24 Mart 2016 Perşembe

Kuran-ı kerim kitabımız

Ders :Kuran-ı kerim kitabımızı tanıtım 1.Bölüm
Konu:Kuran Kaynağı yüce Allah tarafından indirilen ve ayrıntılı açıklayandır
getiren cebrail a.s muhatabı tüm insanlık misyonu insanları karanlıklardan aydınlığı çıkarttan kitabımızı bu yönlerini ayetlerle anlama 



KURANI KERİMDE AYET SAYISI
Kuran metni olan ayetleridir Kuranda ayetler numaralanmıştır
Besmeleler haric 6236.ayet
Besmeleler dahil 6348 ayet bulunmaktadır

Tevbe süresinin başında neden besmele bulunmaz
Tevbe Suresi, Mekke müşriklerine ültimatom, vermesidir.anlatmaşmaya uymadıkları için Allah’ın, güvence veren Rahman ve Rahim sıfatlarına uygun düşmediğinden ültimatoma Rahman ve Rahim sıfatlarını vurgulayan besmele yazılmamıştır.

Dünya üzerindeki tüm kuran-ı Kerim kitablarındaki ayetde ki kelimeler,cümleler aralarında hiç bir fark yoktur . Ayet sayısı 6666 olduğu şeklinde belirlenen genel sayıdır. Bunun yanında bazı ayetler deki sayı farkılılıklarının nedeni bazı alimler çok uzun olan ayetleri bir kaç ayetle sayar çok kısa ayetleride birleşik sayar.

KURAN SÜRELERİ NUMARALANMASI HAKKINDA GENEL BİLGİ

Kuran 114 süreden meydana gelmiştir
Sürelerin resmi sıralamasının ilk sayfasında Fatiha süresi bulunmaktadır .Fatiha bütünüyle ilk inen tek kısa süredir.Diğer süreler parça parça nazil olmuştur sonraki süreler ayet sayısındaki uzunluklarına göre en çoktan en aza doğru sıralanmıştır

Kuran'da ayetlerinin birde nuzul sırası vardır.
Nuzul kelime anlamı :Nuzul, inzal ,olunan indirilen demektir .Allah Peygamberimize ayetleri ayet ayet parça parça indirilmiştir ilk indirilmiş olan ayetleri taşıyan sürelerdir sureleri iniş sırasına göre (nuzul )nosu Her Kuranı kerim kitabının arkasında süre ismi ayet sayısı resmi sırası nuzulu sayıları verilmiştir
Peygamberimizin ilk vahyle birlikte 23 yıl boyunca vahiy oluna uydu aktardı
ilk nuzulu 1. süremiz Kuran'da 96.nolu Alak süresidir .Yani Alak süresi kitabımız kuran'da resmi sıralamasında 96 süredir ilk nuzul olan 1. süredir .Peygamberliğin ilk yıllarında indirilmiştir

Ders esnasında yazılışı örneğin ;

öğreninceğe kadar Bakara 2 / 5 veya 2.Bakara 5 deriz kurandaki resmi sıralamayı öğrenince de 2/5.ayet
Kuranda'ki Bakara resmi sırası 2. süredir 5. ayettir şeklinde okunur

Kuran'da kitabın Kuran ismi 70 defa geçmektir

Kuran Kelime anlamı :Toplamış bir araya getirilmiş okunan çok okunan metin anlamındadır
.Arapça kökü kelime (k-r-e )okuma fiilidir

Kıyamet 75/17
Şüphesiz onu, toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir.
إِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْآنَهُ
İnne´aleyna cem´ahu ve kur´anehu.

Kıyamet 75/18 Şu halde, Biz onu okuduğumuz zaman, sen de onun okunuşunu izle.
فَإِذَا قَرَأْنَاهُ فَاتَّبِعْ قُرْآنَهُ
Feiza kare´nahu fettebı´kur´anehu.

Kuran'ın Kaynagi: Yüce Allah tarafından indirilmiştir

32- Secde Süresi
1 Ayet Elif, Lâm, Mîm.
2.Ayet :Kendisinde şüphe olmayan bu Kitabın indirilişi alemlerin Rabbi tarafındandır.

Kitabı açıklayan Allah'tır

Hud11/1 Elif-Lâm-Râ. Bu öyle bir kitaptir ki, âyetleri muhkem kilinmis, sonra da herseyden haberdar olan hikmet sahibi Allah tarafindan âyetleri ayrintili olarak açiklanmistir.
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِا الر ۚ كِتَابٌ أُحْكِمَتْ آيَاتُهُ ثُمَّ فُصِّلَتْ مِنْ لَدُنْ حَكِيمٍ خَبِيرٍ
Elif lam ra kitabün uhkimet ayatühu sümme füssilet mil ledün hakımin habır

Kitap ayetlerini Getiren Cebrail aleyhisselam

Cebrail aleyhisselamın ismi Kuran-ı kerimde geçmekte olup, ayrıca kuran'da Cibril, Rûh-ul-Emîn ve Rûh-ul-Kuds isimleriyle zikredilmektedir. Cebrail kelimesi lügatta Allahın kulu Cebrail’e ayrıca Namûs-ı Ekber de denilmiştir. Cebrâil aleyhisselâmın vazîfesi peygamberlere vahy getirmektir. Mahiyetini ancak kuranda anlatılanı kadarı biliriz.

Tekvir 81/ 19 Kur’ân, değerli bir Elçinin, Cebrail’in getirip okuduğu sözdür!
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ
İnnehu lekavlu resulin keriymin.

Tekvir 81/ 20(Bu elçi,) Bir güç sahibidir, arşın sahibi katında şereflidir.
ذِي قُوَّةٍ عِندَ ذِي الْعَرْشِ مَكِينٍ
Ziy kuvvetin ´inde ziyl´arşi mekiynin.

Tekvir 81/ 21
itaat edilen ve güvene layık birinin (sözü)!
مُطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ
Muta´in semme emiynin.

Kuran Neden indirilmiştir

Hud 11/ 2. ayet
De ki: Allah´dan baskasina kulluk etmeyin. Ben size O´nun tarafindan müjde vermek ve uyarmak için gönderilmis gerçek bir peygamberim.
أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا اللَّهَ ۚ إِنَّنِي لَكُمْ مِنْهُ نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ
Ella ta´büdu illellah inneni leküm minhü nezıruv ve beşır

Kuranı kerim Kimleri uyarmak için indirilmiş

Yasin süresi 36/ 70.ayet Kur'an Diri olanları uyarıp korkutmak ve kâfirlerin üzerine sözün hak olması için indirilmiştir.
لِيُنذِرَ مَن كَانَ حَيًّا وَيَحِقَّ الْقَوْلُ عَلَى الْكَافِرِينَ
Li yünzira men kane hayyave ve yehikkal kavlü alel kafirın

Tebligcisi :Hz. Muhammed

Allah'tan aldığı ayetleri müjde vermek ve uyarmak,tebliğ etmek kuran' ahlak prensiplerini örnekliği model alınması için gönderilmis.

Tevbe 9/128 -129

128-Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.
129- Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Bana Allah yeter. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Ben ancak O’na tevekkül ettim. O, yüce Arş’ın sahibidir.”

Muhatabı kimler :Bütün insanlık

misyonu : insanlari karanliklardan aydinliga cikarmak
Maide 5/15 : Ey kitap ehli! Kitaptan gizlemiş olduğunuz şeylerin çoğunu açıklayan, çoğundan da vazgeçen peygamberimiz size geldi. Ayrıca size, Allah'tan bir nur ve apaçık bir kitap da gelmiştir.
يَا أَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَاءكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثِيرًا مِّمَّا كُنتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُو عَن كَثِيرٍ قَدْ جَاءكُم مِّنَ اللّهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُّبِينٌ
Yâ ehlel kitâbi kad câekum resûlunâ yubeyyinu lekum kesîran mimmâ kuntum tuhfûne minel kitâbi ve ya’fû an kesîr(kesîrin) kad câekum minallâhi nûrun ve kitâbun mubîn

Maide 5/16 : Allah, onunla rızası peşinde olanları selâmet yollarına iletir ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola iletir.

يَهْدِي بِهِ اللّهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلاَمِ وَيُخْرِجُهُم مِّنِ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِهِ وَيَهْدِيهِمْ إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيم

Yehdî bihillâhu menittebea rıdvânehu subules selâmi ve yuhricuhum minez zulumâti ilen nûri bi iznihî ve yehdîhim ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin)

Kuranı nasıl öğrenmeliyiz

İsra 17/106 Ve Kur’ân’ı, Biz onu insanlara ağır ağır öğrenip öğretesin diye parça parça ayırdık ve Biz onu indirdikçe indirdik!
وَقُرْآناً فَرَقْنَاهُ لِتَقْرَأَهُ عَلَى النَّاسِ عَلَى مُكْثٍ وَنَزَّلْنَاهُ تَنزِيلاً
Ve kur’ânen faraknâhu li takreehu alen nâsi alâ
muksin ve nezzelnâhu tenzîlâ(tenzîlen).

Müzzemmil 73/ 4 Kur’an’ı tertil ile oku”

Tertil, acele etmeden, dura dura, ve anlayarak okumak
Taha 20/2
Biz bu Kur'an'ı sana, zahmet çekesin, bedbaht olasın diye indirmedik;
مَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَى
Mâ enzelnâ aleykel kur’âne li teşkâ

Taha 20/3
Saygıyla ürperene bir hatırlatma/düşündürme/öğüt verme olsun diye indirdik
إِلَّا تَذْكِرَةً لِّمَن يَخْشَى
İllâ tezkireten li men yahşâ.

Insanliga gönderilen son ilahi kitap
Kurandaki sürelerde niçin mekki ve medeni denmektedir 


 Ders :Kuran-ı kerim kitabımızı tanıtım 2.Bölüm
Önümüzdeki Haftanın Ders notları (Devamına )tıklayın




Insanliga gönderilen son ilahi kitaptır

Allah’ın Rasûlü ve Muhammed, a.s peygamberlerin sonuncusudur.

Ahzap 33/40 Muhammed, sizden hiçbir erkeğin babası değildir; O, Allah’ın Rasûlü’dür ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilir
مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِّن رِّجَالِكُمْ وَلَكِن رَّسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا
Ma kane muhammedün eba ehadim mir ricaliküm ve lakir rasulellahi ve hatemen nebiyyin ve kanellahü bi külli şey´in alıma

Fetih 48/28 O, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderendir. (Allah) o hak dini bütün dinlere üstün kılmak için (böyle yaptı). Şahit olarak Allah yeter.
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَكَفَى بِاللَّهِ شَهِيدًا
Hüvellezi ersele rasulehu bil hüda ve dınil hakkı li yuzhirahu aled dıni küllih Ve kefa billahi şehıda

Kur’ân’ın en önemli özelliklerinden biri çok okunmasıyla geçerliliğini yitirmeyen tek kitap olmasıdır. Ne kadar okursanız okuyun onu eskitemez ve tüketemezsiniz. Çünkü Kur’ân’ın metni bir defa inmiştir. Mânâsı sonsuz defa inmeye devam etmektedir.Her ayet zihninizde gelir gider .Hayata kuranla baktığınızda manalatı zihninizde klbinizde yer ettikçe tekrar tekrar hatırlatıldığını farkedersiniz

Kuran Rab’bimiz tarafından korunan bir kitaptır

15-Hicr-9: Hiç şüphesiz zikri (Kuran’ı) Biz indirdik, onun koruyucuları da gerçekten Biziz’’

Kuran arapçadır

Varlıklar içinde seçkin bir yeri olan insana bu konuşma özelliği ilk insan ve ilk peygamber Adem (a.s.) ile birlikte verildi. O yaratıldığı zaman meleklerin bile bilmediği eşyaların isimleri ona öğretildi.

Bakara 2/ 31 Ve Adem'e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: "Eğer doğru sözlüyseniz, bunları bana isimleriyle haber verin" dedi.
وَعَلَّمَ آدَمَ الأَسْمَاء كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلاَئِكَةِ فَقَالَ أَنبِئُونِي بِأَسْمَاء هَؤُلاء إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ

Ve alleme ademel esmae külleha sümme aradahüm alel melaiketi fe kale embiuni bi esmai haülai in küntüm sadikıyn

Bakara 2/3 Dediler ki: "Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın."
قَالُواْ سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَا إِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
Kalu sübhaneke la ilme lena illa ma alemtena* inneke entel alımül hakım

Anlamın kendi başına dili yoktur. Anlamı hangi dilde ifade ederseniz onun dili ifade edildiği dil olur.Dil, varlıkların kendi aralarında anlaşmaları için yaratıcı tarafından her bir varlığa ayrı ayrı verdiği bu özellik Her halkın ,her toplumun kendi konuştuğu dil olmuştur

Hucurat 49 : 13 Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.

Vahiy, “Allah’ın peygamberlerine ulaştırdığı sözü, kelimesi, ke*lamıdır. Allah’ın kelamında harf, kelime ve ses bulunmadığı için onu belli bir beşerî dille aynılaştırmak ve meselâ “Allah Arapça konuşur” demek mümkün değildir.

Öyleyse, Kur’an’ın Arapça inmesi ne demektir?

Allah’ın insanlara yol göstermek ve onları hidayete erdirmek maksadıyla göndermiş olduğu bütün vahiyler, “Ümmü’l-Kitab=Ana kitab” veya “Kitab-ı Meknûn=Korunmuş Kitab” adı verilen bir kaynaktan gelmiştir. Vahiy, Ummü’l-Kitap’daki haliyle, mutlak ilahî kelam olduğu için ses ve harflerden münezzehtir; herhangi bir beşer dilinde olmaktan uzaktır.Kur'an Allah'ın kelamıdır ama kulların düzeyinde söylediği kelamıdır.
.

Peygamberlik sonradan oluşmuş bir kurum değildir.
İlk insan aynı zamanda ilk peygamberdir. Allah Teâlâ, engin insanları bilgilendirmek istediği zaman vahiyi dilediği kullarından birini seçer ve ona, kelamını o elçinin kavminin konuştuğu dil kalıplarına dökerek gönderir.

Son vahyin ilk muhatapları ve peygamber Arapça konuştukları için, mesajdan maksadın anlaşılması, anlatılması ve yaşanması için bu dil seçilmiştir.
iBRAHİM 14/4 Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah’ın emirlerini) iyice açıklasın. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ فَيُضِلُّ اللّهُ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Ve ma erselna mir rasulin illa bi lisani kavmihi li yübeyyine lehüm fe yüdıllüllahü mey yeşaü ve yehdı mey yeşa´ ve hüvel azızül hakım

Yaratıcı, insanlara gönderdiği elçilerini meleklerden değil, kendi cinsleri olan, yiyen, içen, doğan, büyüyen ve ölen insanlardan seçmiştir. her kavme kendi dilleriyle konuşan bir peygamber göndermiş ve her peygamber içinde bulunduğu kavme ve bölgeye ileteceği mesajı kendinin ve kavminin konuştuğu dil ile almıştır.

Allah’ın kelamı, Arapça’da Kur’an, Süryânîce’de İncil ve İbranîce’de Tevrat olmuştur.


Kur’an bir tektir o da Arapçadır

Kur’an anlaşılmak ve gereğince amel edilmek ve hikmetleri üzerinde düşünülmesi gerektiği için indirildiğinden, Arapça bilmeyenler için başka dillere hangi dile olursa olsun yapılan Kur’an tercemesidir. Kur’an bir tektir o da Arapçadır. Türkçe Kur’an, İngilizce Kur’an, Çince Kur’an, vb. tabirleri doğru değildir. Aynı dilde birden fazla değişik Kur’an tercemesi yapılaması da, Arapça’nın kelime ve dil yapısından kaynaklanan özelliklerinden dolayıdır. Kur’an Arap dili ile indirilmiştir,

Yusuf 12/2 Gerçekten biz, akıl erdirirsiniz diye, onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik.
إِنَّا أَنزَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَّعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
İnna enzelnahü kur´anen arabiyyel lealleküm ta´kilun

Kuran her kavme sadece o kavmin kendi dilinde inen mesajla seslenmek gerektiriğini dile getiriyor

Fussilet 41/44 Eğer biz onu başka dilde bir Kur’an yapsaydık onlar mutlaka, “Onun âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?” derlerdi. De ki: “O, inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar).”
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا أَعْجَمِيًّا لَّقَالُوا لَوْلَا فُصِّلَتْ آيَاتُهُ أَأَعْجَمِيٌّ وَعَرَبِيٌّ قُلْ هُوَ لِلَّذِينَ آمَنُوا هُدًى وَشِفَاء وَالَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ فِي آذَانِهِمْ وَقْرٌ وَهُوَ عَلَيْهِمْ عَمًى أُوْلَئِكَ يُنَادَوْنَ مِن مَّكَانٍ بَعِيدٍ
Ve lev cealnahü kur´anen a´cemiyyüv ve arabiyy kul hüve lillezine amenu hüdev ve şifa´ vellezıne la yü´minune fı azanihim vakruv ve hüve aleyhim ama ülaike yünadevne mim mekanim beıyd

Kuran eksiksizdir


En'am 6/115 Rabbinin sözü, doğruluk bakımından da, adalet bakımından da tastamamdır. O'nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O, işitendir, bilendir.
وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ صِدْقًا وَعَدْلاً لاَّ مُبَدِّلِ لِكَلِمَاتِهِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Ve temmet kelimetü rabbike sidkav ve adla la mübeddile li kelimatih ve hüves semıul alım

Kuran Apaçıktır

Yasin 36/ 69 Biz ona (Peygambere) şiir öğretmedik; bu, ona yakışmaz da. O kendisine indirilen Kitap, yalnızca bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır
وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنبَغِي لَهُ إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْآنٌ مُّبِينٌ
Ve ma alemnahüş şı´ra ve ma yembeğiy leh in hüve illa zikruv ve kur´anüm mübiyn

Detaylıdır
En am 6/114 Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma.
أَفَغَيْرَ اللّهِ أَبْتَغِي حَكَمًا وَهُوَ الَّذِي أَنَزَلَ إِلَيْكُمُ الْكِتَابَ مُفَصَّلاً وَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْلَمُونَ أَنَّهُ مُنَزَّلٌ مِّن رَّبِّكَ بِالْحَقِّ فَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِينَ
E fe ğayrallahi ebteğiy hakamev ve hüvellezı enzele ileykümül kitabe müfassala vellezıne ateynahümül kitabe ya´lemune ennehu münezzelüm mir rabbike bil hakkı fe la tekunenne minel mümterın

Her insan Kurandan sorumludur
Zuhruf 43/36 Kim rahmân’ın Zikrinden Kur’an’dan, zikrine karşı körlük ederse, Biz ona bir şeytan musallat ederiz de kendisine arkadaş olur.
وَمَن يَعْشُ عَن ذِكْرِ الرَّحْمَنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَانًا فَهُوَ لَهُ قَرِينٌ
Ve mey ya´şü an zikrir rahmani nükayyid lehu şeytanen fe hüve lehu karın

Zuhruf 43/37
Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar.
وَإِنَّهُمْ لَيَصُدُّونَهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُم مُّهْتَدُونَ
Ve innehüm le yesuddunehüm anis sebili ve yahsebune ennehüm anis sebıli ve yahsebune ennehüm mühtedun

Zuhruf 43 /44 Doğrusu bu Kuran sana ve ümmetine bir öğüttür, ondan sorumlu tutulacaksınız.
وَإِنَّهُ لَذِكْرٌ لَّكَ وَلِقَوْمِكَ وَسَوْفَ تُسْأَلُونَ
Ve innehu lezikrul leke ve li kavmik ve sevfe tüs´elun
Kuran okumakla emre olunduk

Neml 27/91 (Ey Muhammed, de ki "Ben, yalnızca, kutlu kıldığı bu şehrin ve var olan her şeyin Rabbine kulluk etmekle emrolundum; yani, O'na yürekten boyun eğen kimselerden olmakla emrolundum;
إِنَّمَا أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ رَبَّ هَذِهِ الْبَلْدَةِ الَّذِي حَرَّمَهَا وَلَهُ كُلُّ شَيْءٍ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ

Neml 27/92 Ve Kur'an'ı okumakla da (emrolundum). Artık kim hidayete gelirse, kendi nefsi için hidayete gelmiştir; kim sapacak olursa, de ki: "Ben yalnızca uyarıcılardanım."

وَأَنْ أَتْلُوَ الْقُرْآنَ فَمَنِ اهْتَدَى فَإِنَّمَا يَهْتَدِي لِنَفْسِهِ وَمَن ضَلَّ فَقُلْ إِنَّمَا أَنَا مِنَ الْمُنذِرِينَ
Ve en etlüvel kur´an fe menihteda fe innema yehtedi li nefsih ve men dalle fe kul innema ene minel münzirın
----------------------------------
Kurandaki sürelerde niçin mekki ve medeni denmektedir

Kuranın ilk muhatabı olan müşrik araplar , kırk yıldır yakından tanıdıkları Rasulullahın getirdiği bu kitabı , önce şaşkın şaşkın dinlediler. Sonra Ona şair , kahin, mecnun, sihirbaz dediler. Kuranın bir beşer sözü olabileceğini iddiaya kalkıştılar.Sanki ağızlarıyla Allahın nurunu söndürmeye çalışıyorlardı. Fakat çok geç olmadan anladılar ki O ilahi bir vahiydir.Kimisi iman etti kimisi taraftarlarıyla peygamberimize ve inananlara baskı uygulamaya başladı

Hicret bir yerden başka bir yere göç etme demektir.
Hicret, Hz. Muhammed ve diğer müslümanların baskılar yüzünden 622'de Mekke'den Medine'ye göçüne verilen isimdir. Bu göçün sonucunda Medine'de bir İslam Devleti kurulmuştur.

Hicret; Arapça kökenli olan hicret sözcüğü, "terketmek, ayrılmak, bir yerden başka bir yere göç etmek tekrar dönmek üzere gecici terk etmek anlamlarını taşımaktadır demektir.

Peygamberimizin ilk vahyle buluştuğu dönemlerine hicretten önce indirilenlere mekki hicretten sonra indirilenlere medeni süreler denir
Mekki süreler
___________________________

Mekkî Sureler: Allaha ve ahirete iman konulari
islenmektedir gecmis milletlerin kissalari
1-Allahi tanitiyor
2-Eski kavimlerden bahsediyor
3-Iman esaslarını ve saglikli toplumu olusturuyor

Mekki Dönemde Neler oluyor

Evrensel olarak bu yasaları çiğneyenlere
1-Bu döneme „Cahiliyye“ adi verilmistir Cehl kökünden gelir, küfür ve sapıklık halini
anlatır.
2-Allaha inancında ortak şirk koşmadan inanmadıkları gibi yeniden dirilteceklerinede inanmıyorlar Mekke toplumu ve Arabistan geneli bu dönemi yasiyordu

Mekki ayetlere örnekler 
1-Allahi tanitiyor Örneğin ;

Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla

1- De ki: O Allah, birdir.
2- Allah, Samed’dir (herşey O’na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır).
3- O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.
4- Ve hiçbir şey O’nun dengi değildir.

2-Eski kavimlerden bahsediyor
Gecmis milletlerin helak olma sebebide cogunlukla Mekki ayetlerde anlatilir

Hud 11/ 50 Ad (halkına da) kardeşleri Hud'u (gönderdik). Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Siz yalan olarak (tanrılar) düzenlerden başkası değilsiniz.
وَإِلَى عَادٍ أَخَاهُمْ هُودًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُواْ اللّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ إِنْ أَنتُمْ إِلاَّ مُفْتَرُونَ
Ve ila adin ehahüm huda kale ya kavmı´büdüllahe ma leküm min ilahin ğayruh in entüm illa müfterun

Hud 11/ 51Ey kavmim, ben bunun karşılığında sizden hiç bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir. Akıl erdirmeyecek misiniz?
يَا قَوْمِ لا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا إِنْ أَجْرِيَ إِلاَّ عَلَى الَّذِي فَطَرَنِي أَفَلاَ تَعْقِلُونَ
Ya kavmi la es´elüküm aleyhi ecra in ecriye illa alellezi fetaranı e fe la ta´kılun

3-Iman esaslarını ve saglikli toplumu olusturuyor
Batıl adetler ve cahil inanclar söz konusu oluyordu

Cahiliyyeden  örnekler
Tekvir 81/ 8Ve 'diri diri toprağa gömülen kızcağıza' sorulduğu zaman:
وَإِذَا الْمَوْؤُودَةُ سُئِلَتْ
Ve izelmev´udetu suilet.

Tekvir 81/9 Hangi suçtan dolayı öldürüldü?"
بِأَيِّ ذَنبٍ قُتِلَتْ
Bi eyyi zenbin kutilet.

Putlara taparlardı
Zümer 39/ 3 Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah'ındır. O'ndan başka veliler edinenler (şöyle derler "Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Elbette Allah, kendi aralarında hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kafir olan kimseyi hidayete erdirmez.
أَلَا لِلَّهِ الدِّينُ الْخَالِصُ وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِن دُونِهِ أَوْلِيَاء مَا نَعْبُدُهُمْ إِلَّا لِيُقَرِّبُونَا إِلَى اللَّهِ زُلْفَى إِنَّ اللَّهَ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ فِي مَا هُمْ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي مَنْ هُوَ كَاذِبٌ كَفَّارٌ
Ela lillahid dinül halıs Vellezınettehazu min dunihı evliya´ ma na´büdühüm illa li yükarribuna ilellahi zülfa innellahe yahkümü beynehüm fı ma hüm fıhi yahtelifun innellahe la yehdı men hüve kazıbün keffar


Arapları Melekleri Allah'ın kızı  sayan, Kitaplara ve Peygamberlere inanmayan kimselerdi.

Kur”an`a göre onlar Rahman`ın kullan olan melekleri dişi sayıyorlar ve onlara tapıyorlardı. Diğer taraftan müşrikler Kur'an'ı ve daha önce kutsal kitaplan inkar ettikleri gibi peygamberimizi ve diğer peygamberleri de inkar ediyorlardı.

Rabbimiz, Mekke müşriklerinin nasıl bir Allah inancına sahiplerdir.?

Ankebut 29/61-Andolsun, eğer onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı hizmetinize kim verdi?” diye soracak olsan mutlaka, “Allah” diyeceklerdir. O hâlde nasıl (haktan) döndürülüyorlar?

Ankebut 29/ 63 Andolsun, eğer onlara, “Gökten yağmuru kim indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti?” diye soracak olsan, mutlaka, “Allah” diyeceklerdir. De ki: “Hamd Allah’a mahsustur.” Fakat onların çoğu akıllarını kullanmazlar.
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ

Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda ve sehharaş şemse vel kamera le yekulünnellah fe enna yü´fekun

Zuhruf 43/19.Onlar, Rahmân’ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Onların yaratılışına şahit mi oldular? Onların (yalan) şahitlikleri yazılacak ve sorgulanacaklardır.
وَجَعَلُوا الْمَلَائِكَةَ الَّذِينَ هُمْ عِبَادُ الرَّحْمَنِ إِنَاثًا أَشَهِدُوا خَلْقَهُمْ سَتُكْتَبُ شَهَادَتُهُمْ وَيُسْأَلُونَ
Ve cealül melaiketellezine hüm ıbadür rahmani inasa e şehidu halkahüm setüktebü şehadetühüm ve yüs´elun

Zuhruf 43/87
Andolsun, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette, “Allah” derler. Öyleyken nasıl döndürülüyorlar?
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَهُمْ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ
Ve lein seeltehüm men halekahüm le yekulünnellahü fe enna yü´fekun

Lokman 31/25Andolsun onlara; "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, tartışmasız; "Allah" diyecekler. De ki; "Hamd Allah'ındır." Hayır, onların çoğu bilmezler.

Necm 53/27 Şüphesiz ahirete iman etmeyenler, meleklere dişi isimleri veriyorlar.

Saffat 37/150 Yoksa biz melekleri dişi olarak yaratmışız da onlar şahid mi bulunuyorlarmış?

Müminun 23/35-“O, öldüğünüz, toprak ve kemik hâline geldiğiniz zaman sizin tekrar mutlaka (diriltilip) çıkarılacağınızı mı vaad ediyor?” 37-“Hayat, bu dünya hayatından ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Biz tekrar diriltilecek değiliz.” 82-Dediler ki: “Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı tekrar diriltileceğiz?”

Faizi alis-verisle bir tutarlar faizsiz ticaret yapmazlardı


Bakara 275 Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Alışveriş de faiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah’a kalmıştır. (Allah, onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalacaklardır.
الَّذِينَ يَأْكُلُونَ الرِّبَا لاَ يَقُومُونَ إِلاَّ كَمَا يَقُومُ الَّذِي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُواْ إِنَّمَا الْبَيْعُ مِثْلُ الرِّبَا وَأَحَلَّ اللّهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا فَمَن جَاءهُ مَوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّهِ فَانتَهَىَ فَلَهُ مَا سَلَفَ وَأَمْرُهُ إِلَى اللّهِ وَمَنْ عَادَ فَأُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ

Ellezine ye´küluner riba la yekumune illa kema yekumüllezı yetehabbetuhüş şeytanü minel mess* zalike bi ennehüm kalu innemel bey´u mislür riba* ve ehalellahül bey´a ve harramer riba* fe min caehu mevızatüm mir rabbihı fenteha fe lehu ma selef* ve emruhu ilellah* ve men ade fe ülaike ashabün nar* hüm fıha halidun

Medenî Sureler :
ibadet, hukuki icerikli konular bireysel , toplumsal ve toplumlararasi iliskiler
onlara yönelik cözüm yollari ile suc ve ceza meseleri

Medine de durum
1-Mekkedeki baskilar sonucu Medineye hicret  gerceklesti
2-Göcün sonucunda Islam toplumu daha sonra Islam devleti olustu
3-Kökleri saglamlastirilmis Müslümanlara Medine döneminde sorumluluk verilir
4-Olusan devletin yönetimi "Ey iman edenler!" diye hitap edilmesi;
5-zekat, hac, nikah, boşanma, alışveriş, faiz ve savaş gibi konularda detaylı bilgilerin verilmesi
6-adam öldürme, hırsızlık ve zina gibi birtakım suçlarla ilgili belirlenmiş cezaların konulması,
7-detaylı miras dağılımının yapılması
8 münafıklardan söz edilmesi, ehli kitapla nasıl ilişki hüküm veren ayetler

Medeni ayetler
1-Hüküm veren
2-Toplumsal ahlaki düzenleyen
3-Devlet, ibadet, savas agirlikli ayetler
4-Helal ve Haramlari belirleyen
Medeni ayetlere örnek

En am 6/152-Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiç bir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah'ın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz."
وَلاَ تَقْرَبُواْ مَالَ الْيَتِيمِ إِلاَّ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّى يَبْلُغَ أَشُدَّهُ وَأَوْفُواْ الْكَيْلَ وَالْمِيزَانَ بِالْقِسْطِ لاَ نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا وَإِذَا قُلْتُمْ فَاعْدِلُواْ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى وَبِعَهْدِ اللّهِ أَوْفُواْ ذَلِكُمْ وَصَّاكُم بِهِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Ve la takrabu malel yetimi illa billetı hiya ahsenü hatta yeblüğa eşüddeh ve evfül keyle vel mizane bil kıst la nükellifü nefsen illa vüs´aha ve iza kultüm fa´dilu ve lev kane za kurba ve bi ahdillahi evfu zaliküm vassaküm bihı lealleküm tezekkerun

Nahl 16/116 Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak «Bu helâldir, şu da haramdır» demeyin, çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler.
وَلاَ تَقُولُواْ لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَذَا حَلاَلٌ وَهَذَا حَرَامٌ لِّتَفْتَرُواْ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ لاَ يُفْلِحُونَ
Ve la tekulu lima tesifü elsinetükümül kezibe haza halalüv ve haza haramül li tefteru alellahil kezib innellezıne yefterune alellahil kezibe la yüflihun

Maide 6/ 2Ey iman edenler, Allah'ın şiarlarına, haram olan ay'a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve hoşnutluk isteyerek Beyt-i Haram'a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تُحِلُّواْ شَعَآئِرَ اللّهِ وَلاَ الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلاَ الْهَدْيَ وَلاَ الْقَلآئِدَ وَلا آمِّينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِّن رَّبِّهِمْ وَرِضْوَانًا وَإِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُواْ وَلاَ يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ أَن صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ أَن تَعْتَدُواْ وَتَعَاوَنُواْ عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى وَلاَ تَعَاوَنُواْ عَلَى الإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاتَّقُواْ اللّهَ إِنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ

Ya eyyühellezine amenu la tühıllu şeairallahi ve leş şehral harame ve lel hedye ve lel kalaide ve la ammınel beytel harame yebteğune fadlem mir rabbihim ve rıdvana ve iza haleltüm fastadu ve la yecrimenneküm şeneanü kavmin en sadduküm anil mescidil harami en ta´tedu ve teavenu alel birri vet takva ve la teavenu alel ismi vel udvani vettekullah innellahe şedıdül ıkab

FURKAN 25 /30 Elçi de: "Ya Rabbi, kavmim, bu Kur'an'ı terk edilmiş bıraktılar" demiştir.


Ali imran 3/103 Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzenizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar



2 yorum: