30 Mart 2016 Çarşamba

Kuran-ı Kerim'in Özellikleri

Insanliga gönderilen son ilahi kitaptır



Allah’ın Rasûlü ve Muhammed, a.s peygamberlerin sonuncusudur.
 
Ahzap 33/40 Muhammed, sizden hiçbir erkeğin babası değildir; O, Allah’ın Rasûlü’dür ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi hakkıyla bilir
مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِّن رِّجَالِكُمْ وَلَكِن رَّسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا
Ma kane muhammedün eba ehadim mir ricaliküm ve lakir rasulellahi ve hatemen nebiyyin ve kanellahü bi külli şey´in alıma

Fetih 48/28
O, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderendir. (Allah) o hak dini bütün dinlere üstün kılmak için (böyle yaptı). Şahit olarak Allah yeter.
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَكَفَى بِاللَّهِ شَهِيدًا
Hüvellezi ersele rasulehu bil hüda ve dınil hakkı li yuzhirahu aled dıni küllih Ve kefa billahi

şehıda 

Kur’ân’ın en önemli özelliklerinden biri çok okunmasıyla  geçerliliğini yitirmeyen tek kitap olmasıdır. Ne kadar okursanız okuyun onu eskitemez ve tüketemezsiniz. Çünkü Kur’ân’ın metni bir defa inmiştir. Mânâsı sonsuz defa inmeye devam etmektedir.Her ayet zihninizde gelir gider .Hayata kuranla baktığınızda manalatı zihninizde klbinizde  yer ettikçe tekrar tekrar hatırlatıldığını farkedersiniz

Kuran Rab’bimiz tarafından korunan bir kitaptır

15-Hicr-9: Hiç şüphesiz zikri (Kuran’ı) Biz indirdik, onun koruyucuları da gerçekten Biziz’’


Kuran arapçadır

Varlıklar içinde seçkin bir yeri olan insana  bu konuşma özelliği ilk insan ve ilk peygamber Adem (a.s.) ile birlikte verildi. O yaratıldığı zaman meleklerin bile bilmediği eşyaların isimleri ona öğretildi.


Bakara 2/ 31 Ve Adem'e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: "Eğer doğru sözlüyseniz, bunları bana isimleriyle haber verin" dedi.
وَعَلَّمَ آدَمَ الأَسْمَاء كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلاَئِكَةِ فَقَالَ أَنبِئُونِي بِأَسْمَاء هَؤُلاء إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Ve alleme ademel esmae külleha sümme aradahüm alel melaiketi fe kale embiuni bi esmai haülai in küntüm sadikıyn

Bakara 2/3 Dediler ki: "Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın."
قَالُواْ سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَا إِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
Kalu sübhaneke la ilme lena illa ma alemtena* inneke entel alımül hakım

Anlamın kendi başına dili yoktur. Anlamı hangi dilde ifade ederseniz onun dili ifade edildiği dil olur.Dil, varlıkların kendi aralarında anlaşmaları için yaratıcı tarafından her bir varlığa ayrı ayrı verdiği bu  özellik Her halkın ,her toplumun kendi konuştuğu dil olmuştur

Hucurat 49 : 13    Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır.  Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır. 

Vahiy, “Allah’ın peygamberlerine ulaştırdığı sözü, kelimesi, ke­lamıdır.
Allah’ın kelamında harf, kelime ve ses bulunmadığı için onu belli bir beşerî dille aynılaştırmak ve meselâ “Allah Arapça konuşur” demek mümkün değildir.

Öyleyse, Kur’an’ın Arapça inmesi ne demektir?
Allah’ın insanlara yol göstermek ve onları hidayete erdirmek maksadıyla göndermiş olduğu bütün vahiyler, “Ümmü’l-Kitab=Ana kitab” veya “Kitab-ı Meknûn=Korunmuş Kitab” adı verilen Allahın kendi ilmi olan  bilgi kaynağı demektir Ayetler , Ummü’l-Kitap’daki haliyle, mutlak ilahî kelam olduğu için ses ve harflerden münezzehtir; herhangi bir beşer dilinde olmaktan uzaktır.Kur'an Allah'ın kelamıdır ama kulların düzeyinde söylediği kelamıdır.
.

Peygamberlik sonradan oluşmuş bir kurum değildir.
 İlk insan aynı zamanda ilk peygamberdir. Allah Teâlâ, engin  insanları bilgilendirmek istediği zaman vahiyi dilediği  kullarından birini seçer ve ona, kelamını o elçinin kavminin konuştuğu dil kalıplarına dökerek gönderir.

Son vahyin ilk muhatapları ve peygamber Arapça konuştukları için, mesajdan maksadın anlaşılması, anlatılması ve yaşanması için bu dil seçilmiştir.

iBRAHİM 14/4 Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah’ın emirlerini) iyice açıklasın. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ فَيُضِلُّ اللّهُ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Ve ma erselna mir rasulin illa bi lisani kavmihi li yübeyyine lehüm fe yüdıllüllahü mey yeşaü ve yehdı mey yeşa´ ve hüvel azızül hakım

Yaratıcı, insanlara gönderdiği elçilerini meleklerden değil, kendi cinsleri olan, yiyen, içen, doğan, büyüyen ve ölen insanlardan seçmiştir.  her kavme kendi dilleriyle konuşan bir peygamber göndermiş ve her peygamber içinde bulunduğu kavme ve bölgeye ileteceği mesajı kendinin ve kavminin konuştuğu dil ile almıştır.

Allah’ın kelamı, Arapça’da Kur’an, Süryânîce’de İncil ve İbranîce’de Tevrat olmuştur.

Kur’an Cebrail’in peygambere getirdiği ve öğrettiği gibidir, orjinaldir, 

 Peygamberler, Yaratıcının insanlarla ilişki kurmak için onların arasından seçtiği özel insanlardır. Büyük melek Cebrail, bütün peygamberlere mesaj/vahiy getiren ve bu işle görevli melektir. Melek veya insan sözü değildir, Yaratıcı’nın bütün insanlığa söylediği son sözüdür.

Tekvir 81/ 19 Kur’ân, değerli bir Elçinin, Cebrail’in getirip okuduğu sözdür!
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ
İnnehu lekavlu resulin keriymin.

Tekvir 81/ 20(Bu elçi,) Bir güç sahibidir, arşın sahibi katında şereflidir.
ذِي قُوَّةٍ عِندَ ذِي الْعَرْشِ مَكِينٍ
Ziy kuvvetin ´inde ziyl´arşi mekiynin.

Tekvir 81/ 21 itaat edilen ve güvene layık birinin (sözü)!
مُطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ
Muta´in semme emiynin.

Kur’an bir tektir o da Arapçadır Kur’an anlaşılmak ve gereğince amel edilmek ve hikmetleri üzerinde düşünülmesi gerektiği için indirildiğinden, Arapça bilmeyenler için başka dillere hangi dile olursa olsun yapılan Kur’an tercemesidir. Kur’an bir tektir o da Arapçadır. Türkçe Kur’an, İngilizce Kur’an, Çince Kur’an, vb. tabirleri doğru değildir. Aynı dilde birden fazla değişik Kur’an tercemesi yapılaması da, Arapça’nın kelime ve dil yapısından kaynaklanan özelliklerinden dolayıdır. Kur’an Arap dili ile indirilmiştir,

Yusuf 12/2  Gerçekten biz, akıl erdirirsiniz diye, onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik.
إِنَّا أَنزَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَّعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
İnna enzelnahü kur´anen arabiyyel lealleküm ta´kilun

Kuran her kavme sadece o kavmin kendi dilinde inen mesajla seslenmek gerektiriğini dile getiriyor
Fussilet 41/44 Eğer biz onu başka dilde bir Kur’an yapsaydık onlar mutlaka, “Onun âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?” derlerdi. De ki: “O, inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur’an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamıyorlar).”
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا أَعْجَمِيًّا لَّقَالُوا لَوْلَا فُصِّلَتْ آيَاتُهُ أَأَعْجَمِيٌّ وَعَرَبِيٌّ قُلْ هُوَ لِلَّذِينَ آمَنُوا هُدًى وَشِفَاء وَالَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ فِي آذَانِهِمْ وَقْرٌ وَهُوَ عَلَيْهِمْ عَمًى أُوْلَئِكَ يُنَادَوْنَ مِن مَّكَانٍ بَعِيدٍ
Ve lev cealnahü kur´anen a´cemiyyüv ve arabiyy kul hüve lillezine amenu hüdev ve şifa´ vellezıne la yü´minune fı azanihim vakruv ve hüve aleyhim ama ülaike yünadevne mim mekanim beıyd

Kuran eksiksizdir

En'am 6/115  Rabbinin sözü, doğruluk bakımından da, adalet bakımından da tastamamdır. O'nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O, işitendir, bilendir.
وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ صِدْقًا وَعَدْلاً لاَّ مُبَدِّلِ لِكَلِمَاتِهِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Ve temmet kelimetü rabbike sidkav ve adla la mübeddile li kelimatih ve hüves semıul alım
Kuran Apaçıktır

Yasin 36/ 69 Biz ona (Peygambere) şiir öğretmedik; bu, ona yakışmaz da. O kendisine indirilen Kitap, yalnızca bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır
وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنبَغِي لَهُ إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْآنٌ مُّبِينٌ
Ve ma alemnahüş şı´ra ve ma yembeğiy leh in hüve illa zikruv ve kur´anüm mübiyn
Detaylıdır
En am 6/114  Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma.
أَفَغَيْرَ اللّهِ أَبْتَغِي حَكَمًا وَهُوَ الَّذِي أَنَزَلَ إِلَيْكُمُ الْكِتَابَ مُفَصَّلاً وَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْلَمُونَ أَنَّهُ مُنَزَّلٌ مِّن رَّبِّكَ بِالْحَقِّ فَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِينَ
E fe ğayrallahi ebteğiy hakamev ve hüvellezı enzele ileykümül kitabe müfassala vellezıne ateynahümül kitabe ya´lemune ennehu münezzelüm mir rabbike bil hakkı fe la tekunenne minel mümterın
Her insan Kurandan sorumludur
Zuhruf 43/36 Kim rahmân’ın Zikrinden  Kur’an’dan, zikrine karşı körlük ederse, Biz ona bir şeytan musallat ederiz de kendisine arkadaş olur.
وَمَن يَعْشُ عَن ذِكْرِ الرَّحْمَنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَانًا فَهُوَ لَهُ قَرِينٌ
Ve mey ya´şü an zikrir rahmani nükayyid lehu şeytanen fe hüve lehu karın


Zuhruf 43/37
Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar.
وَإِنَّهُمْ لَيَصُدُّونَهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُم مُّهْتَدُونَ
Ve innehüm le yesuddunehüm anis sebili ve yahsebune ennehüm anis sebıli ve yahsebune ennehüm mühtedun

Zuhruf 43 /44
Doğrusu bu Kuran sana ve ümmetine bir öğüttür, ondan sorumlu tutulacaksınız.
وَإِنَّهُ لَذِكْرٌ لَّكَ وَلِقَوْمِكَ وَسَوْفَ تُسْأَلُونَ
Ve innehu lezikrul leke ve li kavmik ve sevfe tüs´elun


Kuran okumakla emre olunduk
Neml 27/91  (Ey Muhammed, de ki:) "Ben, yalnızca, kutlu kıldığı bu şehrin ve var olan her şeyin Rabbine kulluk etmekle emrolundum; yani, O'na yürekten boyun eğen kimselerden olmakla emrolundum;
إِنَّمَا أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ رَبَّ هَذِهِ الْبَلْدَةِ الَّذِي حَرَّمَهَا وَلَهُ كُلُّ شَيْءٍ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ

Neml 27/92  Ve Kur'an'ı okumakla da (emrolundum). Artık kim hidayete gelirse, kendi nefsi için hidayete gelmiştir; kim sapacak olursa, de ki: "Ben yalnızca uyarıcılardanım."
وَأَنْ أَتْلُوَ الْقُرْآنَ فَمَنِ اهْتَدَى فَإِنَّمَا يَهْتَدِي لِنَفْسِهِ وَمَن ضَلَّ فَقُلْ إِنَّمَا أَنَا مِنَ الْمُنذِرِينَ
Ve en etlüvel kur´an fe menihteda fe innema yehtedi li nefsih ve men dalle fe kul innema ene minel münzirın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder