28 Haziran 2016 Salı
1-Ramazan Ayı ve Hikmetleri
Ramazan Ayı Fırsatları
1.Hikmet Kur'an'ın Klavuzluğu ile karanlıklardan vahiy aydınlığına kavuşturur.
İnsanlığın İlahi seslenişi Son peygamberle bir kez daha buluşması İnsanlığın Rehbersiz ve sahipsiz olmadığı gösterilen vahiyle desteklenmesi.Ramazan ayına tekrar şahit olabilmek Kuran'la insanlığın buluştuğu klavuzluğun kıymetini daha iyi anlamak için bir fırsat daha yakalamış olabilmek .
Bakara 2/185 Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola hidayete ulaştırmasına karşılık Allah'ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz.
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Şehru ramadânellezî unzile fîhil kur’ânu huden lin nâsi ve beyyinâtin minel hudâ vel furkân(furkâni), fe men şehide minkumuş şehra fel yesumh(yesumhu), ve men kâne marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) yurîdullâhu bikumul yusra ve lâ yurîdu bikumul usra, ve li tukmilûl iddete ve li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum ve leallekum teşkurûn(teşkurûne).
Bu ay ömre bedel Allah'a adanmışlığı öğreten kıymeti değeri vahiyle bütünleşmemiş bir ömrü kuran'la buluşturmasıdır.Vahiy hayatı bereketlendirmesidir aksi takdirde ;Vahiyden yoksun olmak demektir Elçinin şikayetine uğramış Allah adanmamış oluruz
FURKAN 25 /30 Elçi de: "Ya Rabbi, kavmim, bu Kur'an'ı terk edilmiş bıraktılar" demiştir.
وَقَالَ الرَّسُولُ يَا رَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَٰذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًا
Ve kâler resûlu yâ rabbi inne kavmîttehazû hâzel kur’âne mehcûrâ(mehcûran).
Kur'an'ı hayatına indirenler onun anlamlarıyla ve vaad ettikleriyle buluşacaktır
Maide 6/ 83 Ve Resûl'e indirileni işittikleri zaman, hak olduğunu öğrendiklerinden dolayı onların gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. “Rabb'imiz, biz îmân ettik , artık bizi şâhitlerle beraber yaz...” derler
وَإِذَا سَمِعُواْ مَا أُنزِلَ إِلَى الرَّسُولِ تَرَى أَعْيُنَهُمْ تَفِيضُ مِنَ الدَّمْعِ مِمَّا عَرَفُواْ مِنَ الْحَقِّ يَقُولُونَ رَبَّنَا آمَنَّا فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ
Ve izâ semiû mâ unzile ilâr resûli terâ a’yunehum tefîdu mined dem’ı mimmâ arafû minel hakk(hakkı), yekûlûne rabbenâ âmennâ fektubnâ meaş şâhidîn(şâhidîne).
Maide 6/ 84 Rabbimizin bizi iyiler arasına katmasını beklerken Allah’a ve bize gelen bu gerçeğe biz neden güvenmeyelim
وَمَا لَنَا لاَ نُؤْمِنُ بِاللّهِ وَمَا جَاءنَا مِنَ الْحَقِّ وَنَطْمَعُ أَن يُدْخِلَنَا رَبَّنَا مَعَ الْقَوْمِ الصَّالِحِينَ
Ve mâ lenâ lâ nu’minu billâhi ve mâ câenâ minel hakkı ve natmeu en yudhılenâ rabbunâ meal kavmis sâlihîn
İsra 17/106 Ve Kur’ân’ı, Biz onu insanlara ağır ağır öğrenip öğretesin diye parça parça ayırdık ve Biz onu indirdikçe indirdik!
وَقُرْآناً فَرَقْنَاهُ لِتَقْرَأَهُ عَلَى النَّاسِ عَلَى مُكْثٍ وَنَزَّلْنَاهُ تَنزيلاً
Ve kur’ânen faraknâhu li takreehu alen nâsi alâ muksin ve nezzelnâhu tenzîlâ(tenzîlen).
Yeterki öğütlere kulak verelim merhamet edinelim
Araf 7 /204 Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki, size merhamet edilsin
وَإِذَا قُرِئَ الْقُرْآنُ فَاسْتَمِعُواْ لَهُ وَأَنصِتُواْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُون
Ve izâ kuriel kur’ânu festemiû lehu ve ensıtû leallekum turhamûn(turhamûne).
Kuran'la hayat karanlıklar aydınlığa dönüşür
Taha 20/2 Biz bu Kur'an'ı sana, zahmet çekesin, bedbaht olasın diye indirmedik;
مَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَى
Mâ enzelnâ aleykel kur’âne li teşkâ.
Taha 20/3 Saygıyla ürperene bir hatırlatma/düşündürme/öğüt verme olsun diye indirdik
إِلَّا تَذْكِرَةً لِّمَن يَخْشَى
İllâ tezkireten li men yahşâ.
2.Hikmeti Takvalı olunabilme kazandırır
Takva korunmak anlamı ile Oruç Savm/Sıyam' kelimesi: kendini tutmak yani haramlardan ,şirkten, Allah'ın yasakladığı emirlere uyarak orucla birlikte takvanın ruhu ortaya çıkma fırsatı kendini tutma orucun hedefine ulaşma fırsatı kazandırır
Bakara 2/183 Ey iman edenler ! Oruç, sizden öncekilerin üzerine yazıldığı (farz kılındığı) gibi sizin üzerinize de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki böylece siz takva sahibi olursunuz.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû kutibe aleykumus sıyâmu kemâ kutibe alellezîne min kablikum leallekum tettekûn(tettekûne).
Orucun farz olması ile başlayan bu ayetlerin sonunda ki ayette oruç ve takva ilişkisinde Allah'ın sınırları açıklayan ayetlerini sakınıp korunalım diye ayetleri özümseyerek yaşamakla mümkündür.
Allah'a karşı sorumluluk ahlak bilinci kazandırır
Bakara 2/187 Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.
أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَآئِكُمْ هُنَّ لِبَاسٌ لَّكُمْ وَأَنتُمْ لِبَاسٌ لَّهُنَّ عَلِمَ اللّهُ أَنَّكُمْ كُنتُمْ تَخْتانُونَ أَنفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنكُمْ فَالآنَ بَاشِرُوهُنَّ وَابْتَغُواْ مَا كَتَبَ اللّهُ لَكُمْ وَكُلُواْ وَاشْرَبُواْ حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الأَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ثُمَّ أَتِمُّواْ الصِّيَامَ إِلَى الَّليْلِ وَلاَ تُبَاشِرُوهُنَّ وَأَنتُمْ عَاكِفُونَ فِي الْمَسَاجِدِ تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ فَلاَ تَقْرَبُوهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
Uhılle lekum leyletes sıyâmir refesu ilâ nisâikum hunne libâsun lekum ve entum libâsun lehun(lehunne) alîmallâhu ennekum kuntum tahtânûne enfusekum fe tâbe aleykum ve afâ ankum, fel âne bâşirûhunne vebtegû mâ keteballâhu lekum, ve kulû veşrabû hattâ yetebeyyene lekumul haytul ebyadu minel haytıl esvedi minel fecri, summe etimmus sıyâme ilel leyli, ve lâ tubâşirûhunne ve entum âkifûne fîl mesâcid(mesâcidi), tilke hudûdullâhi fe lâ takrabûhâ kezâlike yubeyyinullâhu âyâtihî lin nâsi leallehum yettekûn(yettekûne).
3.Hikmeti Ramazan ayı Şükretme fırsatı
Oruç, bir şükürdür. Yüce Allah'ın verdiği nimetlere, gösterdiği doğru yola ve sağladığı kolaylıklara karşılık, O'na şükretmektir., Sevgili Peygamberimiz, “Her şeyin bir zekâtı vardır, bedenin zekâtı da oruçtur”(İbni Mâce, Sıyam: 44) buyurarak, her nimetin söz ve fiille yapılan bir şükrü, bir zekatı olduğuna işaret etmişlerdir
Bakara 2/185 Ramazan ayı... İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kur'an onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Allah'ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz.
Allah'ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz.
Acizliğini fark etmek ömrümüzde bir ramazana daha ulaşarak şükredersiniz bu fırsat varken Allah şükrümüzün ifade edelim diye ramazan ayı nimetiyle bir adım daha atmış oluruz
Allah'a karşı en önemli ibadet hamd ve şükretmektir Allah'a karşı işlediğimiz kebdimizi nankörlük hastalığından kurtarıp Şükretme bilinci aşılar.sadece bir ay değil ömrümüze yayacak şuuru kazanırız
Zümer 39/ 66Hayır, artık (yalnızca) Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol."
بَلِ اللَّهَ فَاعْبُدْ وَكُن مِّنْ الشَّاكِرِينَ
Belillâhe fa’bud ve kun mineş şâkirîn(şâkirîne).
Allah'a Layıkıyla şükredemeyenler
Yunus 10/60 A llah hakkında yalan uydurup iftira edenlerin kıyamet günü zanları nedir? Şüphesiz Allah, insanlara karşı büyük ihsan (fazl) sahibidir, ancak onların çoğu şükretmezler.
وَمَا ظَنُّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللّهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لاَ يَشْكُرُونَ
Ve mâ zannullezîne yefterûne alâllâhil kezibe yevmel kıyâmeti, innallâhe le zû fadlın alân nâsi ve lâkinne ekserehum lâ yeşkurûn
Bize verdiği onca nimetleri vereni anmazsak nankörlerden oluruz
Bakara 2/152 Öyle ise beni anın ki, ben de sizi anayım; bana şükredin, nankörlük etmeyin.
فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ
Fezkurûnî ezkurkum veşkurû lî ve lâ tekfurûn(tekfurûni)
Allah'ın hoşnutluğu kazanmak için şükrü fiili ve kalbi olan rızasını kazanır şükretmeyen nankörlük eden ise azabı kazanır
İbrahim 14/ 7 Hem, Rabbiniz size ne buyurmuştu hatırlayın: “Şurası bir gerçek ki, eğer şükrederseniz nimetimi hiç şüphesiz arttırırım; ama eğer nankörlük edecek olursanız, bu takdirde azabım kesinlikle çok çetindir.
وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِن شَكَرْتُمْ لأَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِن كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ
Ve iz teezzene rabbüküm le inn şekertüm le ezidenneküm ve le in kefertüm inne azabı leşedıd
Zümer 39 / 7 Eğer nankörlük edecek olursanız, artık şüphesiz Allah size karşı hiçbir ihtiyacı olmayandır ve O, kulları için inkâra rıza göstermez. Ve eğer şükrederseniz, sizin (yararınız) için ondan razı olur. Hiçbir günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz, böylece yaptıklarınızı size haber verecektir. Şüphesiz O, sinelerin özünde saklı olanı bilendir.
إِن تَكْفُرُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ عَنكُمْ وَلَا يَرْضَى لِعِبَادِهِ الْكُفْرَ وَإِن تَشْكُرُوا يَرْضَهُ لَكُمْ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى ثُمَّ إِلَى رَبِّكُم مَّرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ إِنَّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
İn tekfurû fe innallâhe ganiyyun ankum, ve lâ yerdâ li ıbâdihil kufra, ve in teşkurû yerdahu lekum, ve lâ teziru vâziratun vizra uhrâ, summe ilâ rabbikum merciukum fe yunebbiukum bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne), innehû alîmun bi zâtis sudûr
Nisa 4/147 Eğer şükredici olur ve iman ederseniz, Allah size niçin azap etsin? Allah şükre karşılık verendir; her şeyi bilendir.
مَّا يَفْعَلُ اللّهُ بِعَذَابِكُمْ إِن شَكَرْتُمْ وَآمَنتُمْ وَكَانَ اللّهُ شَاكِرًا عَلِيمًا
Mâ yef’alullâhu bi azâbikum in şekertum ve âmentum. Ve kânallâhu şâkiran alîmâ
Şeytan insanlara en çok saldırdığı insanın müstağni nankörlüğe yola sevk ederek yoldan çıkarır
Araf 7/ 16 Dedi ki: "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onları insanları saptırmak için mutlaka senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım."
قَالَ فَبِمَا أَغْوَيْتَنِي لأَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَقِيمَ
Kâle fe bimâ agveytenî le ak'udenne lehum sırâtekel mustekîm(mustekîme).
Araf 7/ 17 "Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın."
ثُمَّ لآتِيَنَّهُم مِّن بَيْنِ أَيْدِيهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ وَعَنْ أَيْمَانِهِمْ وَعَن شَمَآئِلِهِمْ وَلاَ تَجِدُ أَكْثَرَهُمْ شَاكِرِينَ
Summe le âtiyennehum min beyni eydîhim ve min halfihim ve an eymânihim ve an şemâilihim, ve lâ tecidu ekserehum şâkirîn(şâkirîne)
4.Hikmeti Orucla dua arasındaki bağın güçlenmesidir
Oruc aç kalmaktan ibaret değildir.Oruç tutuyoruz, Kendimizi tutuyoruz kuran okuyoruz hayatımızı kuranla buluşturuyoruz. Akraba ve fakirleri misafir ediyoruz. işte Oruç'ta rabbimizin takva'lı olmaya ,duaya kulluğa davetidir. iftar edene kadar peygamberimiz red edilmeyeceği oruclu iken dualarımızla kaçırılmıyacak fırsatlardır
Bakara 2/186 Şayet kullarım, sana benden sordularsa, gerçekten ben çok yakınımdır. Bana dua edince, duacının duasını kabul ederim. O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.
وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb(karîbun) ucîbu da’veted dâi izâ deâni, felyestecîbû lî velyu’minû bî leallehum yerşudûn(yerşudûne),
Mümin 40/60 Rabbiniz şöyle dedi: “Bana dua edin, duânıza cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir hâlde cehenneme gireceklerdir.”
وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ
Ve kâle rabbukumud’ûnî estecib lekum, innellezîne yestekbirûne an ibâdetî se yedhulûne cehenneme dâhırîn
Furkan 25/ 77 De ki: "Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır."
قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
Kul mâ ya’beu bikum rabbî lev lâ duâukum, fe kad kezzebtum fe sevfe yekûnu lizâmâ
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Allah razı olsun ablacım 😁
YanıtlaSilLeylacım Allah hepimiden razı olsun inşALLAH :)
YanıtlaSil