel cinni fe zâdûhum rahekâ


Kur’ân-ı Kerim’de İstiâze kelime kökünden gelen eûzü : sığınırı :

Eûzu اَعُوذُ: Sığınma kişinin kendisini  koruyacak olana iltica etmek  anlamına gelen “اعوذ - e’uzu ile ifade edilmiştir.Bu kelime “عوذ - avz” kökünden türemiştir. Kurân’da bu kökten türevi  “عذت - uztü, يعيذون - yeızune , فاستعذ - festeız” sözcükleri de farklı sahıs zamirleriyle aynı anlama gelmektedir. 

Kur'an'da اَعُوذُ: Sığınma 7 defa geçmektedir.Ben Allah’ın rahmetine ,himâyesine sığınıyorum euzu kendimi Allah’ın lütfuna ve rahmetine adadım demektir Şeytanın vesvese  kışkırtmak gibi çeşitli yollarla saptırmak için yaklaşmaya çalışacaktır.Allah'a sığınarak şeytanın yanımıza yaklaşmasından, onlarla barışık bulunmaktan,etki alanında kalmaktan sığınmayı gönülden istemeliyiz.

Allah elçilerinin sığınması
Kur’ân-ı Kerim’de yer alan istiâze, kavramı Muhammed a.s ümmetiyle sınırlı değildir. Allah'ın izni ile önceki Elçilerde Allah'a Sığınmaları ile inananlara kıssalarıyla örneklik klavuzluk yapmışlardır.Muhammed a.s sığınması;

Müminun Suresi, 23/97-Ve de ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım!
وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ
Ve kul rabbi eûzu bike min hemezâtiş şeyâtîn(şeyâtîni).
Müminun Suresi, 23/ 98-Ve Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.
وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ
Ve eûzu bike rabbi en yahdurûn


Hz. İbrahim’ aleyhisselam'ın sığınması

Teslimiyet ile sığınma  anlamı çok güzel bir örnektir.Buradaki sığınma, Allah’a iman ve O’nun emirlerine teslim olmaktır. 

Bakara 2/131 Rabbi ona: "Teslim ol" dediğinde O"Alemlerin Rabbine teslim oldum" demişti.
إِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُ أَسْلِمْ قَالَ أَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
İz kale lehu rabbühu eslim kale eslemtü li rabbil alemin


Hz. Nuh’un Sığınması;

Tufan hadisesinde Nuh aleyhisselâm sular yükselmeye başladığında, kavmini iman ve hidayete davet etmişti.Oğlu kenan’ı da sürekli uyarmıştı. Bir peygamberlik şefkati ve babalığın verdiği duygu ile , kendisine iman etmeyen oğlu suda boğulmuş ve Rabbine şöyle seslenildiği buyrulmaktadır ;


Hud 11/ 45 Nûh, Rabbine seslenip şöyle dedi: “Rabbim! Şüphesiz oğlum da âilemdendir. Senin va’din elbette gerçektir. Sen de hükmedenlerin en iyi hükmedenisin.”
وَنَادَى نُوحٌ رَّبَّهُ فَقَالَ رَبِّ إِنَّ ابُنِي مِنْ أَهْلِي وَإِنَّ وَعْدَكَ الْحَقُّ وَأَنتَ أَحْكَمُ الْحَاكِمِينَ
Ve nâdâ nûhun rabbehu fe kâle rabbi innebnî min ehlî ve inne va'dekel hakku ve ente ahkemul hâkimîn
Hud 11/ 46 Dedi ki: "Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildir.
Muhakkak ki onun yaptığı salih olmayan bir ameldir. Öyleyse hakkında bir ilmin  olmayan şeyi benden isteme. Gerçekten ben, cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum."
قَالَ يَا نُوحُ إِنَّهُ لَيْسَ مِنْ أَهْلِكَ إِنَّهُ عَمَلٌ غَيْرُ صَالِحٍ فَلاَ تَسْأَلْنِ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنِّي أَعِظُكَ أَن تَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ
Kâle yâ nûhu innehu leyse min ehlike, innehu amelun gayru salih(salihin), fe lâ tes'elni mâ leyse leke bihî ilminnî eızuke en tekûne minel câhilîn
Allah’ın razı olmayacağı ve hakkında bilgimiz olmayan, dinen doğru olmayan, şeyler istenmemelidir.Böyle bir istek içine girmişsekte af dilenmesi gerektiğini öğreniyoruz.


Hud,11/ 47- Dedi ki ;Ey Rabbim! Ben senden hakkında bir ilmim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer beni  bağışlamaz ve  bana acımazsan, ben, hüsrana uğrayanlardan olurum.”
قَالَ رَبِّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَسْأَلَكَ مَا لَيْسَ لِي بِهِ عِلْمٌ وَإِلاَّ تَغْفِرْ لِي وَتَرْحَمْنِي أَكُن مِّنَ الْخَاسِرِينَ
Kâle rabbi innî eûzu bike en es'eleke mâ leyse lî bihî ilm(ilmun), ve illâ tagfirlî ve terhamnî ekun minel hâsirîn(hâsirîne).

Hz. Musa’nın Sığınması:


Firavn, Hz. Musa’ öldürmek O’nu öldürmek istediğini ilan etmişti
Mü'min 40/26 Firavun dedi ki: “Bırakın beni, Mûsâ’yı öldüreyim.Faydası olacaksa Rabbini yardıma çağırsın! Çünkü ben onun, dininizi değiştireceğinden, yahut yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağından korkuyorum.”
وَقَالَ فِرْعَوْنُ ذَرُونِي أَقْتُلْ مُوسَى وَلْيَدْعُ رَبَّهُ إِنِّي أَخَافُ أَن يُبَدِّلَ دِينَكُمْ أَوْ أَن يُظْهِرَ فِي الْأَرْضِ الْفَسَادَ
Ve kâle fir’avnu zerûnî aktul mûsâ velyed’u velyed’u rabbehu, innî ehâfu en yubeddile dînekum ev en yuzhire fîl ardıl fesâd

Tüm dünya kendisine düşman bile olsa, o,hepsinin Rabbi Allah’a sığınacaktır.
Hz Musa .a.s Firavn’dan gelebilecek düşmanlıktan Allah’a sığınması ; Elçide' olsa Allah’ın izni yardımı olmadan ,bir kötülüğü önlemeye gücünün yetmeyeceğini hatırlatılmaktadır.
1-Sığınırım innî üztü bi Rabbi-benim ve sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığındım


 Mü'min 40/27 Ve Hz. Musa dedi ki: "Muhakkak ki ben, hesap gününe inanmayan, kibirlenenlerin hepsinden, senin de Rabbin olan Rabbime sığındım."
وَقَالَ مُوسَى إِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُم مِّن كُلِّ مُتَكَبِّرٍ لَّا يُؤْمِنُ بِيَوْمِ الْحِسَابِ
Ve kâle mûsâ innî uztu bi rabbî ve rabbikum min kulli mutekebbirin lâ yu’minu bi yevmil hisâb


 Benim de, sizin de Rabbiniz olan Allah’la korunuyorum

 Duhan 44/ 19 Allah'a karşı büyüklük taslamayın . Çünkü ben size apaçık bir sultan /delil ile geliyorum
.وَأَنْ لَّا تَعْلُوا عَلَى اللَّهِ إِنِّي آتِيكُم بِسُلْطَانٍ مُّبِين
Ve en lâ ta’lû alâllâhi, innî âtîkum bi sultânin mubîn
Duhan 44/ 20 Muhakki Ben, beni taşlamanızdan dolayı benim de ve sizin Rabbiniz olan Allah'a sığındım.”
وَإِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ أَن تَرْجُمُونِ
Ve innî uztu bi rabbî ve rabbikum en tercumûni.
Duhan 44/ 21 Eğer bana inanmıyorsanız, hiç olmazsa yanımdan uzaklaşınız.
وَإِنْ لَّمْ تُؤْمِنُوا لِي فَاعْتَزِلُونِ
Ve in lem tu’minû lî fa’tezilûni.


2-Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım
Kur’an-ı Kerim,cahiliye kavramını İslam karşıtı tasavvurlar için kullanır. Ahlakta, adet ve geleneklerde, ailede hüküm vermede cahiliyet söz konusudur.Cahil insan yaradılış gayesinden habersizdir.İçinde bulunduğu cehaleti karanlık, taklit, illet, zillet ve ölümdür.Bu bakımdan cahil zelildir, ruhu karanlıktır ve yürüyen ölüdür.


Bakara 2/67 Hani Musa kavmine: "Allah, muhakkak sizin bir sığır kesmenizi emrediyor" demişti. "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler.O'da "Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım" dedi.
وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تَذْبَحُواْ بَقَرَةً قَالُواْ أَتَتَّخِذُنَا هُزُواً قَالَ أَعُوذُ بِاللّهِ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ
Ve iz kâle mûsâ li kavmihî innallâhe ye’murukum en tezbehû bakarah(bakaraten), kâlû e tettehızunâ huzuvâ, kâle eûzu billâhi en ekûne minel câhilîn(câhilîne).


Hz Yusufun sığınması Hz.Yusuf’a kral'ın hanımı bir takım isteklerde bulunur.Bu istek karşısın- da Hz.Yusuf, Allah’a sığınarak korunmasını istemiştir. Allah'ın seçkin kullarından peygamberler de insandır.Takvaya erenlerinde bu tür hadiseler de arzu ve isteklerle karşılaşılınca yanlışlıklara düşmemek ,teslimiyet içinde Yüce Allah'a sığınmakla korununlar.

Yusuf 12/ 24
Andolsun kadın onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin  kesin kanıt burhanını görmeseydi- o da Yusuf da onu arzulamıştı. Böylelikle biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için ona delil gönderdik. Çünkü o, muhlis kullarımızdandı.
وَلَقَدْ هَمَّتْ بِهِ وَهَمَّ بِهَا لَوْلا أَن رَّأَى بُرْهَانَ رَبِّهِ كَذَلِكَ لِنَصْرِفَ عَنْهُ السُّوءَ وَالْفَحْشَاء إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُخْلَصِينَ
Ve lekad hemmet bihî ve hemme bihâ, lev lâ en raâ burhâne rabbihi, kezâlike li nasrife anhus sûe vel fahşâe, innehu min ibâdinâl muhlesîn

Yusuf 12/ 33 Yusuf Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir. Kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan, onlara  eğilim gösterir, böylece cahillerden olurum."
قَالَ رَبِّ السِّجْنُ أَحَبُّ إِلَيَّ مِمَّا يَدْعُونَنِي إِلَيْهِ وَإِلاَّ تَصْرِفْ عَنِّي كَيْدَهُنَّ أَصْبُ إِلَيْهِنَّ وَأَكُن مِّنَ الْجَاهِلِينَ
Kâle rabbis sicnu ehabbu ileyye mimmâ yed’ûnenî ileyhi, ve illâ tasrif annî keydehunne asbu ileyhinne ve ekun minel câhilîn


Hz. Meryem
  ve  Annesinin Sığınması
İstiâzeye çarpıcı bir örnek Hz. Meryem’in annesinin duasında görülür. Hz. Meryem dünyaya gelince annesi,daha işin başında kızının gelece- ğini Allah’a emanet etmektedir. uîzuhâ bike Sığındırıyorum anlamında kullanımı ;
Ali imran 3/36 Derken Onu doğurunca, “Rabbim!” dedi, “Onu kız doğurdum.” -Halbuki Allah, onun ne doğurduğunu daha iyi bilir- “Erkek ise dişi gibi değildir Hem.ben onu Meryem olarak isimlendirdim. Onu ve zürriyetini de taşlanmış şeytandan senin korumana Sığındırıyorum
فَلَمَّا وَضَعَتْهَا قَالَتْ رَبِّ إِنِّي وَضَعْتُهَا أُنثَى وَاللّهُ أَعْلَمُ بِمَا وَضَعَتْ وَلَيْسَ الذَّكَرُ كَالأُنثَى وَإِنِّي سَمَّيْتُهَا مَرْيَمَ وِإِنِّي أُعِيذُهَا بِكَ وَذُرِّيَّتَهَا مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
Fe lemmâ vadaathâ kâlet rabbi innî vada’tuhâ unsâ vallâhu a’lemu bi mâ vadaat ve leysez zekeru kel unsâ, ve innî semmeytuhâ meryeme ve innî uîzuhâ bike ve zurriyyetehâ mineş şeytânir racîm(racîmi).


Hz Meryem Sığınması :sığınan, kendisinden sığınılan ve kendisine sığınılan

 
Takvalı bir kişi, asla günah işlemeyen kişi değildir. Hz. Meryem’in bulunduğu yerde başka bir kimse olmadığı için karşısındakinin de görünümünden dolayı onun bir melek olduğunu anlayamadığından, takvanın gereği olarak Allah’a sığınmış ve muhatabına da Allah’tan korkmanın gerekliliğini hatırlatmıştır. Ayetin bağlamından anlaşıldığı kadarıyla, Cebrail Hz. Meryem’den izin istemeksizin onun yanına gelmiş ve ona dünyaya getireceği çocuktan söz etmeye başlamıştır. Hz. Meryem endişeye kapılmış ve imanının, takvanın gereği olarak Rahman olan  Allah’a sığınmıştır.


 Meryem 19/18 :Dedi ki: 'Ben senden Rahman'a sığınırım.Eğer takva sahibi isen.
قَالَتْ إِنِّي أَعُوذُ بِالرَّحْمَن مِنكَ إِن كُنتَ تَقِيًّا
Kâlet innî eûzu bir rahmâni minke in kunte takıyyâ(takıyyen).


Maâzallâh İstiaze kelimelerinden Allah’a sığınma ve ondan yardım isteme 2.Ayette geçer.Meâzallâh Yani ''Allah’a sığınırım''. diyerek duygu, düşünce ve meyillerini, her şeyin sahibinin korumasına havale eder. İşte bu teslimiyet ve sığınma, ilâhî imdat ziline basmak demektir.

Yusuf 12/ 23 Bulunduğu evin kadını, ısrarla ondan yararlanmak istedi. Bütün kapıları kapadı.“Haydi, gel” dedi.O,şöyle dedi: Maâza allâhi “(Allah’a sığınırım). O benim Rabbimdir. Bana iyi bir makam verdi. Muhakkak ki; zalimler felâha kurtuluşa ermezler.”dedi.
وَرَاوَدَتْهُ الَّتِي هُوَ فِي بَيْتِهَا عَن نَّفْسِهِ وَغَلَّقَتِ الأَبْوَابَ وَقَالَتْ هَيْتَ لَكَ قَالَ مَعَاذَ اللّهِ إِنَّهُ رَبِّي أَحْسَنَ مَثْوَايَ إِنَّهُ لاَ يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ
Ve râvedethulletî huve fî beytihâ an nefsihî ve gallekatil ebvâbe ve kâlet heyte leke, kâle maâzallâhi innehu rabbî ahsene mesvây, innehu lâ yuflihuz zâlimûn
Allah’a sığınırım!
maâzallâhi
Malımızı kimde bulmuşsak onu alırız. Yoksa yanlış yapmış oluruz.suçsuz bir insanı cezalandırmaktan Allah'a sığınmak
Yusuf 12 / 79 Yusuf dedi ki “Allah’a sığınırım! Malımızı kimde bulmuşsak onu alırız. Yoksa yanlış yapmış oluruz.”
قَالَ مَعَاذَ اللّهِ أَن نَّأْخُذَ إِلاَّ مَن وَجَدْنَا مَتَاعَنَا عِندَهُ إِنَّآ إِذًا لَّظَالِمُونَ
Kâle maâzallâhi en ne’huze illâ men vecednâ metâanâ indehû innâ izen le zâlimûn


İstiâze kelimesini ''Asama bi'' Sarılmak , Allah'a sımsıkı sarılan anlamında
Nisa 4/146 Ancak tevbe edenler, kendilerini düzelten, Allah'a sımsıkı sarılan ve dinini sadece Allah’a has kılanlar başka. Onlar, inanıp güvenenlerle beraberdirler. Allah, inanıp güvenenlere büyük bir ödül verecektir.
إِلاَّ الَّذِينَ تَابُواْ وَأَصْلَحُواْ وَاعْتَصَمُواْ بِاللّهِ وَأَخْلَصُواْ دِينَهُمْ لِلّهِ فَأُوْلَئِكَ مَعَ الْمُؤْمِنِينَ وَسَوْفَ يُؤْتِ اللّهُ الْمُؤْمِنِينَ أَجْرًا عَظِيمًا
İllâllezîne tâbû ve aslehû va’tesamû billâhi ve ahlesû dînehum lillâhi fe ulâike meal mu’minîn Ve sevfe yu’tillâhul mu’minîne ecran azîmâ


Nisa 4/176  İşte Allah'a iman edenler ve O'na sarılanlar, onları kendisinden olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve onları Kendisine varan dosdoğru bir yola yöneltip iletecektir.
فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُواْ بِاللّهِ وَاعْتَصَمُواْ بِهِ فَسَيُدْخِلُهُمْ فِي رَحْمَةٍ مِّنْهُ وَفَضْلٍ وَيَهْدِيهِمْ إِلَيْهِ صِرَاطًا مُّسْتَقِيمًا
Fe emmâllezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ


İstiaze de  başka bir kelime de ''istemseke bi ''Yapışmak siğasıdır
Bakara 2/256 Dinde zorlama ve baskı yoktur. Şüphesiz, doğruluk rüşd sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir.
لاَ إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَد تَّبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِن بِاللّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىَ لاَ انفِصَامَ لَهَا وَاللّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
La ikrahe fid dini kad tebeyyener ruşdü minel ğayy* fe mey yekfür bit tağuti ve yü´mim billahi fe kadistemseke bil urvetil vüska lenfisame leha* vallahü semıun alım


2 yorum:

  1. Allah razı olsunnn, emeğinize sağlıkk

    YanıtlaSil
  2. Hepimizden tüm kardeşlerimizden ve senden de razı olsun nilüfercim canım kızım

    YanıtlaSil