Rahman ve Rahim olan Allah Adı'yla
Saffat 37/181Gönderilmiş (peygamber)lere selam olsun.
وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ
Ve selamün alel murselin
Salih aleyhisselam ve Semud Kavmi
Yüce Allah geçmiş kavimlere de uyarıcı olarak elçiler göndermiştir.Pek çok kitabda kıssaları okumuş dinlemişizdir..Fecr 9 ayette Allah semud kavmi ve salih peygamberden bahsediyordu Gelin biz de onları Allah'ın ayetlerde nasıl tanıttığını öğrenmemizi istiyor ki ;Kur'an'nın öğretme metodlarından biridir. Sorgulayıp sürelerde niçin bu kıssadan bahsediyor ?nasıl ibret almalıyız ? mesaj nedir ? Kur'an'nın kıssaları hikaye değildir.Hepsi Allah'ın ayetleridir.Önceki peygamber- ler, uyardığı toplumların ,akibeti sapkınlıkları ,azgınlıkları uyarılara kulak asmayanların akibetinden haber vererek.Allahın yasalarınn çiğneyen sebeb sonunçlarıyla ibret ,öğüt alınacak her çağda geçerli, uyarılardır.
Fecr 89 / 9- Ve vadilerde kayaları oyup biçen Semud’a?
وَثَمُودَ الَّذِينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِ
Ve semudelleziyne cabussahre bilvadi.,
Fecr süresinde kavimlerden bahsedilen semud bölümünü kuran ışığında verilen inceleyeceğiz inşALLAH
Semûd anlamı : Bu kelime nüzul sürecinde ilk olarak burada geçiyor. Az su başka, su sarnıçları, içinde az su bulunan çukurlar, çukur kazılıp da suyun bulunamaması da semd kelimesiyle ifade edilir.
Sahr: Sert taş, kaya demektir. Rivayete göre dağ gibi kayalara 1700 mağara oyarak bir şehir yapmışlar
Câbe ve cevb: Bir şeyi kesmek,Arapçada “Câbe, yecubu, cevben” denilir. Soru soranın sesini kesen karşılığı cevab anlamına gelmektedir
Kur'an'a göre ''Semud kavmi ''nasıl bir medeniyetti
Semûd kavmi yıl içerisine yağması beklenen bir karış suyu kayalarda açılan sarnıçlarla tasarruflu kullanarak görkemli bir medeniyet kurdular. Hicr, bağlar ve bahçelerle çevrili yemyeşil bir yerdi. Hz. Hud (a.s.) ve müminler Âd kavmini helak eden o müthiş fırtınadan kurtulduktan sonra Hadramut civarına yerleşmişlerdi. Onların nesillerinden gelenler zamanla çoğalmış, Hicaz ve Şam arasında bulunan ve “Vadi’l-Kura” diye de bilinen Hicr’e yerleşmişlerdi. Burada yaşayan kavme“Semûd” kavmi olarak tanınmaktadır Eski bir Arap kabilesidir. Bu gün kuzey Arabistan da bu mekân medaini Salih olarak anılıyor. Kur’an’da 26 yerde geçmektedir. Salih peygamberden bahseden âyetler de kavmi olarak Semûd ile alakalı ibretlik mesajlar içermektedir
Kuran’da Ad ve Semud Kavimleri’nin isimleri daima birlikte anılır.
Semûd kavmi Nûh ve Âd kavminin başına gelenleri bilmelerine rağmen bunu çeşitli sebep neticelerine bağlıyorlar ibret almadılar Kuran’da da Semud kavminin taş işçiliğindeki ustalıklarından bahsedilir. Nuh kavmini alçaklara ev yaptıklarından, Âd kavminin de kumluk tepelerin eteğine (Ahkâf) sağlam bina yapmadıkları için helak oldukların düşündüler. Bizde dağlar ve kayalardan yapalım güvenilir olur dediler kendilerine görkemli evler inşa ettiler.
Buraya “vadil kura” denildi. Sorunu böyle çözeceklerine inandılar.Bakmakla görmek böyle bir şey sıg düşündüler helak sebebinin evlerin sağlamlığı değil, ,insanların hırs ve kibirlerinin bütün hidayet nimetinin sağlamlığını bilemediler Hz. Nuh’a ve Hz. Hud’a yapılan itirazların aynısı Hz. Salih’e de yapıldı
Semud kavmi inaçları ,ahlaki ,gelenek ,görenek değerleri nasıl bir toplumdu
Semûd halkının dağ ve kayaları oyma san’atı,Kuran, Semud’un bütün bunları kendisini büyük gösterme ve görme hevesi ile yaptığını açıklamaktadır. Yani sırf gösteriş merakı, servet ve ihtişam ile kuvvet ve iktidarın bir nişanesi olarak, bu eserleri meydana getirmişlerdi., Dağları oyarak yaptıkları bu evleri, sadece barınmak, mesken edinmek için yapmıyorlardı bu amaçla yapsaydılar Allahu tarafından uyarılmazlardı Bu göz kamaştırıcı meskenleri, kibir, böbürlenme, övünme, servet ve hüner gösterisi için yapılmış Ölümü düşünmeyen dünyada hiç ölmiyecekmiş gibi hayatlarını ikame ediyorlardı. İzzet ve şerefi dünya malında sanırlar.
Dünyanın metaı, Semud halkını o halde getirdi ki artık bu hayatın ötesini, baktıkları halde göremediler.
Onunla rahat ve huzur bulduklarını zannettiler. Ahiret yurdunu unuttular Onların dünya hayatına ne derece önem verdiklerini onun ötesine pek aldırış etmediklerini ve bıraktıkları eserleri gören bir kimse onların maddeci bir toplum olup manevi değer ifade eden hiç bir şeye iman etmemişler
Hicr 15/82 Onlar, dağlardan emniyet içinde kalacakları evler oyarlardı.
وَكَانُواْ يَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا آمِنِينَ
Ve kanu yenhitune minel cibali büyuten aminın
Sâlih Pey gamber Semud kavminde doğup büyüyen kendilerinden olan ahlaki güzel putlara tapmayan bir insandı ,onların ise Allaha eşler koşarak putlara tapıp şirk içinde yaşarlardı. Kendi soyundan olmayanlara da hor bakarlardı. Her sapık millet gibi vurguncu, soyguncu, yol kesici idiler.Bu davranışlarınıda tasvip etmeyen Yüce Allah merhametinin gereği her azgın topluma olduğu gibi Salih aleyhisselamı da Azgınlıklarından dolayı semuda uyarıcı olarak gönderdi
Araf 7/ 74 "(Allah'ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın. Ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz. Şu halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."
وَاذْكُرُواْ إِذْ جَعَلَكُمْ خُلَفَاء مِن بَعْدِ عَادٍ وَبَوَّأَكُمْ فِي الأَرْضِ تَتَّخِذُونَ مِن سُهُولِهَا قُصُورًا وَتَنْحِتُونَ الْجِبَالَ بُيُوتًا فَاذْكُرُواْ آلاء اللّهِ وَلاَ تَعْثَوْا فِي الأَرْضِ مُفْسِدِينَ
Vezküru iz cealeküm hulefae mim ba´di adiv ve bevveeküm fil erdi tettehızune min sühuliha kusurav ve tenhıtunel cibale büyuta fezküru alaellahi ve la ta´sev fil erdı müfsidın
Semud (kavmi) de uyarıları yalanladı.
Kamer 54/23 Semud da bütün uyarıları yalanladı;
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ
Kezzebet semudu bin nuzur
Kamer 54/24 Dediler ki: "Bizden biri olan bir beşere mi uyacağız? Bu durumda gerçekten biz bir sapıklık (delalet) ve çılgınlık içinde kalmış oluruz."
فَقَالُوا أَبَشَرًا مِّنَّا وَاحِدًا نَّتَّبِعُهُ إِنَّا إِذًا لَّفِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ
Fe kalu ebeşeram minna vahiden nettebiuhu inna izel lefi dalaliv ve suur
Kamer 54/25 "Zikr (vahy) içimizden ona mı bırakıldı? Hayır, o çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarıktır."
أَؤُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِن بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٌ
Eulkiyez zikru aleyhi mim beynina bel huve kezzabun eşir
Kamer 54/26 Onlar yarın, kimin çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarık olduğunu bilip öğreneceklerdir.
سَيَعْلَمُونَ غَدًا مَّنِ الْكَذَّابُ الْأَشِرُ
Seya´lemune ğadem menil kezzabul eşir
HZ. SALİH’İN TEBLİĞİ
Hud 11/61 Semud (halkına da) kardeşleri Salih'i (gönderdik). Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda ömür geçirenler kıldı. Öyleyse O'ndan bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir."
وَإِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُواْ اللّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ هُوَ أَنشَأَكُم مِّنَ الأَرْضِ وَاسْتَعْمَرَكُمْ فِيهَا فَاسْتَغْفِرُوهُ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ إِنَّ رَبِّي قَرِيبٌ مُّجِيبٌ ﴿٦١
Ve ila semude ehahüm saliha kale ya kavmı´büdüllahe maleküm min ilahin ğayruh hüve enşeeküm minel erdi vesta´meraküm fıha festağfiruhü sümme tubu ileyh inne rabbı karıbüm mücıb
Hz. Salih insanları Allah’a kulluğa davet ediyordu. Semûd kavminin Salih’ten beklentisi farklıydı Söylediği hakikatler hoşlarına gitmemişti.
Hud 11/ 62 Dediler ki: "Ey Salih, bundan önce sen içimizde kendisinden (iyilikler ve yararlılıklar) umulan biriydin. Atalarımızın taptığı şeylere tapmaktan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz."
قَالُواْ يَا صَالِحُ قَدْ كُنتَ فِينَا مَرْجُوًّا قَبْلَ هَذَا أَتَنْهَانَا أَن نَّعْبُدَ مَا يَعْبُدُ آبَاؤُنَا وَإِنَّنَا لَفِي شَكٍّ مِّمَّا تَدْعُونَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ ﴿٦٢﴾
Kalu ya salihu kad künte fina mercüvven kable haza etenhana en na´büde ma ya´büdü abaüna ve innena le fı şekkim mimma ted´una ileyhi mürıb
Hz. Salih’in kendilerini Allah’a ibadet etmeye çağırmasına öfke duyuyorlardı Hz. Salih’e inananları güçsüz duruma düşürmeye, onları baskı altına almaya çalıştılar. . Bu öfke sadece Semud halkına özgü de değildi
aslında; Semud Kavmi, kendisinden önce yaşayan Nuh ve Ad Kavimleri’nin yaptığı hatayı yapıyordu. Kuran’da bu üç toplumdan şöyle söz edilir.
Salih Peygamber’in çağrısına halkın az bir kısmı uydu, çoğu ise anlattıklarını kabul etmedi.
İbrahim 14/9 Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad ve Semud ile onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Ki onları, Allah'tan başkası bilmez. Elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp (öfkelerinden ısırdılar) ve dediler ki: "Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkâr ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz."
أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَالَّذِينَ مِن بَعْدِهِمْ لاَ يَعْلَمُهُمْ إِلاَّ اللّهُ جَاءتْهُمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَرَدُّواْ أَيْدِيَهُمْ فِي أَفْوَاهِهِمْ وَقَالُواْ إِنَّا كَفَرْنَا بِمَا أُرْسِلْتُم بِهِ وَإِنَّا لَفِي شَكٍّ مِّمَّا تَدْعُونَنَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ
E lem ye´tiküm nebeüllezine min kabliküm kavmi nuhıv ve adiv ve semude vellezıne mim ba´dihim la ya´lemühüm ilellah caethüm rusülühüm bil beyyinati fe raddu eydiyehüm fı efvahihim ve kalu inna kefarna bima ürsiltüm bihı ve inna le fı şekkim mimma ted´unena ileyhi mürıb
Hz. Salih’in peygamberliğine inanmış bir grup vardı, ki
Bunlar, daha sonra azap geldiğinde Hz. Salih ile beraber kurtarılacaklardı. Onlardan olanlar iman etmiş olan topluluğa zorluk çıkarmaya çalıştılar
Araf 7/75 Hz. Salih’in peygamberliğine inanmış bir grup vardı, ki bunlar, daha sonra azap geldiğinde Hz. Salih ile beraber kurtarılacaklardı. Önde
gelenler ise, Hz. Salih’e iman etmiş olan topluluğa zorluk çıkarmaya çalıştılar
قَالَ الْمَلأُ الَّذِينَ اسْتَكْبَرُواْ مِن قَوْمِهِ لِلَّذِينَ اسْتُضْعِفُواْ لِمَنْ آمَنَ مِنْهُمْ أَتَعْلَمُونَ أَنَّ صَالِحًا مُّرْسَلٌ مِّن رَّبِّهِ قَالُواْ إِنَّا بِمَا أُرْسِلَ بِهِ مُؤْمِنُونَ
Kalel meleül lezinestekberu min kavmihı lillezınes tud´ıfu li men amene minhüm eta´lemune enne saliham murselüm mir rabbih kalu inna bima ürsile bihı mü´minun
Araf 7/76 Büyüklük taslayanlar (müstekbirler de şöyle) dedi: "Biz de, gerçekten sizin inandığınızı tanımayanlarız.
قَالَ الَّذِينَ اسْتَكْبَرُواْ إِنَّا بِالَّذِيَ آمَنتُمْ بِهِ كَافِرُونَ
Kalellezinestekberu inna billezı amentüm bihı kafirun
Hz. Salih’ingetirdiği tebliği uyarısı karşısında planlar yapmaya teşebbüs ettile
Şüphelelenlerden bir kısım, Hz. Salih’i açıktan inkar ederek aralarından bir grubu olan Semud kavmin güya Allah adına Hz. Salih’i ortadan kaldırmak kurtulmak için planlar yapıyordu
Neml süresi 27 / 47 dediler ki: "Senin ve seninle birlikte olanlar yüzünden uğursuzluğa uğradık." Dedi ki: "Sizin uğursuzluğunuz (başınıza gelenler) Allah katında (yazılı)dır. Hayır, siz denenmekte olan bir kavimsiniz."
قَالُوا اطَّيَّرْنَا بِكَ وَبِمَن مَّعَكَ قَالَ طَائِرُكُمْ عِندَ اللَّهِ بَلْ أَنتُمْ قَوْمٌ تُفْتَنُونَ
Kalüt tayyerna bike ve bi mem meak kale tairuküm indellahi bel entüm kavmün tüftenun
Neml süresi 27 / 48 Şehirde dokuzlu bir çete vardı, yeryüzünde bozgun çıkarıyorlar ve dirlik düzenlik bırakmıyorlardı.
وَكَانَ فِي الْمَدِينَةِ تِسْعَةُ رَهْطٍ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ
Ve kane fil medineti tis´atü rahtıy yüfsidune fil erdı ve la yuslihun
Neml süresi 27 / 49 Kendi aralarında Allah adına and içerek, dediler ki: "Gece mutlaka ona ve ailesine bir baskın düzenleyelim, sonra velisine: Ailesinin yok oluşuna biz şahid olmadık ve gerçekten bizler doğruyu söyleyenleriz, diyelim.
قَالُوا تَقَاسَمُوا بِاللَّهِ لَنُبَيِّتَنَّهُ وَأَهْلَهُ ثُمَّ لَنَقُولَنَّ لِوَلِيِّهِ مَا شَهِدْنَا مَهْلِكَ أَهْلِهِ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ
Kalu tekasemu billahi le nübeyyitennehu ve ehlehu sümme le nekullenne li veliyyihi ma şehidna mehlike ehlihı ve inna le sadikın
Neml süresi 27 / 50 Onlar hileli bir düzen kurdu. Biz de (onların hilesine karşı) onların farkında olmadığı bir düzen kurduk.
وَمَكَرُوا مَكْرًا وَمَكَرْنَا مَكْرًا وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
Ve mekeru mekrav ve mekerna mekrav ve hüm la yeş´urun
Şuara 26/141Semud (kavmi) de, gönderilen (elçi)leri yalanladı.
كَذَّبَتْ ثَمُودُ الْمُرْسَلِينَ
Kezzebet semudül murselin
Şara 26/142Hani onlara kardeşleri Salih: "Sakınmaz mısınız? demişti.
إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ صَالِحٌ أَلَا تَتَّقُونَ
İz kale lehüm ehuhüm salihun ela tettekun
Şuara 26/143"Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim."
إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
İnni leküm rasulün emın
Şuara 26/144Artık Allah'tan korkup sakının ve bana itaat edin."
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Fettekullahe ve etiy´un
Şuara 26/145"Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir."
وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ
Ve ma es´elüküm aleyhi men ecr in ecriye illa ala rabbil alemin
Şuara 26/146"Siz burada güvenlik içinde mi bırakılacaksınız?"
أَتُتْرَكُونَ فِي مَا هَاهُنَا آمِنِينَ
E tütrakune fi ma hahüna aminın
Su gözeleri bahçeleri tarım imkanlarını elverişli
Şuara 26/147"Bahçelerin, pınarların içinde,"
فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Fi cennativ ve uyun
Şuara 26/148: "Ekinler ve yumuşak tomurcuklu göz alıcı hurmalıklar arasında?"
فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Ve züruiv ve nahlin tal´uha hedıym
Şuara 26/149 "Dağlardan ustalıkla zevkli evler yontuyorsunuz."
وَتَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا فَارِهِينَ
Ve tenhitune minel cibali büyuten farihın
Şuara 26/150Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin."
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Fettekullahe ve etiy´un
Hz. Salih ile kavmi arasındaki diyaloğu Kamer Suresi’nde bildirilmektedir
Kamer 54/23 Semud da bütün uyarıları yalanladı;
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ
Kezzebet semudu bin nuzur
Kamer 54/24 Dediler ki: "Bizden biri olan bir beşere mi uyacağız? Bu durumda gerçekten biz bir sapıklık (delalet) ve çılgınlık içinde kalmış oluruz."
فَقَالُوا أَبَشَرًا مِّنَّا وَاحِدًا نَّتَّبِعُهُ إِنَّا إِذًا لَّفِي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ
Fe kalu ebeşeram minna vahiden nettebiuhu inna izel lefi dalaliv ve suur
Kamer 54/25 "Zikr (vahy) içimizden ona mı bırakıldı? Hayır, o çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarıktır."
أَؤُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِن بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ أَشِرٌ
Eulkiyez zikru aleyhi mim beynina bel huve kezzabun eşirlahın rasulune iftira
Kamer 54/26 Onlar yarın, kimin çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarık olduğunu bilip öğreneceklerdir.
سَيَعْلَمُونَ غَدًا مَّنِ الْكَذَّابُ الْأَشِرُ
Seya´lemune ğadem menil kezzabul eşir
Kavmim! İşte şu, Allah’ın devesi, size bir mucizedir.
Hz. Salih, Allah’ın vahyi üzerine, kavminin Allah’ın emirlerine uyup uymayacaklarını belirlemek için son bir deneme olarak onlara dişi bir deve gösterdi.Bırakın onu, Allah’ın arzında yesin.Bir gün onun su içme hakkıvar, belli bir günün su içme hakkıda sizin. Sakın, ona bir kötülük yapma-yın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar.
Kamer 54/ 27 Gerçek şu ki Biz, bir fitne (imtihan ve deneme konusu) olarak o dişi deveyi kendilerine göndereniz. Şu halde sen onları gözleyip bekle ve sabret.
إِنَّا مُرْسِلُو النَّاقَةِ فِتْنَةً لَّهُمْ فَارْتَقِبْهُمْ وَاصْطَبِرْ
İnna murslun nakati fitnetel lehum fertekibhum vastabir
Kamer 54/ 28"Ve onlara, suyun aralarında kesin olarak pay edildiğini haber ver. Su alış sırası (kiminse, o) hazır bulunsun."
وَنَبِّئْهُمْ أَنَّ الْمَاء قِسْمَةٌ بَيْنَهُمْ كُلُّ شِرْبٍ مُّحْتَضَرٌ
Ve nebbi´hum ennel mae kismetun beynehum kullu şirbim muhtedar
Mucize bile kalplerindeki şüpheyi gidermedi Deveyi öldürecekler ardından Salih’i ve iman edenleri.
Deve rahatça otlaklarda geziyor, su içme sırası devede iken kimse su içmeye yanaşamıyordu. Deve, içtiği su kadar süt veriyordu. Süt kovalarının biri doluyor, ardından başka kovalar geliyordu.Bu bile onları inkardan vazgeçrmedi Salih’in tehdidinden, deveye dokunamıyorlardı Toplumun ileri gelen kişileri bir araya geldiler. Bunlar dokuz kişi idiler ve şöyle karar aldı
lar:
Kamer 54/ 29 Derken arkadaşlarını çağırdılar, o da bıçağını kapıp 'hayvanı ayağından biçip yere devirdi.'
فَنَادَوْا صَاحِبَهُمْ فَتَعَاطَى فَعَقَرَ
Fe nadev sahibehum fe teata fe akar
Deveyi öldürdükten sonra kendilerine azabın çabucak gelmemesi, kavmin azgınlığını daha da arttırdı.
Araf 7/77 Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve Rablerinin emrine karşı çıkıp (Salih'e de şöyle) dediler: "Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden (bir peygamber) isen, vaadettiğin şeyi getir, bakalım."
فَعَقَرُواْ النَّاقَةَ وَعَتَوْاْ عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ وَقَالُواْ يَا صَالِحُ ائْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِن كُنتَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ
Fe akarun nakate ve atev an emri rabbihim ve kalu ya salihu´tina bima teidüna in künte minel murselın
Salih, a.s kavmine kendilerinin üç gün içinde helak olacaklarını bildirdi:
Allah, inkar edenlerin kurdukları hileli düzenleri boşa çıkarttı ve Hz. Salih’i kötülük yapmak isteyenlerin ellerinden kurtardı. Bu olaydan sonra artık kavme her türlü tebliği yaptığını ve hiç kimsenin öğüt almadığını gören H
Hud 11/ 65 onu öldürdüler. (Salih) Dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha yararlanın. Bu, yalanlanmayacak bir vaaddir."
فَعَقَرُوهَا فَقَالَ تَمَتَّعُواْ فِي دَارِكُمْ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ ذَلِكَ وَعْدٌ غَيْرُ مَكْذُوبٍ ﴿٦٥﴾
Fe akaruha fe kale metetteu fi dariküm selasete eyyam zalike va´dün ğayru mekzub
Hz. Salih’in uyarısı gerçekleşti ve Semud kazandıkları şeyler yüzünden onları alçaltıcı azabın yıldırımı yakalayıverdi.
Fussilet 42/17 Semud'a gelince; Biz onlara doğru yolu gösterdik, fakat onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Böylece kazandıkları şeyler yüzünden onları alçaltıcı azabın yıldırımı yakalayıverdi.
Semud Kavmi helak edildi
Hud 11/67 Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
وَأَخَذَ الَّذِينَ ظَلَمُواْ الصَّيْحَةُ فَأَصْبَحُواْ فِي دِيَارِهِمْ جَاثِمِينَ ﴿٦٧
Ve ehazellezine zalemüs sayhatü fe asbehu fı diyarihim casimın
Hicr 15 /83 Derken, sabah vaktine girdiklerinde, onları o dayanılmaz çığlık yakalayıverdi.
Hicr 15 /84 Buna rağmen kazandıkları şeyler, (uğrayacakları sondan kurtulmak için) onlara yetmedi.
Hud 11/ 68 Sanki orada hiç refah içinde yaşamamışlar gibi.Semud (halkı) gerçekten Rablerine (karşı) inkâr etmişlerdi. Haberiniz olsun; Semud (halkına Allah'ın rahmetinden) uzaklık (verildi.)
كَأَن لَّمْ يَغْنَوْاْ فِيهَا أَلاَ إِنَّ ثَمُودَ كَفرُواْ رَبَّهُمْ أَلاَ بُعْدًا لِّثَمُودَ
Kel el lem yağnev fiha e la inne semude keferu rabbehüm e la bu´del li semud
Hud 11/ 66 Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmetle Salih'i ve O'nunla birlikte iman edenleri o günün aşağılatıcı azabından kurtardık. Doğrusu senin Rabbin, güçlü olandır, aziz olandır.
فَلَمَّا جَاء أَمْرُنَا نَجَّيْنَا صَالِحًا وَالَّذِينَ آمَنُواْ مَعَهُ بِرَحْمَةٍ مِّنَّا وَمِنْ خِزْيِ يَوْمِئِذٍ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ الْقَوِيُّ الْعَزِيزُ
Felemma cae emruna necceyna salihav vellezine amenu meahu bi rahmetim minna ve min hızyi yevmiiz inne rabbeke hüvel kaviyyül azız
Dişi Deve ile sınav edilmeleri
Hz. Salih, Allah’ın vahyi üzerine, kavminin Allah’ın emirlerine uyup uymayacaklarını belirlemek için son bir deneme olarak onlara dişi bir deve gösterdi. Kendisine itaat edip etmeyeceklerini denemek için kavmine, sahip oldukları suyu bu dişi deve ile paylaşmalarını ve ona zarar vermemelerini söyledi. Böylece kavim bir denemeden geçirildi. Kavminin Hz. Salih’e cevabı ise, bu deveyi öldürmek oldu. Şuara Suresi’nde,bu olayların gelişimi şöyle anlatılır
Araf 7/73 Semud (toplumuna da) kardeşleri Salih'i (gönderdik. Salih "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir: Allah'ın bu dişi devesi size bir belgedir; onu salıverin de Allah'ın arzında otlasın, ona bir kötülükle dokunmayın, sonra sizi acı bir azab yakalar" dedi.
وَإِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُواْ اللّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ قَدْ جَاءتْكُم بَيِّنَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ هَذِهِ نَاقَةُ اللّهِ لَكُمْ آيَةً فَذَرُوهَا تَأْكُلْ فِي أَرْضِ اللّهِ وَلاَ تَمَسُّوهَا بِسُوَءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
Ve ila semude ehahüm saliha kale ya kavmi´büdüllahe maleküm min ilahin ğayruh kad caetküm beyyinetüm mir rabbiküm hazihi nakatüllahi leküm ayeten fe zeruha te´kül fı erdıllahi ve la temessuha vi suin fe ye´huzeküm azabün elım
Bu kavimler birbirlerinden haberdardırlar ve belki de aynı soydan gelmektedirler
Bu kıssa Allahı unutmuş olan azgın toplum kafirleri inkârdan men etmek ve caydırmaktır. Rabbimiz, küfürleri ve peygamberlerini yalanlamaları sebebiyle, Kendisine karşı koyan kimseleri, işte böylesi bir biçimde helak ettiğini beyan buyurmuştur. “Bundan dolayı, ey Mekke kâfirleri Ey Tüm insanlık ölmeyecek gibi dünya hayat sizi aldatmasın
İsra 17/37 Yeryüzünde kasılıp kabararak yürüme! Çünkü sen, yeri asla yırtamazsın, uzunlukça da dağlara ulaşamazsın.siz daha aciz ve güçsüz olduğunuza göre küfrünüzü sürdürmeniz halinde en büyük azab Allahın hoşnutsuzluğu ve ahiret azabı ayrıca daha yaşarken dünya azabıda yakalar.
zeynep abla yazıvfontu çok küçük okunmuyor
YanıtlaSilMeralcim ayetleri ve yazılaryazdığımda bazen en ufak yanlışlıkta düzenleme yaptığımda fontu bozuluyor.Onu kaldırdım yeniden yazdım hatırlattığın için teşekür ederim
YanıtlaSil