28 Mayıs 2017 Pazar

2-Fıtır Sadakası /Fitre


Fıtır Sadakası /Fitre
Fitre kelime kökü f-t-r bu kelime kökünden türevleri Fatr bir şeyi uzunlamasına yarmak, infitar yarılmak,.gibi anlamlarda kulanılan türevleriyle birlikte Orucla ilgili Fıtır fatr, futûr, orucu bozmak, açmak anlamına da gelir.Ramazan bayramının adı fıtrah bayramıdır. Arapça fıtrat kelimesini Türkçe’de fitre diye telaffuz ederiz.Fıtranın asıl anlamı oruçtan çıkmaktır.Ramazan bayramının Arapça adı id-i fıtır orucu açma, oruçtan çıkma bayramıdır.Bedenin zekâtı olmak üzere ramazan ayının sonunda yerine getirilmesi Oruc tutabilecek olanların da bir çaresizi doyuracak kadar fidye/fitre farzdır
Fıtır (fitre) sadakası , zekat gibi malın değil, Canın zekatıdır.
Bu sadakanın hikmeti , bir yandan oruç ibâdetini yapmış Müslümanlardan sâdır olması muhtemel kusurları telâfî etmek, diğer yandan bir sevinç ve bayram gününde fakirleri anmak, onları günlük ihtiyaçlarından kurtarmaktır.
Bakara 2/ 184 Sayılı günler sizden kim, hasta veya yolcu olursa diğer zamanlarda aynı gün sayısı kadar oruç tutmalıdır ve gücü yetenlere bir muhtacı doyurarak fidye vermek, bir yükümlülüktür.Her kim de hayrına fidyeyi artırırsa, hakkında daha hayırlıdır. Bununla beraber, eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır
.أَيَّامًا مَّعْدُودَاتٍ فَمَن كَانَ مِنكُم مَّرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ وَعَلَى الَّذِينَ يُطِيقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْكِينٍ فَمَن تَطَوَّعَ خَيْرًا فَهُوَ خَيْرٌ لَّهُ وَأَن تَصُومُواْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ
Eyyâmen ma’dûdât(ma’dûdâtin), fe men kâne minkum marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) ve alellezîne yutîkûnehu fidyetun taâmu miskîn(miskînin), fe men tatavvaa hayran fe huve hayrun leh(lehu), ve en tesûmû hayrun lekum in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne).
Fidye Kişisinin ibadetteki eksikliğini gidermek için bedeldir
İbni abbasdan rivayet edilen bir hadisde Peygamgaberimiz aleyhisselamın fitreyi oruçlunun ağzından çıkabilecek olan boş ve çirkin sözler için bir temizlik kötülükleri gidermesidir.
Bayram günü bayram namazına çıkmadan fitreleri yerlerine ulaşmalıdır. Çünkü yukarıdaki hadiste şöyle buyurulmuştur: “Kim onu (bayram günü) namazdan önce verirse makbul bir zekât olur. Kim de namazdan sonra verirse sadakalardan bir sadaka olur.” (Ebu Davud, Zekât, 18)

Kur'an'a göre Fidye 
Bakara 2/ 196 ayetinde fidyenin gerekçesi Başını tıraş etmeden hac veya umreyi tamamlamak esas olduğu için tıraş edenin bir eksiği olur. eksiğin fidye ile tamamlanmasını emretmiştir.
Bakara 2/ 196 Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer düşman, hastalık ve buna benzer nedenlerle kuşatılırsanız, artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin. Kim sizden hasta ise veya başından şikayeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye vermesi gerekir. Güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurbanı kesmek gerekir. Bulamayana da, hacc'da üç gün, döndüğünüzde yedi gün olmak üzere, bunlara, tamı tamına on gün oruç vardır. Bu, ailesi Mescid-i Haram'da olmayanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır.
وَأَتِمُّواْ الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ لِلّهِ فَإِنْ أُحْصِرْتُمْ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِ وَلاَ تَحْلِقُواْ رُؤُوسَكُمْ حَتَّى يَبْلُغَ الْهَدْيُ مَحِلَّهُ فَمَن كَانَ مِنكُم مَّرِيضاً أَوْ بِهِ أَذًى مِّن رَّأْسِهِ فَفِدْيَةٌ مِّن صِيَامٍ أَوْ صَدَقَةٍ أَوْ نُسُكٍ فَإِذَا أَمِنتُمْ فَمَن تَمَتَّعَ بِالْعُمْرَةِ إِلَى الْحَجِّ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِ فَمَن لَّمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلاثَةِ أَيَّامٍ فِي الْحَجِّ وَسَبْعَةٍ إِذَا رَجَعْتُمْ تِلْكَ عَشَرَةٌ كَامِلَةٌ ذَلِكَ لِمَن لَّمْ يَكُنْ أَهْلُهُ حَاضِرِي الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
Ve etimmûl hacce vel umrete lillâh(lillâhi), fe in uhsirtum fe mesteysera minel hedyi ve lâ tahlikû ruûsekum hattâ yeblugal hedyu mahilleh(mahillehu), fe men kâne minkum marîdan ev bihî ezen min ra’sihî fe fidyetun min sıyâmin ev sadakatin ev nusuk(nusukin) fe izâ emintum, fe men temettea bil umreti ilel haccı fe mesteysera minel hedyi, fe men lem yecid fe sıyâmu selâseti eyyâmin fîl haccı ve seb’atin izâ reca’tum tilke aşaratun kâmileh(kâmiletun), zâlike li men lem yekun ehluhu hâdırıl mescidil harâm(harâmi), vettekûllâhe va’lemû ennellâhe şedîdul ikâb(ikâbi)
Bu, aynı zamanda, özrü sebebiyle, saçı tıraş etmenin veya orucu kazaya bırakmanın önünde engel teşkil eder. Zor durumda olmayan o ruhsattan yararlanamaz.

Basit hastalıklardan oruç tutmama ruhsatı kullanmak yerine  daha hayırlısı
Bakara 2/ 184 “Oruç tutmanız sizin için daha iyidir”
Hasta veya yolcu olup, Ramazanda oruç tutmayanın hayrında eksiklik olacağı açıktır. Orucu kaza edebilen fidye de verirse eksikliği giderilmiş olur. Orucu kaza etme fırsatı bulamamışsa yapacak bir şey yoktur. Çünkü Allah kimseye gücünün yetmeyeceği bir yük yüklemez.
İsra 17/84 De ki: "Herkes kendi yaratılışına fıtrat tarzına göre davranır. Şu halde kimin daha doğru yolda olduğunu Rabbin daha iyi bilir."
قُلْ كُلٌّ يَعْمَلُ عَلَى شَاكِلَتِهِ فَرَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَنْ هُوَ أَهْدَى سَبِيلاً
Kul kullun ya’melu alâ şâkiletihî, fe rabbukum a’lemu bi men huve ehdâ sebîlâ
Fitrede Miktar/ ölçü Nedir : Bakara 184 Her kim de hayrına fidyeyi artırırsa hakkında daha hayırlıdır,Fıtır sadakasında nisap miktarı mala sahip olma şartı yoktur.Ramazan ayında oruç tutmaya gücü yeten zengin fakir her Müslümanın fitre vermesi gerekir.Fakir Müslümanlar da dahi her mü’min, muhtaç durumda olan diğer mü’min kardeşlerine yardım ederek herkesin yerine getirmenin mutluluğunu yaşarlar.Fitre verirken kendi cevresinde bulunan bir yoksulun, bir günlük yiyeceği miktar kadarı ölçüdür.
Bakmakla mükellef olduğumuz anne babası eşi ,çoçuğu içinde fitre verebilir.
 Hz Peygamberimiz aleyhisselamın fıtır sadakasını uygulaması
Ahzap 33/21 Gerçek şu ki, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça ananlar için, Allah'ın peygamberinde, güzel örnekler vardır
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا
Lekad kâne lekum fî resûlillâhi usvetun hasenetun limen kâne yercûllâhe vel yevmel âhıra ve zekerallâhe kesîrâ

Peygamberimiz aleyhisselamın döneminin ölçü birimi 1 sa’ ölçek =3 kg. olarak kullanılmıştır. '' Hurma veya 1 sa’ / ölçek arpa olmak üzere kadın, erkek, hür ve köle her müslümana farz kılmıştır. buyurmuştur.
Buhari, Zekat, 70; Müslim, Zekat, 12. belirtilenEbu Said el-Hudri’den gelen başka bir rivayet ise “Biz Peygamber devrinde fitreyi yiyecek maddelerinden 1 sa’ olarak verirdik. O zaman bizim yiyeceğimiz arpa, kuru üzüm, hurma ve yağı alınmış peynir idi.”
Bu sadakalar o günki toplumun ekonomik beslenme şartlarının diyanetin uygulaması en çok tüketilen temel yiyecek maddesi olarak buğday, buğday unu, arpa, arpa unu, kuru üzüm, kuru hurma fiyatları baz alınarak belirleniyor Bu belirtilmiş ölçü dışında ,ayette her kim de hayrına fidyeyi artırırsa hakkında daha hayırlıdır,şeklinde belirtildiği gibi herkesin yapabileceği durumuna göre artırılabilir.
Fitre verirlirken sesli bir şekilde ''al bu benim fitremdir'' demek çok çirkin .
Neticede Allah biliyor.Fitre veren kişi İçten niyet ederek karşı tarafı incitmeden vermesi ve alan kişiye fitre olduğunu tekrar hatırlatmak, kuran okuyormu namaz kılıyormu gibi secici davranmak
veya  ondan karşılık beklemek doğru değildir.
Bakara 2/264. Ey inananlar, insanlara gösteriş için malını verip Allah'a ve ahiret gününe inanmayan adam gibi, başa kakmak ve eziyet etmekle sadakalarınızı boşa çıkarmayın. Öylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan şu kayaya benzer ki, bir sağnak indi de üstündeki toprağı silip süpürerek onu sert bir taş halinde bıraktı. Böyleleri, kazandıklarından bir şey elde edemezler. Allah, kafir toplumu doğru yola iletmez. Allahın afediciliği bütün günahlardan büyüktür
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تُبْطِلُواْ صَدَقَاتِكُم بِالْمَنِّ وَالأذَى كَالَّذِي يُنفِقُ مَالَهُ رِئَاء النَّاسِ وَلاَ يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ صَفْوَانٍ عَلَيْهِ تُرَابٌ فَأَصَابَهُ وَابِلٌ فَتَرَكَهُ صَلْدًا لاَّ يَقْدِرُونَ عَلَى شَيْءٍ مِّمَّا كَسَبُواْ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tubtılû sadakâtikum bil menni vel ezâ, kellezî yunfiku mâlehu riâen nâsi ve lâ yu’minu billâhi vel yevmil âhır(âhıri), fe meseluhu ke meseli safvânin aleyhi turâbun fe esâbehu vâbilun fe terakehu saldâ(salden), lâ yakdirûne alâ şey’in mimmâ kesebû vallâhu lâ yehdîl kavmel kâfirîn
Fidye, yükümlülükten doğar. Yükümlülük olmayınca  zorlama olmaz.
Bakara 2/256 : Dinde zorlama ve baskı yoktur. Şüphesiz, doğruluk rüşd sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir.
لاَ إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَد تَّبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِن بِاللّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىَ لاَ انفِصَامَ لَهَا وَاللّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
La ikrahe fid dini kad tebeyyener ruşdü minel ğayy* fe mey yekfür bit tağuti ve yü´mim billahi fe kadistemseke bil urvetil vüska lenfisame leha* vallahü semıun alım 

İbadetler vakitle sınırlıdır. Rasûlullah şöyle buyurur:
“Ramazan günü bir özür ve hastalık olmaksızın oruç tutmayan kişi, hayatı boyunca oruç tutsa tutmadığı bir günü telafi edemez Tirmizî, Savm, 27.

Allah gücü yetmeyenlere bir sorumluluk yüklemez
Bakara 2/286-Allah, kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmez. Herkesin kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. "Rabbimiz, unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Rabbimiz, bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim mevlamız(sahibimiz, efendimiz)sin! kafirler toplumuna karşı bize yardım eyle!"
لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَآ أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih(bihî), va’fu annâ, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne)
Fitre oruç ibâdeti ile geçirilen kuran'ın indiği bir aya teşekkürü ve insan olarak yaratılmış olmanın minneti olarak ödenir,
Takvâ sahipleri, bollukta da darlıkta da Allah için infâk ederler.Allah'a adanmak insanların bazılarında hastalıklarından dolayı ibadetlerini yerine getiremediği zamanlarda bile Allah'a karşı sorumlulk bilincine uygun şekilde yerine getirebileceği hoşnut olacağı işlerde gücünün yettiği nispetinde yerine iyilikler için yarışabilir
Ali-imran 3/133 Rabbinizin affına mazhar olmak ve Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyanlar için hazırlanmış gökler ile yer kadar geniş bir cennete ulaşmak için birbirinizle yarışın;
وَسَارِعُواْ إِلَى مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَاوَاتُ وَالأَرْضُ أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ
Ve sâriû ilâ magfiretin min rabbikum ve cennetin arduhâs semâvâtu vel ardu, uiddet lil muttekîn(muttekîne)
 İbadetinde hastalıktan dolayı kısıtlı olsada her daim Allahın rızasını ve ihsanını arayıp isterler
Ali-imran 3/134 Onlar ki hem bolluk hem de darlık zamanında Allah yolunda harcarlar, öfkelerini kontrol altında tutarlar ve insanları affederler, çünkü Allah iyilik yapanları sever;
الَّذِينَ يُنفِقُونَ فِي السَّرَّاء وَالضَّرَّاء وَالْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ وَالْعَافِينَ عَنِ النَّاسِ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
Ellezîne yunfikûne fîs serrâi ved darrâi vel kâzımînel gayza vel âfîne anin nâs(nâsi), vallâhu yuhibbul muhsinîn
Kuran okumak yaşamakla alakalı olduğu için elbette kolayına gelen amellerle ecirde geri kalmamış olurlar
Müzemmil 73/20 Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lutfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar bulunacağını bilmiştir. Onun için Kur'an'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun. Namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin. Kendiniz için verdiğiniz hayırları, Allah katında verdiğinizden daha hayırlı ve mükafatça daha büyük bulacaksınız. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin
Zümer 39/53. De ki: "Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım, Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.


2 yorum:

  1. maşaallah barekkallah. kehf18/39
    rabbim ilminizi arttırsın. Taha20/114

    YanıtlaSil
  2. amin güzincim rabbim hayretimizi artırsın

    YanıtlaSil